Sakık'ın kaybolan ifadesinin sırrı!
Ergenekon’da tanık olarak dinlenen Şemdin Sakık’ın ifadesinin iki sayfasının kaybolduğu ortaya çıktı. İddianame eklerinde, ifadenin 4 ve 5. sayfalarının kaybedildiği açıkça görülüyor.
Şemdin Sakık'ın kaybolan ifadesinin sırrı
PKK’nın eski liderlerinden Şemdin Sakık, Ergenekon davasında geçtiğimiz
aylarda tanık olarak ifade verdi. Sakık’ın sözlerinin yanında davada bir skandal
daha var. Şemdin Sakık’ın savcıya verdiği ifadenin iki sayfası görünüşe göre
savcılar tarafından ortadan kaldırıldı.
Şemdin Sakık mahkemede yaptığı konuşmada Gizli Tanık Deniz adıyla savcıya
verdiği ifadenin 6 sayfa olduğunu söyledi. Sakık şöyle konuştu: “İstanbul’dan üç
savcı bir kez geldiler. Dün okuduğunuz ifade oydu. Bana ister gizli, ister açık
tanık ol denildi. O günün koşulları, can güvenliği nedeniyle gizli tanık oldum.
İfadem üç gün sürdü. İlk gün birkaç saat, ikinci gün tamamen, üçüncü gün akşama
kadar. İfade, sohbet, tartışma. 6 sayfa ifademi aldılar.”
Üç savcı kendi ifadesiyle Şemdin Sakık’la üç gün boyunca görüştüler. Ortaya
sadece 6 sayfalık bir ifade çıktı. Yani bir günde iki sayfa. Sayfanın az olması
doğal olarak şu kuşkuya neden oluyor: Şemdin Sakık’ın ifadesinin tamamı kayda
alınmadı mı?
Bu soruyu bir kenara bırakarak devam edelim...
Daha ilginç bir meseleyi
deşifre edelim.
2 SAYFA KAYIP
Sakık’ın gizli tanık Deniz olarak verdiği ifade
Ergenekon iddianamesinin 391. Klasöründe bulunuyor. İfade 4 Haziran 2008
tarihini taşıyor.
Şemdin Sakık, ifadesini 3 savcının aldığını söylemişti. Ancak ifadesinin
altında sadece Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Ahmet Karaca‘nın imzası var. Ve
ifade bir günde alınmış görünüyor.
Devam edelim…
Belgede daha önemli bir ayrıntı göze çarpıyor.
İfade Sakık’ın söylediği gibi 6 sayfa değil, 4 sayfa.
Peki kaybolan iki sayfa nerede?
İfadeyi takip ettiğimizde 3. Sayfanın sonunun şöyle bittiğini görüyoruz:
“bu konunun ve genel olarak Hizbullahın bana da genel hatları ile bahsettiğiniz
Ergenekon soruşturması kapsamında ele alınmasının uygun olacağını
düşünüyorum.”
Resmi kayıtlarda 4. ve son sayfa ise şöyle
başlıyor: “eylem yapmalarını mümkün görmüyorum herhangibir kampta almamışlarsa
bu eğitimi nerede aldılar…”
İki sayfa yan yana geldiğinde çok açık olarak görülüyor ki 3. ve 4. Sayfa
arasında ifadeler birbirini takip etmiyor. Açıkça bir bölüm çıkarılmış. Şemdin
Sakık’ın mahkemedeki sözlerine göre çıkarılan kısım 2 sayfa.
Peki bu sehven mi oldu? Yani savcılar yanlışlıkla mı bu iki sayfayı
atladılar?
SAYFA NUMARASI SİLİNMİŞ
İfadedeki ilginç bir ayrıntı bunun bilinçli yapıldığını gösteriyor.
Şöyle ki, iddianame ekindeki ifadenin 3. Sayfasının altında sayfa numarası
olarak “3” görünüyor. Ancak 4. Sayfada başka ifadelerde olmayan bir ayrıntı var,
sayfa numarası silinmiş. Savcılar, 3. Sayfadan sonraki sayfanın numarasını ya
unuttular ya da yok ettiler. Sakık’ın ifadesiyle bir araya gelince burada “6”
yazması gerekirken, bu rakam silinerek son sayfa numarasız
bırakılmış.
2 sayfanın bilinçli bir şekilde kaybedildiğini gösteren bir ayrıntı daha var. 3. İddianamenin 5. Klasöründe Şemdin Sakık’ın ifadesinin özeti var. Bu özette de kaybolan iki sayfada yazanlar değil, kalan 4 sayfa tekrarlanıyor. Bu 2 sayfanın istikrarlı bir şekilde unutulması akla aynı soruyu getiriyor: “bu 2 sayfada ne yazıyordu?”
2 sayfanın bilinçli bir şekilde kaybedildiğini gösteren bir ayrıntı daha var. 3. İddianamenin 5. Klasöründe Şemdin Sakık’ın ifadesinin özeti var. Bu özette de kaybolan iki sayfada yazanlar değil, kalan 4 sayfa tekrarlanıyor. Bu 2 sayfanın istikrarlı bir şekilde unutulması akla aynı soruyu getiriyor: “bu 2 sayfada ne yazıyordu?”
