GÜNEŞ'e, Atatürk’e, devrimlere yürüyelim..




GÜNEŞİN ZAPTINA DOĞRU ADIM ADIM… 
 .
ŞİMDİ SIRADA 10 KASIM…


SivriSinekCaz

'Ali ERALP '
.
19 Mayıs’ı, 29 Ekim’İ kutladık ve teslim aldık.

Hem de coşkuyu, sevinci, mutluluğu kan ve gözyaşına dönüştüren biber gazları, tazyikli sular altında.

Hem de milyonların katılımıyla.


Bir ulusun uyanış, şahlanış bayramlarıydı onlar.

Cumhuriyete, Atatürk’e konan yasakların çiğnenmesinin bayramlarıydı.

Nazım hikmet’in deyişi ile tüm ulus “Karanlığın kenarından, ağır ellerini toprağa basıp doğrulmaya başladı” artık…

70’lik, 8o’lik nineler, dedeler ellerinde bayraklarla en önde yürüdüler.

Babalar, çocuklarının ellerinden tutmuştu.

Anaların kucaklarında bebeler vardı…

70’lik, 80’lik nineler, dedeler, kucaklarında bebeleriyle kadınlar, Tayyip’in copuna, gazına, suyuna karşı koydular.

“Kadınlar, bizim kadınlarımız…”

Dimdik.

Korkusuzca.

Atatürk’e yürüdüler. Işığa, güneşe yürüdüler…

Bir dönüm noktasıydı 29 Ekim.

Bir milattı.

Korku imparatorluğunun yıkılmasının tesciliydi.

İktidar sallandı. Sarsıldı. Çatlaklar baş gösterdi. Ayrılıklar derinleşti.
Hükümet üyeleri birbirine düştü. Bir bakan 29 Ekim kutlamasını “Ergenekoncuların yaptığını” söylerken, bir başkası işin içinde “Beşar Esat parmağı” olduğunu ileri sürdü.

Barikat kavgaları başladı.

Tek başlılık, çift başlılık tartışmaları oldu.

Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında tartışma çıktı. Hepsinden önemlisi, Cumhuriyet Bayramı AKP terörü, uluslar arası kuruluşlarda bile yankı buldu. Birçok yayın organı AKP iktidarının güç koşullar içerisinde bulunduğunu, kötü günlerden geçtiğini yazdı.

Uluslar arası derecelendirme kuruluşları da “Bu ortamda Türkiye’nin notunun yükseltilemeyeceğini” belirtti.

Daha da önemlisi, İçişleri Bakanı bir soru üzerine aşağıdaki sözleri ile hem kendi Başbakanının “Talimat verme” konuşmasını yalanlamış oldu, hem de aslında barikatın halk tarafından açıldığı gerçeğini ortaya koydu:
“Hayır, ben böyle bir talimat vermedim. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan, Sayın Başbakan’dan da böyle bir talimat gelmedi. Bir talimatla barikatın açılması söz konusu değil. Oradaki kargaşa sırasında barikat açıldı. Zaten geçici bir tedbirdi, açılmayacak bir tedbir de değildi…”
Bakın, nelere yol açıyor, uyuyan devin uyanması…

Dileriz ve umarız, zalimlerin zulmüne karşı yapılan bu direnişler bir günlük ve “bayramdaaan bayrama” olmaz.

Sevgili Bekir Çoşkun’un deyişi ile “Daha 364 gün var.”

Elbette başta TGB olmak üzere, ADD ve öteki 40 kuruluşun bu direnişte payı büyüktür. CHP de kendisine düşen görevi yapmıştır.

Bizim yıllardan beri savunduğumuz “GÜÇBİRLİĞİ, BİRLEŞME, BÜTÜNLEŞME” işte bu mücadelede, 29 Ekimde hayata geçirildiği için bu başarı elde edilmiştir.

Bundan böyle CHP de işçi, köylü, esnaf direnişlerinde, ulusal bayramlarda halkın arasına karışmalı, devrimci mücadeleyi “Salı Grup toplantılarının” ve Meclis duvarlarının dışına taşımalıdır.

Her şeyden önce Anayasa masasından çekilmelidir.

Ve de gerektiği zaman, Atatürk gibi, mevki, makam hırsını ayaklar altına alıp, “Sine-i Millet”e dönmesini de bilmelidir.

Şimdi sırada 10 Kasım var.

10 Kasım bir ağlama, sızlama günü değildir.

Yas tutma günü değildir.

Atatürk’ün yaşatıldığı gündür.

Atatürk ışığının, güneşinin, devrimlerinin ulusumuza kılavuzluk yaptığı gündür.

Tam bağımsızlık günüdür…

Haydi canlar, gelin dostlar, bu kez de 10 Kasım’da Anıtkabir’e koşalım.

Atatürk’e, devrimlere yürüyelim…

GÜNEŞE GİDELİM…

➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/