Tayyip yine mağduru oynadı




Erdoğan, kendisini darbe mağduru, partisi ve hükümetini demokrasinin bekçisi ilan etti
 
Erdoğan, Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun pasını değerlendirdi


SivriSinekCaz

Başbakan Erdoğan, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun sorularına yanıt verdi. Erdoğan, 28 sayfalık yanıtında baştan sona propaganda yaptı, kendisini darbe mağduru, partisi ve hükümetini demokrasinin bekçisi ilan etti.

Başbakan Erdoğan, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun kendisine yönelttiği sorulara yazılı olarak yanıt verdi. Erdoğan, Komisyon’a yolladığı cevapta “'Doğrudan veya dolaylı olarak, bir gecede veya sürekli olarak, silah marifetiyle veya bürokratik aygıtlarla milletin iradesine ve onun adına yetki kullanan demokratik kurumlara tasallutta bulunan her girişim, her müdahale, her tavır aynı derecede kötüdür, aynı derecede demokrasi ve millet düşmanlığıdır” dedi.

Erdoğan 28 sayfa uzunluğundaki yanıtında hükümetin ve AKP’nin “özverili çabaları neticesinde” Türkiye’nin demokrasiye müdahale girişimleriyle hesaplaştığını iddia etti. Erdoğan yanıtında, “Hükümetimizin ve Grup Başkanı olduğum AK Parti’nin özverili çabaları neticesinde Türkiye son derece cesur şekilde demokrasiye müdahale girişimleriyle yüzleşmekte, demokrasiye müdahale girişiminde bulunanların yargı önünde hesap verebilmeleri için gerekli adımlar atılarak darbelerle siyasi ve hukuki hesaplaşma zemini hazırlanmaktadır” diye yazdı.

Erdoğan’ın “AK Parti iktidarının, milletimizin gücü ve desteğiyle 10 yıldır verdiği bu mücadelede, demokrasiye inanan tüm toplum kesimlerinin yaptıkları çok değerli katkılar gibi, bu komisyonun yapacağı faaliyetler de Türk demokrasi tarihine altın harflerle not edilecektir” diye devam ettiği yanıtını, baştan aşağı bir propaganda metni olarak kurgulamış olması dikkat çekti.

En çok 27 Mayıs ve 28 Şubat’a atıf yaptı
 

Erdoğan’ın yanıt metninde darbelerden bahsederken en çok 27 Mayıs 1960 ve 28 Şubat müdahalelerinden söz etmesi de gözden kaçmadı. Başbakan, “yeni resmi ideoloji”nin anahtar kelimeleri olan “vesayet”, “darbecilik”, “müdahalecilik” ve “statüko” gibi kavramları da sık sık kullandı.

Başbakan darbeci zihniyetin kimi zaman milliyetçi duyguları, kimi zaman laiklik gibi kavramları, kimi zaman dini/mezhebi anlayışları istismar ederek kendisini var etmeye çalıştığını savundu. 


Yine mağduru oynadı
 

Erdoğan, yanıtı boyunca kendisini de sık sık darbeler nedeniyle mağdur olmuş bir siyasi şahsiyet olarak takdim etti. Başbakan 12 Eylül’le ilgili, “Şahsım ve arkadaşlarım, 12 Eylül 1980 müdahalesini ve 28 Şubat müdahalesini bizzat yaşadık ve bu müdahalelerde ağır bedeller ödedik. 1976 yılında MSP Beyoğlu Gençlik Kolları Başkanlığı görevimi yürütürken gerçekleşen 1980 darbesine doğrudan maruz kalan bir siyasetçiyim. 1980 darbesiyle, bütün siyasetçiler gibi ben de siyasi faaliyetlerime ara vermek durumunda kaldım” diye yazdı.
28 Şubat’a daha geniş bir yer ayıran Erdoğan, 28 Şubat’ın da doğrudan şahsını hedef aldığını savundu. Başbakan, “Bugün şunu çok net olarak söylemeliyim ki, 28 Şubat müdahalesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, seçilmiş Hükümeti, millet iradesini, sivil siyaseti hedef aldığı kadar, doğrudan şahsımı da hedef almıştır. Bu müdahale, ülkenin geleceğini ipotek altına alacak bir siyaset mühendisliğinin ürünüdür” dedi.

İşbirlikçi olmadığını iddia etti
 

Erdoğan 28 Şubat sürecinde kendisinin ve partisinin iktidarı elinde tutanlarla işbirliği yaptığı yönündeki eleştirileri de reddetme fırsatı buldu. Başbakan şöyle yazdı:
“Bu süreçte mağdur edilen kesimlerin müdahaleci anlayışın işbirlikçisi veya destekçisi gibi takdim edilmesi son derece insafsız ve gerçek dışı bir değerlendirme olacaktır. İmkanlarını ve zamanlarını ülkemizin sosyal sorunlarının giderilmesine hasreden, manevi çalışmalar yürüten grup, camia ve kanaat önderlerinin geniş halk kesimlerini koruma duygusuyla ve sorumluluk hissiyatıyla ortaya koydukları söylemler, kesinlikle postmodern darbe sürecinin bir parçası olarak yaftalanamaz. Nitekim bu kesimler gerek yaşadıkları haksızlıklarla, gerek uğradıkları takibat ve yargılamalarla, bu sürecin mağduru durumuna düşmüşlerdir.”
Erdoğan metnin devamında güçlerini “Hak’tan, hakikatten ve halktan” aldıklarını söyledi.

27 Nisan bildirisinin arkasındaki güçler bertaraf edildi
 

Erdoğan 27 Nisan bildirisiyle ilgili soruya ise şu yanıtı verdi:
“27 Nisan bildirisi sonrasında yaşananlar, Türkiye’de samimi ve kararlı bir sivil irade bulunması halinde, demokrasiye yönelik tehlikelerin demokratik sistemin kendi dinamikleri ile bertaraf edilebileceğini göstermiştir.”
“Bildiri ve bildirideki haddi aşan ifadeler, hükümetimizin net ve güçlü tavrıyla anlamsız hale getirilmiş, sergilediğimiz demokratik duruş sayesinde muhtemel oyunlar boşa çıkarılmıştır.”
Dolmabahçe rutin görüşme
 

Başbakan Erdoğan, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’la Dolmabahçe’de yaptığı görüşmenin de olağan ve sıradan bir görüşme olduğunu savundu. Erdoğan, “Başbakan ile kendisine bağlı olan Genelkurmay Başkanının haftalık görüşmelere başlaması ve asker-sivil ilişkilerinin olması gerektiği şekle dönüşmesi, Türk siyaseti açısından olumlu bir gelişmedir. Bu görüşme de haftalık olağan ve sıradan bir görüşmedir. Bu görüşmenin muhtevasında speküle edilen hususlar veya devam eden davalarla ilgili konular bulunmamaktadır” diye yazdı.

soL-Haber

➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/