MAHKEME SAKIK’A GİTTİ
Mahkeme sırasında tesadüfen sorulan bir soruyla Şemdin Sakık’ın duruşma
salonuna getirilmediği ve ifadesini Diyarbakır’dan telekonferansla verdiği
anlaşıldı. Sakık’ın ifadesi sırasında mahkeme üyelerinden Hüsnü Çalmuk
yanındaydı. Kısacası Sakık mahkemeye değil, mahkeme Sakık’a
gitmişti.
Sakık’ın ifadesinin peşine düşünce başka ilginç ayrıntılar göze çarpıyor.
Sakık’ın ifadesinin altında imzası bulunan Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Ahmet
Karaca, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 9 Ocak 2009 tarihinde gönderdiği
yazıda “Diyarbakır Kapalı Cezaevinde hükümlü bulunan Şemdin Sakık’ın beyanına
başvurulmadığı gibi yargılamanıza konu örgütle ilgili herhangi bir beyanın da
tespit edilemediği hususu bilgilerinize arz olunur” ifadelerini
kullanıyor.
Sakık’ın mahkemede “İstanbul’dan gelen savcılara” ifade verdiğini söylerken
İstanbul’dan savcıların gittiğine dair bir görevlendirme yazısı da iddianamede
yok.
Haliyle ifade daha da tartışmalı hale geliyor.
KAYBOLAN SAYFADA KİMLER KORUNDU
Şemdin Sakık’ın gizli tanıklığı davayı takip edenler için yeni değil. Gizli
tanık Deniz’in iddianameye yansıyan ifadesinin içeriği ile Şemdin Sakık’ın aynı
dönem köşe yazarlarına yazdığı mektupların içeriği birbirinin aynısı. Bu nedenle
Gizli Tanık’ın Şemdin Sakık olduğu üç yıldır konuşuluyordu. Nitekim Şemdin Sakık
mahkemede Ergenekon savcılarına ifade vermesinin hikayesini şöyle anlatıyor:
“Şamil Tayyar‘a mektup yazmıştım. O da yayınladı. Ergenekon ile PKK konusunda.
Savcılar okumuş, onun için geldiler. Başbakan’a, Akit’e de mektup gönderdim, bu
konuyu işledim.”
Kısacası Sakık’ın Şamil Tayyar gibi Ergenekon davasında kritik roller
üstlenen isimlere gönderdiği mektuplar Ergenekon Savcısının dikkatini çekmiş.
Sakık’ın ifadesini almaya bundan sonra karar vermişler.
Şemdin Sakık “Bana gelmelerinin nedeni Ergenekon değildi. Ergenekon’u
bilmediğimi biliyorlardı. Nedeni Öcalan ve PKK ile bu oluşum arasında ilişki
olup olmadığıydı.” ifadeleriyle aslında Ergenekon davasına ilişkin bir
bilgisinin olmadığını söylüyor. Sakık ifadesinde Ergenekon’dan çok Abdullah
Öcalan’ın Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek gibi Ergenekon davası sanığı isimlere
dair izlenimlerini anlatıyor. Sakık, duruşmada verdiği ifadede aynı tezleri
tekrar etti.
Gelelim savcılık ifadesinden fazla olarak duruşmada söylediklerine. Zira
Sakık’ın ifadesinin kaybolan iki sayfasının sırrı bu farklılıkta.
Sakık, duruşmada PKK ile Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Cengiz Çandar, Hasan
Cemal gibi bir dönem hükümete ve Ergenekon davalarına destek veren liberal
isimlerin ilişkisi olduğunu iddia etti. Adı geçen gazetecileri “Hasan Cemal,
Cengiz Çandar, Altan kardeşler, Yasemin Çongar, gazetecilik için gelmediler.
Onların görüşme amacının örgütün askeri gücünü kullanmak olduğunu
düşünüyorum''ifadeleriyle suçladı.
Kuşkusuz Sakık’ın diğer açıklamaları kadar bunların da ciddiyeti yok.
Sakık, adı geçen kalemleri gerçek dışı ifadelerle suçluyor. Ancak bizi
ilgilendiren bu değil. Sakık’a mahkemede “bunları neden ifadenizde anlatmadınız”
diye sorulduğunda anlattığında ısrar etti. Ortaya çıkan tablo şu. Şemdin Sakık
2008 yılında davaya destek veren liberalleri de hem PKK hem Ergenekonculukla
suçladı. Ancak 4 yıl önce dava klasörlerine bu ifadelerin girmesi Ergenekon
davası için erken bir imaj kaybı yaratacaktı. Bu nedenle ifadelerindeki
sakıncalı bölümler “ortadan kaldırıldı”. Davanın erken ölümü
engellendi.
İki ifadenin karşılaştırılması bize bunu gösteriyor.
Yurt