'Rüşvet'in daniskasını teklif ettiler!'
Deniz Feneri davasının mağduru Sadık Deniz, ilk kez Cumhuriyet'e konuştu. Deniz "Dini duygularımı istismar ettiler, kandırdılar. Hakkımı helal etmiyorum" dedi.Bana rüşvet teklif ettiler
Deniz Feneri yolsuzluğunun mağdurlarından gurbetçi Sadık Deniz, 16 Ocak’ta başlayacak dava öncesi çarpıcı açıklamalarda bulundu. Muhafazakâr bir insan olduğunu, o dönem Kanal 7’nin Deniz Feneri reklamlarından etkilenerek bağışta bulunduğunu belirten Sadık Deniz, “Fakat bu insanlar güvenimi kötüye kullandı, dini duygularımı istismar etti” dedi.
Deniz Feneri’nin yanı sıra Yimpaş’a da 25 bin Avro para kaptırdığını açıklayan Deniz, “Bunlar çok vicdansız adamlarmış. Müslüman, Müslümanı kandırdı. Ne yuvalar yıkıldı bunların yüzünden” diye konuştu. Davanın iki müştekisinden biri olan Deniz, Deniz Feneri’nin bir avukatının yanına gelerek, “Şikâyetini geri al. Sana Yimpaş’a yatırdığın parayı vereceğim” şeklinde teklifte bulunduğunu söyledi.
Almanya’da “yüzyılın soygunu” olarak nitelendiren Deniz Feneri e.V. yolsuzluğunun Türkiye ayağına ilişkin dava, 16 Ocak Çarşamba günü İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. Davada, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Genel Yayın Yönetmeni Zahid Akman’ın aralarında bulunduğu 20 kişi, iddianamenin hazırlanmasından 9 ay sonra “sanık” olarak hâkim karşısına çıkacak.
“Asıl failler” olarak nitelendirilen sanıklar, “özel belgede sahtecilik yapmak”, “Kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştirak etmek” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmakla” suçlanıyor. Nadi Türkaslan ve diğer iki savcının görevden alınmasından sonra “örgüt” ve “dolandırıcılık” suçlarına takipsizlik kararı verilmişti.
Deniz Feneri e.V’nin sadece banka hesaplarına 28 bin 836 kişi “bağış” olarak toplam 41 milyon 423 bin 158 Avro yatırdı. İddianamede, bu paranın 11.7 milyon Avro’sunun amaç dışı kullanıldığı ifade edildi. 41 yıldır Almanya’da oturan 56 yaşındaki Sadık Deniz, vurgunun binlerce mağduru olmasına karşın şüphelilerden şikâyetçi olma cesaretini gösteren iki kişiden biri. Deniz ve diğer müştekinin şikâyetlerini çekmesi durumunda dosyanın kapma riski bulunuyor.
‘Güvenimizi kötüye kullandılar’
Telefonla ulaştığımız Sadık Deniz, sorularımızı yanıtladı:
- Sizi tanıyabilir miyiz?
- 41 yıldır Almanya’dayım. Kayseriliyim. 16 yaşında Almanya’ya geldim. Uzun yıllar fabkikalarda, inşaatlarda çalıştım ancak şu an işsizim. Muhafazakâr bir insanım. Fakat bu muhafazakârlık demek değildir ki Almanlarla hiç diyaloğun olmasın. Benim “açığa” da “kapalıya” da saygım var. Allah’tan korkan insanlarız.
- Deniz Feneri e.V. ile tanışmanız nasıl oldu?
- Deniz Feneri ile Kanal 7 vasıtasıyla tanıştık. Kanal 7 (İNT), Frankfurt’ta açıldığında derneğin reklamını yapıyordu. Bangır bangır bağırıyordu. Reklamlarda derneğin Türkiye’deki fakir-fukaraya yardım yaptığı anlatılıyordu. Biz de “bu bir hayır kurumu” diyerek kurban bağışı yaptık. O zamanın parasıyla üç kurban, iki kurban şeklinde bağış yaptık. Makbuzlara göre 1200 Avro civarında yardımda bulundum. Sonra bunlar Münih’te büyük bir toplantı düzenledi, millet yardım yaptı. Çocuklarım şimdi benimle “Baba sen kurban verilecek yeri çok iyi biliyorsun, biz de verelim” diye alay ediyor.
- Deniz Feneri sizi etkilemeyi nasıl başardı?
- Bizden topladıkları paraları, Türkiye’deki fakir bölgelerde yoksullara götürdüklerini anlatıyorlardı. Kanal 7’de bunu gözümüzle görüyorduk. Uğur Arslan’ı izliyorduk. Hastaları ambulansla hastanelere götürüyorlardı. Dindar bir insan olarak bundan etkilendik, parayı verdik.
