Canın 'SANSÜR' çekiyorsa!
İşte AKP hükümeti döneminden bazı sansür manzaraları...
.
Sansür görmek isteyen Türkiye'ye gelsin!
Almanya'da 2'nci Devlet Kanalı ZDF'yi telefonla arayarak, rakip SPD'nin parti kongresi ile ilgili haberi yayınlamaması telkininde bulunan CSU sözcüsü Hans Michael Strepp, istifa etmek zorunda kaldı. Yaşanan bu olay akıllara Türkiye’deki sansür ve medya baskını getirdi.
Almanya ’da, koalisyon hükümetinin küçük ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU), medyaya sansür girişiminde bulunduğu iddiaları ve ardından parti sözcüsünün istifa etmesi Türkiye’de de birçok basın kurumu tarafından haberleştirildi.
Oysa Türkiye’deki basın kuruluşlarının sansür için çok uzaklara bakmasına gerek yok. İşte AKP hükümeti döneminden bazı sansür manzaraları...
“Medya patronlarına ayar toplantısı”
AKP’nin en büyük sansür hamlelerinden birisi medya patronları ile Başbakan arasında yapılan toplantı olmuştu. Erdoğan uzun süre eleştirdiği medya patronlarını bir masa etrafından toplamış ve başta çatışma süreçleri olmak üzere birçok konuda kırmızı çizgilerini anlatmıştı. Almanya’da açılan bir telefon işten atılma gerekçesi sayılırken, bu toplantıda tüm medyaya ayar verilmiş ancak medya patronları süreci “anlayışla” karşılamıştı.
“Parasını sen veriyorsun köşe yazarına hakim olacaksın”
Erdoğan’ın medya patronlarına verdiği bir diğer ciddi uyarı ise 2010 yılında yapılan AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısı konuşması olmuştu. İşte Erdoğan’ın köşe yazarlarını kovma çağrısı yaptığı o konuşmasından bir bölüm:
"Şimdi o gazetelerin patronlarına sesleniyorum, 'ne yapayım, köşe yazarı, hâkim olamıyorum' diyemezsin. 'Sen bunun sorumlususun arkadaş' diyeceksin. Niye! Çünkü bu ülkeyi germeye, bu ülkede ekonomiyi germeye kimsenin hakkı yok. Köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun, yarın feryat etmeye geldiğin zaman feryat etmeye hakkın yok.Yeni basın yasası ile geniş sansür yetkisi
Herkes fikrini söylemekte serbesttir. Tabii söyle, ama o insanlara da o kalemleri teslim edenler der ki, 'kusura bakma kardeşim, bizim dükkanda sana yer yok'. Çünkü herkes vitrinine layık olanı koyar."
AKP’nin medya patronları üzerinde kurduğu denetime karşın medyadaki sansür uygulamalarından hala tatmin olmadığı biliniyor. Yeni anayasa çalışmaları çerçevesinde oluşturulan basın özgürlüğü kanununda yer alan ifadeler AKP hükümetine sınırları oldukça geniş bir sansür yetkisi veriyor.
“Basın hürriyeti milli güvenliğin, kamu düzeni ve genel ahlakın korunması, yargı bağımsızlığının sağlanması, suçların engellenmesi amacıyla sınırlansın.”Medya görmüyor
AKP’nin medya üzerinde sağladığı denetim kimi haber başlıklarında kendisini açıkça gösteriyor. Mitinglere dönük yoğun saldırılar, hükümetle ilgili yolsuzluk iddiaları ve çatışma haberleri gibi hükümetin “hoşuna” gitmeyecek haberler ana akım medyada artık yer bulmuyor.
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) tarafından “Türkiye’nin basın özgürlüğü krizi / Gazetecilerin hapsedildiği ve muhalefetin suç sayıldığı karanlık günler” başlığıyla hazırlanan rapor basın özgürlüğünde gelinen noktayı gözler önüne seriyor. İşte Türkiye’nin basın özgürlüğü krizi!
Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezası ile medya sindirme operasyonu
AKP’nin medyayı denetimi altına almak için attığı en net adım Doğan Grubu’na verdiği büyük vergi cezası olmuştu. Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezası olduğu belirtilen uygulama ile Doğan Grubu'na 4.8 milyar TL'lik vergi borcu çıkarılmış, ancak bu ceza grubun “haberlerini” yumuşatması ve hükümetin istemediği ticaret alanlarına girmemesi şartıyla kaldırılmıştı.
“Yapılanları not ediyorum” dedi işten kovdurdu
AKP’nin sansür uygulamasının en başında “boyun eğdiremediği” gazetecileri işten çıkarmak var. Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Cüneyt Ülsever, Nuray Mert, Ece Temelkuran, Serdar Akinan, Özdemir İnce, Uğur Dündar ve Can Dündar’ın da aralarında bulunduğu birçok gazeteci AKP ile uyumlu haber yapmamanın kurbanı oldular.
Bu konudaki son örneklerden birisi Akşam gazetesinde çalışan Serdar Akinan olmuştu. Başbakan Erdoğan’ın bir süre önce “yapılanları not ediyoruz” diyerek çıkıştığı gazeteci Serdar Akinan’ın Akşam gazetesindeki işine hükümete yakın bir çizgi izleyen gazete yönetimi tarafından son verilmişti.
