Korkunun ecele faydası olur mu?
Balyoz tutuklularının yakınları "Sessiz Çığlık" eylemlerine devam etti. “Sesimizi kimseye duyuramadık, o yüzden susuyoruz, ama bizler sessizliğimizle de olsa varız” diyen tutuklu yakınları İstanbul, Ankara ve İzmir'de ağızlarını siyah bantla bantlayarak tutukluların fotoğraflarını taşıdı.
Tayyip Erdoğan’ı komutan eşlerinden bakın nasıl korudular..
Balyoz davası tutuklularının aileleri, yakınları ve vatandaşların Beşiktaş
Meydanı’nda mahkemenin kararını protesto etmek için başlattıkları “sessiz
çığlık” eylemi 9. Haftasını doldurdu.
Eyleme Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan
gibi birçok asker eşinin katıldığı görülürken, eyleme Cumhuriyet Gazetesi yazarı
Meriç Velidedeoğlu’da destek verdi.
Eylemciler, ellerinde ’38 yıl
karşılığı 18 yıl hapis’, ‘Terörle savaşan komutanlar hapiste’, ‘Tutsak olan
Silivri değil Türkiye’, ‘Adalet bu mu?’, ‘Ergenekon, Balyoz yalanı ne kadar
sürecek’, Gerçekleri Savunmazsan, Yalanları Savunur duruma düşersin’, ‘ Balyoz
kararları hukuk katliamıdır’, ‘Sahte CD leri kim üretti?’ yazılı dövizler
taşıdılar.
Sessiz Çığlık eyleminin başladığı saatin Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ile İran Meclis Başkanı Ali Laricani’nin Dolmabahçe’ deki çalışma
ofisinde yaptıkları toplantı saatine rast gelmesi eylem alanında ilginç
görüntülere sahne oldu.
Polis, Erdoğan’ın geçiş güzergahına, önce eylemcilerin caddeden görünmesini
engellemek için etten duvar ördü fakat başarılı olamayınca bu seferde caddeyle
kaldırım arasına belediye otobüsü yerleştirdi, belediye otobüsünü sivil bir
polisin sürmesi dikkat çekti. Eylemciler bunun karşısında otobüsün park
edemeyeceği bir yere giderek eylemlerini burada sürdürdüler, kısa bir süre sonra
koruma araçları eşliğinde Dolmabahçe’ye giden Erdoğan eylemciler tarafından
protesto edildi.
Sessiz Çığlık eyleminde bu haftada Balyoz davasının en
genç ve en düşük rütbeli tutuklusu olan Astsubay Cafer Uyar’ın mektubu
okundu.
Babası tarafından okunan mektubunda Uyar, “ Ben bu davanın en
genç ve en küçük rütbeli mağduruyum. Koca Koca generaller ve amirallerle
birlikte bende yargılandım ve 16 yıla mahkum edildim. Ben bir deprem mağduruyum,
99 depreminde göçük altında kaldım. Kendimi hiç bu kadar aciz ve çaresiz
hissetmedim. Üstüme yıkılan bina bile canımı bu kadar acıtmadı. Türkiye
Cumhuriyetini cebren ıskat etmeye teşebbüsten hüküm giydim, iyi de ben 23
yaşındayım ve mesleğimin başındayım. Deliller nerede, tanıklar nerede, imzam
nerede telefonda bir tane ses kaydım var mı? Ben hukuka aykırı bir şekilde
suçsuzluğumu kanıtlamak zorunda bırakıldım. Ortaya 1500 delil koyduk, hiçbiri
dikkate alınmadı.
TÜRK HALKINA SORUYORUM
96 bin
astsubayın görev yaptığı TSK de, biz farklı bölgelerde görev yapan ve daha önce
hiç karşılaşmayan, tanışmayan 7 deniz astsubayımı hükümeti ıskat etmeye teşebbüs
etmişiz? Bize bunu anlatabilecek akıl ve irfan sahibi bir büyüğümüz
varmı?
Ben iki kız çocuğu babası olarak çocuklarımın ve ailemin bu
yaşadıklarını hak etmediklerine inanıyorum” dedi.
Eylemciler, her cumartesi
günü, İstanbul-Beşiktaş, Ankara-Sakarya Caddesi, İzmir-Gündoğdu Meydanı’nda eş
anlamlı olarak, saat 13.00 de sessiz çığlık eylemlerinin yapıldığını söyleyerek,
gelecek cumartesi günü buluşmak dileği ile olaysız bir şekilde
dağıldılar.
“SESSİZ ÇIĞLIK” EYLEMİ ANKARA’DA DA VARDI
Ankara'da toplanan vardiya Bizde platformu üyeleri, ’40 yıl
hizmetin karşılığı 20 yıl hapis’ ‘Hasdal, Maltepe, Hadımköy, Silivri’ye
özgürlük’ ‘Terörle savaşan komutanlar hapiste’, ‘Tutsak olan Silivri değil
Türkiye’, ‘Adalet bu mu’, ‘Ergenekon, Balyoz yalanı ne kadar sürecek’,
Gerçekleri savunmazsan, yalanları savunur duruma düşersin’ yazılı dövizler
taşındı.
Ulusal Kanal’a konuşan tutuklu yakınları, Silivri’de Hasdal’da,
Hadımköy’de yatanların haksız yere yattıklarını belirterek, “Vatanını korumak
için cansiperane çalışan insanlara bu mu layık görüldü” diye sordu.
Vardiya
Bizde Platformu üyeleri İzmir'de de eylemdeydi.
Silivri, Hadımköy ve
Hasdal’da tutuklu olan Ergenekon ve Balyoz davası mağdurlarının eş ve yakınları
ellerinde dövizlerle Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde toplandı.
Hava Harp
Akademileri eski komutanı Hava Pilot Tümgeneral Ayhan Gümüş’ün kızı Pelin Gümüş
Orgeneral Bilgin Balanlı’nın mektubunu okudu.
“Aklımın almadığı bir diğer
husus, 21. Asırda Türkiye Cumhuriyeti’ndeki hukuk ve adalet düzeni. Suçsuz
insanlar mahkum edilebilir mi? Bu nasıl bir adalet, nasıl bir hukuk? Sahteliği
defalarca kanıtlanmış dijitaller dışında sanıklar aleyhine tek bir şahit, tek
bir kanıt olmaması nasıl izah edilebilir?”
Ulusal