'Hakkında tekerleme uydurulan ilk bakansınız!'

Muharrem İnce, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in oğlunun THY'de işe başladığını ifade ederek, "KPSS ile mi girdi, işe hiç sanmıyorum. Şu oğlunun bordrosunu bir çıkarsan da bir de öğretmenler görse o bordroyu" dedi.


 'Onu bir de öğretmenler görse...'


TBMM Genel Kurulu'nda, MHP'nin, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması reddedildi.

MHP Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Zuhal Topçu, her bakanın göreve gelir gelmez sistemi geliştirmeye başladığını belirterek, ''Sistemi geliştire geliştire eğitimi mahvettiler'' dedi. Norm kadro ve alan değiştirme konusunun büyük bir sorun olarak devam ettiğini söyleyen Topçu, öğretmenlerin çok büyük sorunları olduğunu ve bunların çözülmesi gerektiğini söyledi.

''Bu bakanlığın yaptığı değişikliklerin hızına yetişemiyoruz'' diyen Topçu, özellikle sınıf öğretmenlerinin durumlarının çok kötü olduğunu, adeta joker olarak kullanıldığını kaydetti.

Topçu, son günlerde öğretmenlere yönelik şiddetin arttığını, ancak bakanlığın buna sessiz kaldığını söyledi.

Bakanlığın Anadolu liselerine öğretmen atamada sürekli karar değiştirdiğini ifade eden Topçu, mahkemelerin yapılan her değişikliği iptal ettiğini savundu.
AKP iktidarındaki bütün Milli Eğitim Bakanlarının hep kaliteden bahsettiklerini ifade ederek, ''Sizden artık kalite beklemekten vazgeçtik, 10 yılda bir kuşağı mahvettiniz, bunu düzeltin'' diye konuştu.

İnce'den Dinçer'e: Oğlunun bordrosunu bir çıkarsan da...


CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Dinçer'in geçmişte yaptığı bazı konuşmalarla ilgili örnekler verdi.


Dinçer'in oğlunun THY'de işe başladığını ifade eden İnce, ''KPSS ile mi girdi, işe hiç sanmıyorum. Şu oğlunuzun bordrosunu bir çıkarsan da bir de öğretmenler görse o bordroyu'' dedi.

Türkiye'nin eğitim tarihinin ''yapboz tarihi'' olduğunu belirten İnce, "Bir uygulamayı getirmenin gerekçesi de reform, bu uygulamayı ortadan kaldırma gerekçesi de reform'' dedi.

Öğrencinin, öğretmenin, velinin mağdur, tek kazananın ise ''sermaye'' olduğunu vurgulayan İnce, ''Ucuz iş gücünün yolunu açtınız. Fakir, fukara çocukların işletmelerde stajyer adıyla çalıştırarak ucuz iş gücü yaratmasına neden oldunuz'' diye konuştu.

Türkiye'nin açlık grevlerin konuştuğunu ancak ''atanamadığı için intihar eden 36 öğretmeni konuşmadığını'' dile getiren İnce, ''Siz, hakkında tekerleme uydurulan ilk bakansınız. 'Bir öğretmen bir öğretmene gel beraber tayin isteyelim, Ömer Dinçer bir genelgeyle nasıl engelleyecek, bir görelim' tekerlemesi, öğretmenler arasında en çok söylenen tekerleme olmuş'' dedi.

İnce, Bakan Dinçer'in soru önergelerine verdiği yanıtların ''yalan, palavra, komik ve yanlış olduğunu'' söyledi.

AKP iktidarında eğitimin temel sorunlarından hiç birisinin çözülmediğini belirten İnce, öğrencilerin öğretmene şiddetinin korkunç boyutlara ulaştığını dile getirdi.
İnce, ''Milli Eğitim Bakanlığı'nda bir kişinin uzman yönetici olması, CHP'li AKP'li, sağcı solcu, din öğretmeni fizik öğretmeni olmasıyla ölçülmemelidir. İyi yönetici olup olmamasıyla ölçülmelidir'' dedi.

