AKP'ye güvenmemiş, ‘Fener’ belgelerini gizlemiş!
Alman Savcı: “Sizin hukuk sisteminize güvenmiyorum. Bu dava sizi aşar. İktidar
size bunu araştırtmaz. Belgeleri sizinle paylaşırsak, bizim soruşturma da
olumsuz etkilenir”
AKP İktidarına güvenmeyen!
.
Alman savcı ‘Fener’ belgelerini gizlemiş!
Deniz Feneri e.V Davası’nda Alman savcının elindeki belgeleri Türkiye’ye
vermediği ortaya çıktı. Alman Savcının “sizin hukuk sisteminize güvenmiyorum. Bu
dava sizi aşar. İktidar size bunu araştırtmaz. Belgeleri sizinle paylaşırsak,
bizim soruşturma da olumsuz etkilenir” dediği öne
sürüldü.
Almanya, Deniz Feneri belgelerini vermedi!
Almanya, Deniz Feneri belgelerini vermedi!
Davaya ilişkin belge isteyen savcıya, Alman meslektaşı
“İktidar size bunu araştırtmaz” demiş.
Deniz Feneri e.V Davası’nda Alman savcı elindeki belgeleri Türkiye’ye vermedi. Davanın eski savcılarından Nadi Türkaslan soruşturma aşamasında Almanya’ya gitti. Alman meslektaşı ile görüşen Türkaslan, dava dosyasında yer alan bilgileri almak istediğini söyledi. Ancak Alman Savcı’nın “Sizin hukuk sisteminize güvenmiyorum. Bu dava sizi aşar. İktidar size bunu araştırtmaz. Eğer belgeleri sizinle paylaşırsak, bizim soruşturmamız da olumsuz etkilenir. Bir sonuç alamayız” dediği öne sürüldü.
Açık konuştu
Edinilen bilgilere göre
savcı Nadi Türkaslan, soruşturmayı yürütürken 3 kişilik çeviri bürosu kurdu.
Almanya’dan gelen belgelerin tercümelerini gören Türkaslan, tamamının internet
ortamında paylaşılan bilgiler olduğunu gördü. Bu gelişme üzerine soruşturmayı
derinleştirmek için Almanya’ya giden Türkaslan burada Alman meslektaşı ile bir
araya geldi.
Güçlü siyasi iktidar
Alman Savcı,
dava ile ilgili olarak ayrıntılı bilgi ve belgelerin toplandığını ancak bunları
Türkiye ile paylaşmayı düşünmediğini söyledi. İddiaya göre, Alman Savcı,
Türkaslan’a şu gerekçeyi anlattı: Güçlü siyasi iktidar
“Güçlü bir iktidar var. Bizim elimizdeki belgelerin araştırılmasına izin vermezler. Dolayısıyla biz sizin bu şartlarda hukuk sisteminize güvenemeyiz. Eğer belgeleri size verirsek bizim soruşturmamız ve davamız da etkilenecek. Bu nedenle kusura bakmayın.”
Bilindiği gibi, Deniz Feneri e.V soruşturmasını yürüten savcılar Nadi Türkaslan ve Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz, görevden alınmıştı. Bunun ardından sanıklar tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış ve hazırlanan iddianamade örgüt suçlaması yer almamıştı. Görevden alınan 2 savcı aleyhinde de “görevi kötüye kullanma ve sahtecilik” suçlamasıyla dava açılmıştı. Savcılar bu suçlamalarla yargılandıkları Yargıtay’da beraat etmişti.Zekeriya Karaman’dan “ceza pazarlığı” iddiası
Deniz Feneri Davası
sanıklarından Zekeriya Karaman, Almanya’daki sanıkların mahkeme ile daha az ceza
almak için pazarlık yaptığını ve kendilerinin asıl fail ilan edildiğini
söyledi. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı yolsuzluk soruşturması
sonucunda 20 sanık hakkında açılan davanın dördüncü duruşması dün gerçekleşti.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, aralarında Zahid Akman ve
Zekeriya Karaman’ın da bulunduğu 14 tutuksuz sanık ile avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı İsmail Hakkı Yolmaz, sanık Karaman’ı kürsüye çağırarak
hakkındaki iddiaları sordu.
İsimsiz ihbarlar sonucu
İsimsiz ihbarlar sonucu
Karaman, şunları söyledi: “Buradaki iddianame de aslında
Almanya’daki iddianameye dayanmaktadır. Almanya’da soruşturma isimsiz ihbarlar
sonucu başlamıştır. Bir sabah baskınında şirketlerin bütün evraklarına el
konuluyor, 2 kişi de gözaltına alınıyor ve her şey medyaya servis ediliyor.
Soruşturma sonucu Alman polisinin hazırladığı fezlekede rahmetli eski
Başbakanlardan Necmettin Erbakan hocadan, milli görüşün faaliyetlerinden aynı
zamanda Başbakan Erdoğan’dan bahsediliyor. Bu fezleke savcılığa sunuluyor. Dava
pazarlıklar sonucu bitiriliyor. Orada mahkeme ile anlaşmalar yapılıyor burası
gibi değil. Mahkeme yargılananlara bazı şartları kabul ederseniz daha az hapis
cezası vereceğini söylüyor. Netice olarak Mehmet Gülhan ile birlikte yargılanan
3 kişi az hapis cezaları alıyor. Ancak dava sonucunda yargıç asıl failler
Türkiye’dedir diyerek bizleri suçlu ilan ediyor ve hakkımızda dava
açılıyor.”
Türkiye’deki ve Almanya’daki Deniz Feneri ile hiçbir ilgilerinin olmadığını öne süren Karaman, “600 program yapıldı. Kötü niyetli olsaydık, suistimal peşinde koşsaydık, maddi çıkarlarımızı düşünseydik, programla ilgili yapım, prodüksiyon bedelini alırdık. Program başına 30 bin liradan 18 milyon lira alırdık” dedi.
Akman: Kendimizi savunamadık!
Davada tutuksuz yargılanan eski RTÜK Başkanı Zahid
Akman, savunmasında hakkındaki suçlamaları reddederek, “Bırakın yolsuzluk,
usulsüzlük yapmayı günlük hayatımda bile çok dikkatli olmaya çalıştım. 55
yaşımdayım. 45 yaşına kadar itina ile yaşayan biri olarak neden itibarımı
zedeleyeyim” dedi.
Akman, “Fakirin fukaranın sofrasından ekmek çalan,
dolandırıcılık yapan bir kişi olarak sunulduk. Kendimizi savunamadık. Aslı
olmayan bir harddiskteki kayıtlar nedeniyle suçlanıyorum. Büyük bir oyunla karşı
karşıyayız. İddiaların hepsi belli bir plan program çerçevesinde, teknolojinin
getirdiği imkanlar sayesinde ortaya çıkarılmıştır” diye konuştu.
Yeniçağ