Hayatı kararan bir senmisin memedim(!)
TORUNLARIN DA HAYATI KARARDI
Rifat SERDAROĞLU
Bu beyanın gerçeğinde Türkiyeli, şunları demek istiyor;
1)Ey Millet siz uzaklara, taa 2071’e bakın. Bu günü boş
verin. Ben bu arada Öcalan kardeşimle anlaşıp, önce Başkanlığı
kapayım, sonra da İslam Federe Devletini kurayım. Siz uyanmadan
şu işi kıvırayım.
2)Ey Millet, borç bini aştı. Kıpırdayacak halim kalmadı.
Durumunuzun düzeleceğini sanıyorsanız, avucunuzu yalarsınız. Bundan fazlasını
ummayın.
“Köyde yaşayıp, hayvan bakanlar iyi bilir. İnek, buzağısını doğurup
emzirmeye başladığında yavrusunun doyduğunu hissedince sütü keser. Memeden süt
alamayan buzağı, kafasıyla ineğin memesine doğru vurmaya başlar. Vurur ki anası
sütünü tekrar salsın. O zaman inek kafasını yavrusuna doğru çevirir ve umma,
diye bağırır. İneğin “umma”sı ile Türkiyelinin
“umma”sı aynı şey demektir. Bu benzetme ise, halk dilinde
“harç bitti, yapı paydos” diye bilinir.
Ülkemizin kaynakları bizlere dedelerimizden miras kaldı ama işin gerçeği, bu
kaynakları bizler torunlarımızdan emanet aldık. Torunlarımıza bugünkünden daha
temiz bir çevre, daha borçsuz bir ekonomi, daha demokrat ve özgürlükçü bir
Türkiye bırakabilirsek, görevimizi yerine getirmiş oluruz.
Bakalım ekonomik olarak torunlara ne bırakıyoruz?
Türkiyeli Eşbaşkan, ekonomik konularda ağzını her açtığında
kendisine öğretilenleri tekrarlamaktadır.
*IMF’ye borcumuz 23 Milyar dolardı, biz sıfırlamak üzereyiz.
*Merkez Bankası rezervini 65 Milyar Dolardan, brüt 125 Milyar Dolara
çıkardık!
Rakamlarla başınızı ağrıtmak yerine, Türkiyelinin bu rakamlarını doğru kabul edelim ve sizlerle basit, halkın bakkal hesabı dediği türden bir hesap yapalım.
Merkez Bankası ve Hazine Müsteşarlığı verilerine göre;
2002 yılı sonunda Türkiye’nin İÇ BORCU: 149,9 Milyar Lira idi.
2012 yılı sonunda Türkiye’nin İÇ BORCU: 389,9 Milyar Lira oldu.
Torunlara bırakılan iç borç artışı: Tam tamına 240 Milyar Lira,
yaklaşık 140 Milyar Dolar.
2002 yılı sonunda Türkiye’nin DIŞ BORCU: 129,6 Milyar Dolar idi.
2012 Yılı sonunda Türkiye’nin DIŞ BORCU: 369,6 Milyar Dolar oldu
Torunlara bırakılan dış borç artışı: Tam tamına 240 Milyar Dolar
oldu.
Bu rakamların üstüne dedelerimizden bize kalan, bizim de arttırarak
torunlarımıza bırakmamız gereken, ata-dede mallarından torunların haklarını gasp
ederek 60 Milyar Dolarlık kısmını da peşkeş çeker gibi sattık.
Şimdi torunlarımıza ne bıraktığımızı iyice bilmemiz için rakamları
toplayalım;
İç borçtan: 140 Milyar Dolar, Dış Borçtan: 240 Milyar Dolar,
Torunların malından: 60 Milyar Dolar.
Etti mi size: 440 Milyar Dolar.
Türkiyeli ne ile övünüyordu;
IMF’ye ödenen borç 23 Milyar Dolar, Merkez Bankası Brüt Döviz Artışı:
65 Milyar Dolar.
Etti mi size: 88 Milyar Dolar.
Büyükten küçüğü çıkaralım; 440 Milyar Dolar- 88 Milyar Dolar= 352
Milyar Dolar
Bu devasa borca karşılık, Türkiye sathında bir tane Keban Barajı, bir tane
Atatürk Barajı, bir tane Tüpraş veya Petkim bulamazsınız.
Bu 352 Milyar Dolar, Türkiyeli Ekonomi ustasının torunlarımızın omuzlarına
bıraktığı yüktür.
2071 yılında Türkiyeli Eşbaşkanın torunu gezerken bir
lokantanın camında “İstediğinizi yiyin-için hesabınızı torunlarınızdan
alırız” yazısını görmüş ve içeri dalmış. O zamana kadar ne gemicikler,
ne de pırlanta dükkânları kalmadığından rahmetli dedesi gibi İETT’de
çalışıyormuş. Yemiş içmiş, karnını iyice doyurmuş. Kalkarken garson önüne öyle
bir hesap getirmiş ki, gözleri yuvalarından fırlamış!
Kızgınlıkla: “Bu ne yahu, hani torunlar ödeyecekti?”
Garson; “Bu borç sizin değil kardeşim, bu size dedenizden kalan
borçtur. Torun olarak, dedenizin borcunu ödeyeceksiniz” demiş.
Bu anlattıklarımız çok önemlidir ama daha da önemlisi var.
Nasıl Cumhuriyeti kuran dedelerimiz, onların dedeleri olan Osmanlının,
Düyun-u Umumiye’ye olan borcunu son kuruşuna kadar ödedilerse, bizim
torunlarımız da, Türkiyeli Eşbaşkanın yaptığı borcu öderler!
Fakat torunlarımız bize şu soruyu sorarlarsa ne cevap verebiliriz, ben
bilmiyorum, bilemiyorum;
“Dede, sizin dedeleriniz sizlere Misak-ı Milli hudutları içinde bir vatan bırakmışlardı. Hem de canları pahasına.
“Dede, sizin dedeleriniz sizlere Misak-ı Milli hudutları içinde bir vatan bırakmışlardı. Hem de canları pahasına.
Siz ise, bizlere bir bölümü eşkıyalar tarafından koparılmış bir “Bölünmüş Vatan” bırakıyorsunuz.
Dedelerinizin emanetine niçin sahip çıkmadınız? Hiçbir şey bilmiyorsanız, vatan için ölmesini de mi bilemediniz!”
Bilen varsa, bana da anlatabilir mi acaba? Lütfen.
Sağlık ve başarı dileklerimle