Gidişin adı: 'Tek adam faşizmi'
TEK ADAMLA DEMOKRASİ
Rifat SERDAROĞLU
Lâiklik;
“Benim referansım İslam’dır.
Bir insan hem lâik, hem Müslüman olamaz!
Yasama; Grup Başkanvekillerine;
“Benim onayım olmadan kimse parmağını oynatmasın, ben ne dersem o, tamam
mı?”
Yürütme;
“Söyleyin o Bakanları bana, onları hemen kapının önüne
koyayım.”
Yargı; “Bürokratik oligarşi bunlar. Sizin işiniz bize engel çıkarmak değil.
Bizim atadığımız
adamlar, bizi denetleyecekler. Böyle iş olur mu?
Basın; “Bunların tasmaları vardı, ben çıkarttım. Terörist bunlar, banka soyguncusu.
Sivil Toplum Örgütü; “Herkes kendi işine baksın. Bitaraf olan, bertaraf olur.”
Başkanlık Sistemi; “Biraz ondan biraz bundan alırız, Türk işi Başkanlık yaparız.”
Belediyeler; “Ya benimsin, ya da mahpushanenin.”
Türkiyeli Başbakan için Demokrasi demek, onun kafasındaki gibi bir rejim
demektir!
Lâiklik, onun istediği gibi uygulanacak. Hukuk, ona ve adamlarına
dokunmayacak ama onun adına siyasi rakiplerini “yok etme aracı” olarak
kullanılacak. Sosyal Devlet, sadece sadaka verir gibi yardım dağıtan devlet
demektir. Seçim yoluyla millet iradesinin sandığa yansıması demek, “Seçsis” gibi
sabıkalı bir bilgisayar programında ısrar etmek demektir. Hesap sormak var,
hesap vermek yoktur. Kim ki eleştirir, iktidara biat etmez, devletin
polisi-savcısı-vergi müfettişi tepesine biner…
İktidar ona babasından miras kalmış gibi, padişahmış gibi demokrasiyi de istediği kalıba sokabileceğini, herkesi kandırabileceğini zanneder. Sonucu önceden belli yandaş anketlerle avunur.
Hâlbuki Evrensel Demokrasinin olmazsa olmaz şartları vardır. Bunlardan biri
olmadı mı, sizin rejiminizin adı “Demokrasi” olmaktan çıkar, “Debokrasi” olur.
Herkes de sizle alay eder.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türkiye Raportörü Durrieu, hazırladığı
raporunda şunları söyledi; “ Türkiye demokrasi ve lâiklikten ayrıldı. AKP
Hükümetinin eylemleri ve niyetleri farklıdır. Türkiye daha kişisel bir sisteme
gidiyor..”
Yani elin oğlu, Türkiyeli Erdoğan’a diyor ki;
“Arkadaş, bu hali ile senin rejiminin adı demokrasi değildir. Sende tek adam faşizmi var. Gidişin gidiş değil. Bu kafayla gidersen, seninle selamı-sabahı keseriz. Ayağını denk al.”
“Arkadaş, bu hali ile senin rejiminin adı demokrasi değildir. Sende tek adam faşizmi var. Gidişin gidiş değil. Bu kafayla gidersen, seninle selamı-sabahı keseriz. Ayağını denk al.”
Türkiyeli Erdoğan, İngiltereli Şimşek ve Avrupa’dan sorunlu Amerikalı Bağış
balığa çıkmışlar. Çok balık yakalamışlar.
Ertesi gün yine balığa çıkarlarken
Erdoğan, bakanlarına sormuş;
“Ha uşaklar, dün balık tutuğumuz yere işaret koydunuz mu?”
İngiltereli, “Kayığın orta yerine çarpı işareti koymuştum”
demiş.
Amerikalı; “Yuh be, ya başka kayıkla balığa çıksaydık ne
yapacaktık.”
Türkiyeli; “Ulan size kalsak yönümüzü şaşıracağız yahu. Bereket
tedbirimi alıp, dünkü yere şapkamı bırakmıştım. Korkmayın dümen bende…”
Değerli Okurlar;
Türkiye’nin kötülüğünü isteyen bir ekibi yıllarca arasanız, bunlar gibisini bulamazsınız.
Allahtan memleketin mayası sağlam da tamamen bozamadılar.
Her gittiğim yerde, bunlara oy veren var mı, diye soruyorum. Bir Allahın kulunun çıkıp ta, göğsünü gere-gere “ben verdim” diyenine rastlamadım.
Peki, Türkiyeli Erdoğan nasıl “oyumuz yüzde 54” diyor?
Adam köy kahvesinde otururken, dağa doğru bakıp, “Bu yıl Armut çok mahsul verecek” demiş.
Nereden bildin, demişler. Adam cevap vermiş; “Canım öyle istiyor!..”
Sağlık ve başarı dileklerimle