İnce, sözlerini, ''Bir eğitimci olarak söylüyorum; çocuklarınızı Milli Eğitim Bakanlığı'ndan koruyunuz'' diyerek bitirdi.

BDP Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu, açlık grevleri yapanlarda sağlık sorunlarının başladığını ileri sürerek, ''Çağırımız insani ve vicdanidir. Sorunları hep birlikte çözelim, yarın çok geç olabilir'' dedi.

''Sekreterlerini hangi KPSS ile aldınız''

AKP Kocaeli Milletvekili Faik Işık, gensorunun sadece denetleme amacıyla olması gerektiğini ifade etti.


Işık, ''Ciddi, tutarlı, ele avuca gelir gerçeklere dayanan iddialar olsa gam yemeyiz ama somut gerekçeye ve gerçeğe dayanmalar iddiaların arka arkaya sıralanarak gensoru verilmesini hayretle karşılıyoruz'' dedi.

Ömer Dinçer'in, dünya tarihinde kendi kitabından yaptığı alıntı nedeniyle intihalle suçlanan herhalde tek akademisyen olduğunu belirten Işık, ''Bunu insafın neresine sığdıracağız?'' diye sordu. Işık, CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi'nin de bunu doğrulayan bir yazısının bulunduğunu söyledi.

İnce'nin Dinçer'in oğluyla ilgili sözlerini anımsatan Işık, ''Sayın Dinçer'in oğlunun pozisyonu bilmiyorum ama sayın İnce'nin iki sekreterini Meclis'e aldırırken hangi KPSS ile aldığını açıklamalıdır'' diye konuştu.

AKP iktidarı dönemlerince bütçeden en büyük payın her zaman eğitime ayrıldığını belirten Işık, ''Bir iktidarın eğitime bakışını bundan daha iyi anlatacak ne vardır?'' dedi.
Işık, eğitimde yapılan projeleri anlattı.

Sekreter tartışması

CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, Fikri Işık'ın sözlerinin gerçeğini yansıtmadığını öne sürerek, ''Sayın Ömer Dinçer'in Tamer Koçer'in kitabından yaptığı alıntılar birebirdir. Yargının kararına bağlıdır ve kesinleşmiştir'' dedi.


CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Işık'ın, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin sekreterlerinin alınmasıyla ilgili iddiada bulunduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
''Birincisi hiçbir grup başkanvevekili, milletvekili, kendi başına personel almaz. Personel alma önerisinde bulunur, atamayı Meclis Başkanlığı yapar.
Sayın İnce'nin bir danışmanı 2002 yılından bu yana devlet memurudur. 2002 yılında 90'ın üzerinde KPSS puanı almıştır. Bir diğer arkadaşı 1997 yılında Sayıştay'da göreve başlamıştır ve 1999 yılından beri Meclis'te görev yapmaktadır. Elinizde hiç bir şey yok, sayın Bakan'ı savunacak hiçbir deliliniz yok. İntihalle ilgili bile Sayın Ekşi'yi referans gösteriyorsunuz, çünkü hepsi doğru.''


MHP Ankara Milletvekili Zuhal Topçu da ''gensoru vermek küçük beyinli insanların işi'' manasında sözler söylediğini ifade ederek, eleştiride bulundu.
Fikri Işık, ''Soyadını hatırlayamadığım adı Esra olan sekreterinin Meclis'e nasıl alındığını lütfen grup başkanvekili incelesin'' dedi.

Işık da yeniden söz alarak, ''küçük beyinli'' demek gibi bir kastının olmadığını belirterek, ''Böyle anlaşılması beni çok üzer'' dedi.

