Kamu denetimini de özelleştirler!
Yeni çıkarılan Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin Türkiye'nin milli çıkarlarıyla
çeliştiğini savunan Ulusal Muhasebeciler Birliği, yönetmelikle önü açılan
yabancı denetim şirketlerinin daha önce birçok batan kuruma tam not verdiklerini
ifade etti: 'Bu denetim olayı kamu yararına olan bir iş değil. Tamamen kendi
yerli firmalarımızı allayıp pullayıp yabancıların denetimine sunduğumuz bir
uygulama. Yabancı denetim firmalarına pazar açılıyor'
Yabancı denetim şirketlerinin önü açıldı
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nun "Bağımsız Denetim
Yönetmeliği" 26 Aralık 2012'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Ancak yönetmelikle ilgili daha taslak halindeyken süren tartışmalar bitmedi.
Yönetmeliğin Türkiye'nin milli çıkarlarıyla çeliştiğini savunan Ulusal
Muhasebeciler Birliği üyeleri ile yeni yönetmelik üzerine
konuştuk.
Aydınlık: Yönetmelikte itiraz ettiğiniz temel nokta nedir?
Aydınlık: Yönetmelikte itiraz ettiğiniz temel nokta nedir?
Oktay Yeşilyurt: Bağımsız denetim yönetmeliğinin dayanağını oluşturan 660 No'lu kararname Kamu Gözetimi Kurumu Kararnamesi ve onun öncesindeki 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu bizim ekonomik modelimizi Avrupa Birliği'ne ve çok uluslu şirketlerin çıkarlarına uydurmaya yönelik olduğu için itirazımız var. Biz kendi koşullarımıza milli çıkarlarımıza uygun olarak bunları Meclis'e getirdiğimizi söylesek dahi uluslararası çıkar gruplarının bize dayattığı ekonomik modele uygun olduğu için de buna karşıyız.
KAMU DENETİMİ DE ÖZELLEŞTİRİLDİ
Aydınlık: Yönetmeliğe göre yabancı denetim şirketleri Türkiye'de denetim yapabilecek mi?
Namık Kemal Koç: Bizim meslek yasamıza göre yabancıların bilinen yabancı unvanları ile ülkemizde iş yapmaları mümkün değil. Fakat Türk Ticaret Kanunu'nun değişmesi ve yeni düzenlemeler neticesinde yabancı denetim şirketlerinin lehine denetim piyasası genişletilmiş oldu. Daha önce halka açık şirketler, bankalar Sermaye Piyasası Kurumu'nun denetimine tabiydiler. Ama 23 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla bağımsız denetime tabi olacak şirketler için belirlenen ölçütlerle Türkiye’nin hemen hemen en büyük 2500 civarında şirketi de bağımsız denetim kapsamına girmiş oldu. Hatta 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile en az yüzde 50’si Belediyelere ait olan Belediye Şirketleri de belirlenen ölçütlerin üzerinde büyüklüğe sahip olduklarında bağımsız denetime tabi olacaklar. Yani kamu denetimi de özelleştirilmiş durumda.
TÜRK FİRMALARINI YABANCILAR DENETLEYECEK
Aydınlık: Yani Türkiye'de yeni oluşan bağımsız denetim pazarı çıkarılan yönetmelikle yabancı firmalara açılıyor.
Namık Kemal Koç: Bu firmalar zaten Türkiye'de varlar. Ancak, 3568 Sayılı Meslek yasamıza göre yabancı unvanları ile faaliyette bulunmaları olanaklı değildi. Şimdi onlara yasallık tanınmış oldu. Faaliyetlerini meslek yasamıza uygun olarak meslektaşlarımız üzerine açmış oldukları denetim, mali müşavirlik, yeminli mali müşavirlik şirketleri ile yürütüyorlardı. Yeni dönemde Türk Ticaret Kanunu’nun 399. maddesinin 3. fıkrasında yapılan bilinçli düzenleme ile, örneğin yabancı uluslararası bir firmanın denetimi Türkiye'deki bağlı şirketleri, iştirakleri, grup şirketlerinin, topluluğa dahil şirketlerinin denetimi Türkiye’de kurulu denetçi firmalar tarafından yapılamayabilir. Bu düzenleme ile özetle, 'Konsolidasyona dahil ana şirket bir denetçi seçmişse ve bu ana şirketin bağlı grup şirketleri bir denetçi seçmemişse, bağlı olduğu merkezin seçmiş olduğu denetçi firma tüm grup şirketlerini denetler' diyor. Almanya, ABD merkezli bir şirket; bu ülkelerde faaliyet gösteren yabancı denetçi şirket ile anlaşıp ülkemizdeki şirketlerine de genel kurulda denetçi seçmez ise; grup şirketlerin denetimi işte bu yabancı denetim şirketi tarafından yapılacaktır. Ayrıca bizim gibi, bu yabancı denetçiler sınava da tabi tutulmayacaklar. Kendi ülkesinde denetçiyse bizim ülkemizde de küçük bir harç karşılığı denetçilik belgesi alıp, yabancı denetçiler siciline de kaydolacaklar.