- Sonra paraların yoksullara değil de başka yerlere gittiği ortaya çıkınca ne hissettiniz?
- Dini duygularımla oynandığını hissettim. Güvenimizi kötüye kullandılar. Müslümanları, birbirine selam vermekten dahi çekinir hale getirdiler. Adama, Müslüman diye selam veriyorsun, başına bunlar geliyor. Bir cemiyete gittiğinizde kimseye artık güvenemiyorsunuz.
- Dava 16 Ocak’ta başlayacak. Dava öncesinde ‘şikâyetinizi geri çekin’ diye telkinde bulunan oldu mu?
- Olmaz mı? Geçen sene Yimpaş’ın avukatıyım diye biri yanıma geldi. “Bu davanızdan vazgeçin. Burada suçsuzluk var. Deniz Feneri’nin üzerine çok gidiliyor” dedi. Ben de “Kardeşim sen kim oluyorsun?” dedim. Yimpaş’ın avukatı olduğunu söyledi. Bana “Yimpaş’a yatırdığın parayı vereceğim” teklifinde bulundu. Ben de “Sadece benimkini verseniz ne olur. Orada binlerce kişi mağdur. Onların parasını da verin” diye kızdım, teklifi reddettim. Ama sonra bu kişi, Deniz Feneri’nin avukatı çıktı. Ayrıca başkaları da bana bu davadan çekilmem için para teklif etti. Kanal 7’den bir bayan da evde yokken kapıya kadar gelmiş, röportaj için.
'Akrabalarına yatırım yaptılar’
- Nasıl para kaptırdınız?
- Yimpaş burada (Almanya’da) Milli Görüş’ün camilerinde para topladı. Geldiler burada, “Şu kadar kâr payı veriyoruz” diye reklam yaptılar. Faizin adını, kâr payı koydular. Biz de “altınları çıkardık” verdik. 1999 yılı itibarıyla 13 bin Avro verdim, eşim de 12 Avro teslim etti. Karşılığında “Türkiye’ye yatırım yapılacak, işgücü artacak” dediler. Doğru yaptılar! Ama kendi akrabalarına yatırım yaptılar. Bunlar çok vicdansız adamlarmış. Hepsi aynı cins. Müslüman Müslümanı kandırdı.
‘Yuvaları yıktılar, kanser ettiler’
Ne yuvalar yıkıldı bunların yüzünden. Ne aileler kanser oldu, öldü? Mağdurları Yozgat’a gitti paralarını almak için, üstüne dayak yedi. Kanal 7, Deniz Feneri, Yimpaş. Bunlar üçlü. Aynı dönemde ortaya çıktıkları için bunlara kandık.
- Artık bu tür derneklere güveniyor musunuz?
- Bunlar karşıma çıksa derhal def ederim. Çok ağır konuşurum. Adamlar bir yerde reklam ile milletin aklını çaldılar. Yoksa kapı kapı dolaşmadılar. Paraları bankaya yatırdık. Zararım karşılanmadı. Derneğin el konulan parasından 8 milyon Avro, Alman Kızılhaç’a gitti. Frankfurt’ta infaz savcılığına gittim, paramı almak için. Devletin alması gereken vergiler öncelikli olduğu için bizimkiler kaldı. Aşağı yukarı üç senedir duruyor.
‘Türkiye'de korunuyorlar’
-Türkiye’deki soruşturmada savcılar görevden alındı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Adamları suçladılar, sonra beraat ettirdiler. Şimdi nasıl olacak?
- Size göre Deniz Feneri yolsuzluğu örgütlü bir suç mu?
- Bu, birkaç adamın yapacağı iş değil ki? Ortada milyonlar var. Bugün mesela bireysel olarak 10 bin Avro ile Türkiye’ye gitsem, parayı elimden alırlar diye korkarım. Yani bu, bir-üç-beş kişinin işi değil. Bunu bilinçli, yüksek düzeydeki insanlar yapıyor.
- Bunlar Türkiye’de korunuyor mu sizce?
- Bence korunuyor. Cezaevinde yatan bir adam (Zahid Akman’ı kastediyor), nasıl Kanal 7’nin başına getirilir? Jet Fadıl hâlâ bangır bangır ev satıyor. Devlet bir şey yapmıyor.
- Son olarak sizi dolandıran kişilere ne söylemek istersiniz?
- Allah vicdan versin. Paraları, başka amaçlarla kullanmışlarsa ben hakkımı helal etmiyorum. Ne Yipmaş’a, ne Kombassan’a ne de Deniz Feneri’ne hakkımı helal ederim. Çünkü adamlar bizim dini duygularımızla oynadılar.
Cumhuriyet