“Gün gelecek, bunların hesabı sorulacaktır”
UĞUR MUMCU’YU ANMAK
Suay KARAMAN
Bu yıl 20. Adalet ve Demokrasi Haftası’nda başta Uğur Mumcu olmak üzere
yitirdiğimiz tüm yurtsever aydınlarımızı özlemle ve sevgiyle bir kez daha andık.
Ölümünün üzerinden yirmi yıl geçmesine karşılık, yoğun bir özlem, sevgi ve
kitlesel törenlerle anılan Uğur Mumcu, ilke ve değerleri için yaşayan
tartışmasız bir Kalpaksız Kuvayı Milliyeciydi.
Yaşadığımız bu sıkıntılı günlerde Uğur Mumcu’yu anmak, Kemalist ilke ve devrimlere sahip çıkmaktır. Tam bağımsızlığa sarılıp, emperyalizme karşı direnmektir. Aydınlanma karşıtı hareketlere isyan etmektir, başkaldırmaktır. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine sahip çıkmaktır. Atatürk Türkiye’sini ve ulusal bütünlüğümüzü korumaktır. Aklın ve bilimin öncülüğüdür.
Yaşadığımız bu sıkıntılı günlerde Uğur Mumcu’yu anmak, Kemalist ilke ve devrimlere sahip çıkmaktır. Tam bağımsızlığa sarılıp, emperyalizme karşı direnmektir. Aydınlanma karşıtı hareketlere isyan etmektir, başkaldırmaktır. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine sahip çıkmaktır. Atatürk Türkiye’sini ve ulusal bütünlüğümüzü korumaktır. Aklın ve bilimin öncülüğüdür.
Uğur Mumcu’yu anmak, bazılarının eş başkanı olmakla övündüğü Büyük
Ortadoğu Projesi’ne karşı çıkmaktır. Alt kimlikler, din ve mezhepler üzerinden
çatışmaya, bölünmeye, özerklik projelerine hayır demektir. Ulus devlete ve
ulusal kimliğe sıkı sıkıya sarılmaktır. Özelleştirmeye karşı çıkmak, toprak
reformunu savunmaktır.
Yapılan bu anma toplantılarında amaç sadece Uğur Mumcu’yu anmak değil,
anlamak da olmalıdır. Uğur Mumcu’yu anladığımız zaman, ülkemiz üzerinde
oynanan emperyalist oyunları da görmek mümkün olacaktır. Böylece
“bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen
kapitalizme karşı” daha bilinçli olarak mücadele ederek,
aydınlanma yolunda ilerlemeler sağlanacaktır.
Toplum olarak Uğur Mumcu’yu yeterince anlayabilseydik, 27 Haziran 1975
tarihinde yazdığı “Kanıksamak” adlı yazısındaki
“Demokratik bir toplum için en büyük tehlike, yolsuzluklara, karanlık
cinayetlere ve haksızlıklara karşı kamuoyunun duyarlılığını yitirmesidir.
Yaşadığımız olaylar demokrasimiz için bir utanç sayfasının kanlı satırlarıdır.
Unutmayalım ki bazı insanlar cinayetlere, haksızlıklara ve yolsuzluklara susarak
da katılmış olurlar” sözleri karşısında, bugünkü suskunluğumuzu
bozardık.
“Biz sapına kadar Kemalist’iz.. Mustafa Kemal’i savunmak, her devrimcinin namus borcudur. Mustafa Kemal’i küçümseyen, hor gören bir devrimci ile bizim işimiz olamaz” diyen Uğur Mumcu’yu anlayabilseydik, bağımsızlık türküleri söylenen bu topraklarda Atatürk’e saldıranlara, aynı sertlikle karşılık verirdik.
Uğur Mumcu’yu ve öldürülen tüm yurtsever aydınlarımızı anmanın
ötesinde anlamak için, uğruna canlarını verdikleri değerler adına mücadeleyi
daha da ileri götürmek zorundayız. Eğer bu mücadelede, söylemleri
yaşama geçiremezsek, her yıl anmanın ötesine gidemeyiz.
23 Şubat 1977 tarihinde yazdığı “Vur, Öldür, Yaşatma” adlı
yazısındaki umut dolu söylemler, bize gelecekteki aydınlık günleri
müjdelemektedir. “Gün gelecek, bütün bunların hesabı sorulacaktır. Gün
gelecek, akıttıkları kan gölünde boğulacaklardır. Göreceksiniz, bugün değilse
yarın, yarın değilse öbür gün. Ama bu hesap sorulacaktır. Bir gün mutlaka
sorulacaktır. Yarın, öbür gün, ama mutlaka sorulacaktır”
Emperyalizme karşı ulusal güçlerin birlikteliğiyle, bütün sorunların
üstesinden geleceğimiz günler, Uğur Mumcu’yu anladığımız günler olarak tarihe
geçecektir.
İlk Kurşun