YABANCI FİRMALAR TÜRKİYE'NİN DENETİMİ DIŞINDA KALACAK
Bu düzenleme sonucunda, Türkiye’deki denetçiler tarafından denetlenen yabancı merkezli bu tip şirketler Türkiye'deki bağımsız denetimin de dışında kalmış olacaklar. Türk Ticaret Kanunu’nun değişmesinin en büyük destekçilerinin yabancı uluslar arası şirketler ile yabancı denetim şirketlerinin olması boşuna değildi. Bu yasalar tesadüfen dışarıda oluşturulmuyor. Öyle bir yere öyle bir madde koyuyorlar ki, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı firmalar işlerini halletmiş oluyor.
Belma Sabuncu: Avrupa Birliği bu Ticaret Kanununu, yabancı sermayenin Türkiye'ye geldiği zaman yerli firmaların mali tablolarının güvenilir ve gerçek durumunu yansıtmayacağı gerekçesiyle dayattı. Bütün bu düzenlemeler bu işi SMMM ve YMM meslektaşlarımıza vermemek için yapılıyor. Düzenlemelerin tamamında yabancı denetim şirketleri ön plana çıkıyor. Yabancı denetim şirketleri adeta kutsanıyor. Türkiye'de de faaliyette bulunan dünyada “4 büyükler” diye adlandırılan denetim şirketleri denetim piyasanın yüzde 90'ına hakimler. Bunların onayladıkları mali tabloların daha çok yabancı yatırımcının Türkiye'ye gelmesini sağlayacağı egemen anlayış.
BATAN ŞİRKETLERE TAM NOT VERDİLER
Aydınlık: Türk şirketleri için yabancı denetim firmalarının bu işi yapması daha nesnel olmaz mı?
Namık Kemal Koç: 2008 yılında kriz ortaya çıktığında birçok firma battı. Oysaki olay yaratarak batan dünya devi firmaların tamamının denetimi “4 büyükler” tarafından denetlenmiş ve hemen kriz öncesindeki mali tabloları bu denetim şirketlerince onaylanmıştı. Burada örnekler için; Enron, BCCI adlı banka, Lehman Brothers, Worldcom gibi olaylara bakılabilir. Bütün bu batan kurumların tamamı denetimden geçiyor. Hatta Arthur Andersen gibi bir numaralı denetim firması bu Enron olayından sonra yok oldu. O yanlış raporundan ve “bağımsız” davranmadığı hatta hatta şirket yönetimiyle nerdeyse işbirliği yapmasından dolayı. Batan firmalara bu denetim firmaları olumsuz rapor vermiş değillerdi. Oysaki kriz yıllarında Türkiye’de bizim meslektaşlarımız tarafından denetlenen firmalar, yurtdışındaki firmalar kadar hasar görmediler. YMM ve SMMM denetiminde yerli şirketlerimizin mali tabloları daha gerçekçi idi. Yurtdışındaki gibi denetlenen yerli şirketlerin mali tablolarında balonlar yoktu.
Ama yurtdışındaki bu gerçeklere rağmen, Türkiye'de faaliyette olan yabancı denetim kurumları; PwC, Deloitte, Ernst & Young, KPMG gibi dört büyük denetleme şirketi, Türk Ticaret Kanunu'nun yasalaştığı süre içerisinde kurumlaştılar ve her bakımdan denetime hazırlar. Denetim kapsamına alınan şirketlerin yüzde 90’ı bunlar tarafından denetlenecek. YMM ve SMMM denetçiler ise yasal düzenlemelerle getirilen kısıtlamalar dolayısıyla denetim faaliyetine en azından birkaç yıl daha geç başlayacaklar. Atı alan Üsküdar’ı geçecek.
MEVZUATIN YENİ OLUŞMASI BİZİM DENETİM GELENEĞİMİZ OLMADIĞINI GÖSTERMEZ
Her nedense yaratılan hava Türkiye'deki denetçilerin, bu yabancı denetçi şirketler kadar makbul olmadığı yolunda. Daha önce yeminli mali müşavirler ve serbest muhasebeci mali müşavirler denetim yapıyorlardı. Bunlar daha tertipli ve düzenli tablolar çıkardılar. Firmaların daha derli daha düzgün oluşmasında bu denetçilerin çok katkıları oldu. Gerçeğe daha uygun mali tablolar çıkartarak firmaların kendi durumlarını görmelerini sağladılar. Türkiye'de Kriz döneminde yerli firmalar yurtdışındaki gibi batmadıysa kendi denetim usullerimizin de katkısı çok büyük. Yönetmelik ve mevzuatın yeni oluşuyor olması bizdeki denetim geleneğinin olmadığını göstermez. Cumhuriyet kurumlarından yetişen demetçiler daha sonra özel sektöre geçtiklerinde burada bir denetim geleneğinin ve bir denetim kültürünün gelişmesini sağladılar. Özellikle son düzenlemeyle kaldırılan Hesap Uzmanlığı Kurumu, Maliye Müfettişliği Kurumu, Gelirler Kontrolörlüğü Kurumu dışardan yaptıkları denetimlerle kurumların yerli yerine oturmasına da katkı sağlamıilardı.