Bir gazeteci nasıl hedef gösterilir
AKP’nin gazete patronları üzerinde kurduğu baskıya karşın hala kendisini eleştiren yazılara ciddi bir tahammülsüzlük gösterdiği biliniyor. “Bir gazeteci nasıl hedef gösterilir” sorusu sorulduğunda akla gelen ilk örneklerden birisi dönemin Milliyet yazarı Nuray Mert. Erdoğan bir seçim mitinginde kendisini eleştiren Mert’i hedef almış ve şu ifadeleri kullanmıştı:
“Açık açık söylüyorum, bu mertlik değil, namertliktir. Böyle bir izansızlık, densizlik olur mu? ”
En az bu örnek kadar ilgi çekici başka bir olaysa Mayanmar eleştirisi yapan yazarlara karşı Erdoğan’ın yaptığı açıklama olmuştu:
"Şimdi çıkmış birileri köşesinde yazıyor. Ne diyor? 'Dışişleri Bakanı'nın Myanmar'da ne işi var?'. 'Başbakan'ın kızının, hanımının gidişini anlıyorum da Dışişleri Bakanı oraya niye gidiyor?'. Ben buradan o medya patronuna 'yazıklar olsun' diyorum. Bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz. Bu tür hedefi olmayan, bu tür aşkı, heyecanı olmayan insanların eline kalem vermişsin, köşe teslim etmişsin. Bunlar bu millete yabancı, bu milletin tarihine yabancı, bu milletin derdiyle dertlenen kalemler değil bunlar."Başbakan'ın komşusu yeni Ankara temsilcisi
Son dönemde yaşanan en net medya operasyonlarından birisi yine hükümet aleyhine yapılan bir gazetecinin işinden atılması olayı oldu. Habertürk Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, "Fasılda eğlenen bakanlar" haberi Başbakan'ı rahatsız edince görevden alındı. Sarıkaya'nın yerine Ankara Temsilciliği görevine getirilen Başbakan Erdoğan'ın komşusu Erdal Şen'in, ilk toplantısını besmeleyle açtı.
Türkiye televizyonları ve gazeteleri AKP ile oto-sansüre başladı
Türkiye’deki birçok gazete ve televizyon AKP’nin medya üzerinde kurduğu ciddi baskının ardından sansüre ihtiyaç duymaz hale geldi. AKP’nin gerici saldırıları sonrasında medya adeta kendini yeni döneme uyumlu hale getirmek için elinden geleni yaparken, bu tutum birbirinden ilginç oto-sansür olaylarını gündeme getirdi.
-NTV'de yayınlanan Leonardo da Vinci belgeselinde, ünlü ressamın "Vitruvius Adamı" olarak da bilinen resmi sansürlendi.
-Tosun Paşa filmindeki Adile Naşit'li hamam kavgası sahnesini, "hamamda kadınlar görüldüğü" için sansürledi.
-TRT Olimpiyatlar’ın kapanış töreninde John Lennon’un Imagine şarkısının bazı bölümlerini sansürleyerek, televizyonculuğun AKP iktidarı tarafından getirildiği hali gözler önüne serdi. Spiker şarkıyı “hayal edin ki; hayal edin ki hiç sınır olmasın, aslında zor değil ki öldürmek veya ölmek olmasın, hayal edin bütün insanlar hayatını barış içinde yaşasın” şeklinde çevirirken şarkının “no religion too” (dinler de yok) sözlerini makaslayarak ilgilç bir sansür örneğine imza attı.
- "1 Erkek, 1 Kadın" dizisi de sansüre takılanlardan. Dizinin yönetmeni Müge Turalı'nın "İzleyicilerimizden çiftimizin evlenmesi konusunda herhangi bir talep almadık" açıklamasına rağmen dizinin evlilik dışı ilişkiyi meşrulaştırdığı gerekçesiyle RTÜK baskısına maruz kaldığı ortaya çıkmış ve dizideki karakterler evlendirilmişti.
-TRT, "Hacivat ile Karagöz Neden Öldürüldü?" filminde "Alevi mi Sünni mi?" sorusuna sansür uygulamıştı.
- Zaman Gazetesi, yayınladığı Avea reklamında bulunan evrimi çağrıştıran karikatürdeki maymunu sildi. Karikatürist Emre Ulaş ve Avea yetkilileri olayı kınadı. Zaman Gazetesi yetkilileri konuyla ilgili "biz biraz dedik gececi ekip abartmış" yanıtını verdi.
- ATV'de 2004 yılında yayınlanan "Bir İstanbul Masalı" dizisinin altı yıl sonra gösterilen tekrar bölümlerinde oyuncu Emre Karayel'in canlandırdığı Zekeriya karakterinin gey olduğunu açıkladığı sahne sansürlenmişti.
- TRT'de gösterilen 1965 yapımı Halit Ziya Uşaklıgil’in romanından senaryolaştırılan ve Halit Refiğ’in yönettiği Kırık Hayatlar isimli filmde öpüşme sahnesi ve kadın oyuncuların mini etek giydikleri sahneler kesildi. Muayene sahnesinde kadın oyuncunun göğsü ve sırtı özel bir teknik ile görüntüden çıkarıldı.
soL - Haber