Dinçer, MHP'nin hakkında verdiği gensoru önergesi üzerinde eleştirileri yanıtladı.
''2003 yılına kadar eğitim çok iyiydi, öğretmenler ülkenin en prestijli konumundaydı da biz onları aşağı çektik diyebilir misiniz?'' diyen Dinçer, 2002'de ortaöğretimde okullaşma oranının yüzde 50, ilköğretimde ise yüzde 90 olduğunu bildirdi.

Dinçer, bu yapı içinde, Afrika ülkeleri dahil, 2009'da dünyada ortaöğretimde okullaşma oranının yüzde 88 olduğunu ifade ederek, ''ABD toplam nüfusunun yüzde 40'ını üniversite mezunu yapmaya çalışıyor. Japonya halkın yüzde 100'ünü üniversite mezunu yapmaya çalışıyor. Türkiye'de ise biz lise eğitimini 12 yıllık zorunlu hale getirdiğimiz için suçlanıyoruz'' diye konuştu.

Yeni bir vizyonla eğitim sistemini yapılandırdıklarını, bunu bakanlıkta da uyguladıklarını dile getiren Dinçer, çünkü yeni vizyonun yeni bir yapıyla olacağını kaydetti.

Yeniden yapılanmayla ilgili neler yaptıklarını anlatan Dinçer, ''MEB'i yeniden yapılandırmadan önce 35'den fazla yönetim birimi vardı, sadece mesleki eğitimle ilgilenen 5 tane genel müdür vardı. Hayat boyu öğrenme ile ilgili hiç bir çalışma yoktu. Yeniden yapılanmayı gerçekleştirdikten sonra, teşkilatı daha küçük ve etkin hale getirdim. Daha kısa, daha çabuk karar verebilen, daha esnek bir yapıyla dünyayla uyum sağlayabiliriz. Şu anda 20 civarında yönetim birimimiz var'' dedi.

''Uyumsuzluğu giderdik''

Dinçer, yeniden yapılanmada, mesleki eğitimi tek çatı altında topladıklarını, bu alandaki uyumsuzluğu giderdiklerini söyledi.


''Süratle, artık ders yerine, çağdaş ve modern dünyanın eğitim tekniklerine uygun bir yapılanmayla ünite esaslı yapıyı uygulayacak noktaya geldik'' diyen Dinçer, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünü kurduklarını anımsattı. Dinçer, okul öncesi eğitimde olduğu gibi ilköğretimde de eğitimi yüzde yüze çıkarmak için çalıştıklarını vurguladı.

Ömer Dinçer, muhalefetin kendisini ''öğretmene önem verilmediği'' iddiasıyla eleştirdiğini ifade ederek, bakanlıkta öğretmenlikle ilgilenen bir genel müdürlük yokken, öğretmeni geliştirecek özel bir fonksiyonla oluşturulmuş genel müdürlük kurduklarını anlattı. Dinçer, bakanlıktaki 9 basamaklı hiyerarşik yapıyı 4'e düşürdüklerini söyledi.
MEB'in esnek ve hızlı çalışan bu yapısının birilerini rahatsız etmiş olabileceğine işaret eden Dinçer, bu yapıyı kaldırabilecek ciddi bir kadro çalışması da yaptıklarını bildirdi.

''393 şube müdürü sayısını azalttık''


Atamalarda liyakat ve ehliyete uyulmadığı konusunda da eleştirildiklerini dile getiren Dinçer, önceki dönemde 393 şube müdürü görev yaparken bu sayıyı 17'ye düşürdüklerini, 140 daire başkanı, genel müdür yardımcısı ve genel müdür sayısını da 114'e düşürdüklerini anlattı.

114 yöneticinin 54 tanesinin yüksek lisansını, 23'ünün doktorasını tamamladığını belirten Dinçer, yüksek lisans ve doktorası olmayan sadece 13 tane yönetici olduğunu bildirdi. Dinçer, ''Bu arkadaşların tamamı en az 5 yıl ya da 10 yıl süreyle sahada öğretmenlik yapmış insanlardan oluşuyor'' dedi.