Aydınlık: Bütün şirketler bağımsız denetime açılıyor mu?
Belma Sabuncu: Bakanlar Kurulu Kararına göre, sermaye ortaklığı bulunan şirketlerin belli bir akif toplamını aşması durumunda bunlar denetim kapsamına alınıyor. Ama diğerleri yok. KOBİ denilen firmalar zaten bu ölçüye girmiyor. Denetlenecek şirket sayısı sadece 2500 civarında. Bir de şuanda da denetlenen SPK'ya bağlı kurumlar var. Onların sayısı zaten belli.
Oktay Yeşilyurt: Bir de yeni düzenlemeyle denetçi belgesi alarak bağımsız denetim alanına girmek isteyen meslektaşlarımıza belli zorluklar çıkarılıyor. Sınavlar gibi. Bütün bu zorlukları geçip denetçi oldunuz diyelim. Mali Müşavirlik mesleğinde 15 yılını dolduranlara denetçi yetkisi belli bir eğitime tabi tutulup, başarılı olduktan sonra veriliyor. Bunların sayısının 10 bin olduğunu düşünürsek ve buna yeni gelecek denetçileri de eklersek 40-50 bin denetçi olacak. Bağımsız denetim kapsamındaki şirketler şimdilik sadece 2500 civarında. Bu şirket sayısı giderek artsa dahi, bunlar bu kadar denetçi arasında nasıl paylaştırılacak? Yabancı denetim şirketleri de bu alanlara talipler. Kaldı ki zaten el altından denetliyorlar. Yani bu tür şirketlere yabancı sermaye ortaklıkları girdiği için yabancı denetim altındalar.
KÜÇÜK FİRMALAR DENETİM MALİYETLERİNİ KARŞILAYAMAZ
Belma Sabuncu: Bizler meslek mensupları olarak, küçük ve orta ölçekli firmalarla iş yapıyoruz. Bunlar denetime tabi olsalar ne olacak? Kanunda belirlenen denetim standartları bir ekip işi ve maliyetli bir iş dolayısıyla zaten tek başına yapılması mümkün de değil. Zaten bu maliyetleri, karşılayacak şirketlerimiz yok. Muhasebecisine parasını ödemekte güçlük çeken firma bunları karşılayamaz. Orta ve büyüğe yakın firmalar için bile maliyetli. Yeni Ticaret Kanununun düzenlemeleri şirketler tarafından anlaşılmaya başladıkça tepkiler de artmaya başladı. Bu denetim olayı kamu yararına olan bir iş değil. Tamamen kendi yerli firmalarımızı allayıp pullayıp yabancıların denetimine sunduğumuz bir uygulama. Yabancı denetim firmalarına pazar açılıyor. Ne yönden bakarsanız bakın Türkiye'de, emperyalistlerin ülkemize yönelik tahakkümü var. Hem siyasi hem ekonomik olarak ve buna karşı duramayan bir iktidar var. Hem kendi meslek sorunlarımız mücadelesinde hem de ülke mücadelesinde bunlara karşı çıkmamız gerekiyor. Ülkemizde birlik bütünlük olmazsa biz mesleğimizi yapamayız.
Aydınlık: Bu süreçte İSMMMO ve TÜRMOB gibi çatı meslek kuruluşlarınız buna karşı çıktı mı?
Oktay Yeşilyurt: Biz başından beri kendi imkanlarımız ölçüsünde meslek örgütlerimize ve meslektaşlarımıza bu gerçeklikleri gündeme uygun halleriyle daima anlattık, tehlikeler konusunda uyardık. Bizler, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) danışma meclisindeyiz. Buralarda da her zaman şu belirttiğimiz hususları net bir şekilde anlattık. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) ve odamıza Ulusal Muhasebeciler Birliği grubu olarak sahip çıkıyoruz. Ancak buralardaki yönetici arkadaşlarımızın tutum ve davranışlarına bakınca, mücadele ederken mücadeleyi kavrayış biçimlerinde yanlışlıklar var. Kendi meselelerimizi halkın meselelerinden ayrı düşünmemeliyiz.
Aydınlık