Kılıçdaroğlu sözünün arkasında durmalı
Kılıçdaroğlu CHP’de neden önseçim yapmaz?
'Ender ERDEMİL '
“Partinin üye yapısı çok sağlıksız ve kötü. Bu seçimlerde belediye başkan adayları ve meclis üyeliği adaylarını için ön seçim yapmayı düşünmüyoruz. Adayları il örgütlerinin raporları, sivil toplum kuruluşlarının öneri ve görüşleri ve kamuoyu yoklamalarının sonuçlarını dikkate alarak merkezi atama ile belirlemeyi düşünüyoruz.”
Yukarıdaki sözlerin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olduğu yönünde gazete haberleri yalanlanmadığına göre, CHP’de önseçim yapılmayacak. 2011 Yılının Ocak ayının sonunda Mersin’e gelen Hurşit Güneş “Siz kendi başınıza kimin seçileceğine karar veremiyorsunuz. Aday yoklamasını biz yapacağız.” demiş, Cevdet Selvi’den “Ne yapıyorsun, Mersin’i hafife alma…” şeklinde de uyarı almıştı.
Mersinli CHP’liler de Hurşit Güneş’e “nezaket ölçüsü dışına çıkmadan” homurdanmakla yetindiler. Bu konuşmadan sonra esen soğuk rüzgârdan Mersinli CHP’lilerin partide “demokrasi” istedikleri anlaşılmıştı.
Ardından örgütler parti üyeliklerini gözden geçirdiler. Üye listeleri sil baştan yapılandırıldı. Üyelere örgüte gelerek aidatlarını yatırmaları, bunu yapmazlarsa üyeliklerinin geçersiz olacağı duyuruldu. Amaç parti üyeliğini Kılıçdaroğlu’nun yakındığı yapıdan kurtarmaktı.
Kurultay’a gidildi. Kemal Kılıçdaroğlu kendi deyimiyle “sağlıksız ve kötü” parti üyelerinin kurultaya gönderdiği delegelerden aldığı oylarla CHP Genel Başkanlığına yeniden seçildi.
Kılıçdaroğlu Kurultay’da parti içi demokrasinin hayata geçirileceğini, önseçim yapılmadan adaylıkların belirlenmeyeceğini bastıra bastıra söyledi delegelere. Bu arada listesine aldığı bazı PM adayları için de yardımcılarına “aman tedbir alın da delegenin gazabına gelmesin” uyarısı yaptığı da kulağımıza geldi.
Kemal Kılıçdaroğlu delegeye güvenmiyordu. Onları Kurultaya gönderen parti üyelerine de… Ancak koşullar Kılıçdaroğlu’ndan yanaydı. Karşısına güçlü bir aday çıkmamıştı. CHP’nin var olan yapısında bu pek de olanaklı görünmüyordu. Parti içi demokrasiyi hayata geçireceği sözünü verdiği delegelerden aldığı oylarla CHP’lilere rağmen CHP’yi yönetecek CHP’li olmayan kadrolarla CHP’nin Genel Merkez yönetimini oluşturdu.
Şimdi “Sayım, suyum yok.” deyip, yerel deyimimizle “Cıllazıyor.” “Partinin üye yapısı çok sağlıksız ve kötü.” diyerek adayları kendilerinin belirleyeceğini açıklıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu CHP tabanına güvenmiyor. Nasıl güvensin ki? Kimi Genel Merkez yöneticileri, Milletvekilleri, hatta Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi; CHP tabanının kabullenemeyeceği söylemlerle çıkıyorlar kamuoyunun karşısına. Bu türden söylemler basında yer aldıkça CHP’nin tabanı kaynamaya başlıyor. Ülkeyi AKP iktidarından kurtarma güdüsünün verdiği yapay “sağduyu” CHP’yi dağılmaktan, parçalanmaktan koruyor.
Kılıçdaroğlu ve kadrosu, bu yapay “sağduyuya” güvenerek CHP’yi CHP’lilere rağmen yönetmeyi sürdürüyor. Bunu sürdürebilmek için de Kurultayda sözünü verdiği parti içi demokrasiyi rafa kaldırıyor. CHP delegesini en hafif tanımlamayla “saf” yerine koyuyor.
CHP, her ne kadar halktan kopmuş gibi görünse de tabanı halkın ta kendisidir. CHP yöneticileri, partiyi halkla bütünleştirmek için önce kendi tabanlarıyla bütünleşmelidirler. Bu da ancak tabana, “halkın ta kendisine” güvenmekle, kendisini kimin yöneteceğine kara verebileceği bir ortamı onlara sağlamakla gerçekleşir. Sözünü ettiğimiz önseçimdir.
Kemal Kılıçdaroğlu, partiyi yönetmek için seçtiği kadroları kurultaydan geçirmek için delegelere verdiği sözün arkasında durmalı, parti içi demokrasiyi hayata geçirmelidir. Bunu yaparsa kimi zaman saçlarımızı diken diken eden söylemlerine rağmen Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin önümüzdeki genel seçimlerde bir şansı olabilir.
GüncelMersin.com