Bakan Dinçer, ''Bu arkadaşları ben göreve getirdim. Hepsi de göreve gelirken ehliyeti ve liyakatı hesaplanarak göreve getirildiler. Bu arkadaşlarımla bir yıl çalıştım. Başarılı olmadığını düşündüklerimi değiştirdim'' diye konuştu.
Talim ve Terbiye Kurulu'nda da aynı şeyi yaptığını, üye sayısını 10'a düşürdüğünü belirten Dinçer, ''Kurul daha önce, bakana yakın öğretmenlik yapmış kişilerin girebildiği mekanken, orada nitelik tanımlaması yaptım'' dedi.

Öğretmenliği itibarsızlaştırma ile ilgili sözlerin kendisine yakışmayacağına işaret eden Dinçer, o sözleri söylemediğini kaydetti.

Bakan Dinçer, öğretmenlerin, eğitim sisteminin merkezinde olduğunu vurguladı.
2003 yılına kadar alınan öğretmen ile bu tarihten sonra alınan öğretmen sayısına bakılması gerektiğinin altını çizen Dinçer, öğretmen kadrosunu artırarak, öğretmenin eğitim sistemi içindeki yerini daha belirgin hale getirdiklerini söyledi.
Dinçer, öğretmenlerin maaşlarında da 2002'ye göre reel olarak yüzde 122'lik bir artış sağladıklarını bildirdi.

Kardeşi ve oğlu ile ilgili iddialar

Kardeşi ve çocuğu ile ilgili iddialara da değinen Dinçer, şöyle konuştu:
''Ekşi ayran içmedim, karnım ağrımıyor. Benim kardeşim, ben Başbakanlık Müsteşarı olmadan önce herhangi bir hastanede başhekim yardımcısı idi. Dünya Bankası projesinde çalıştığı doğrudur. Ama bu projede çalışan insanları Sağlık Bakanlığı seçmez, Dünya Bankası'nın o projeyi destekleyen birimi seçer. Kardeşim sadece doktor değil, aynı zamanda hastane yönetimi konusunda uzmanlaşmış çok az sayıdaki insanlardan birisidir. Sağlık Bakanımız burada, 10 yılda bir kere olsun kendisine kardeşimden bahsetmişsem, yüzüme hep beraber tükürebilirsiniz.
 

Oğlum ile ilgili iddia doğru değil dedikodudur. Benim çocuğum Türk Hava Yolları'nda (THY) çalışmıyor. THY'nin de ortak olduğu bir Amerikan firmasında çalışıyor. Buraya gelmeden önce ABD'de sigorta şirketinde yönetici idi. Buraya transfer ettiler. Belki benim çocuğum oradan yıl sonu itibariyle ayrılacak. Kardeşim ve çocuğum, ben bakan olmasaydım, çok daha iyi yerlerde olacaklardı.''

İntihal konusunda suçlanmadığını ve ceza da almadığını vurgulayan Dinçer, ''O dönemde bu durum sözkonusu olunca Tamer Koçel, 'bizim bu konuda herhangi bir sorunumuz yok, intihal ettiğine ilişkin bizim elimizde hiç bir bilgi yok' dedi. YÖK, buradan bir şey çıkaramayacağını düşündüğü için daha sonra uydurma bir mektupla işletme yönetimi kitabı üzerinden bana ceza verdi. Vesayet rejiminin zulmüne sahip çıkanların ağzında kokuşmuş ve çürük bir sakız gibi var. Eğer onu çiğnemeye devam etmek istiyorlarsa etsinler, o konuda alnım açık'' dedi.

Daha sonra, MHP'nin Dinçer hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi.

TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam, çalışma süresinin sona ermesi nedeniyle, birleşimi, yarın saat 14.00'de toplanmak üzere kapattı.

AA


➽ Paylaş: