'Bebek katili' her telden çalıyor!
Öcalan’ın Nevruz’da okunan mektubuna uzman yorumu: Her kesime gül uzatıyor, her ağza bal çalıyor...'Çözümü dindarlıkta arıyor'
.
Öcalan’ın Nevruz’da okunan mektubuna uzman yorumu: Her kesime gül uzatıyor,
her ağza bal çalıyor.
Hükümetin Kürt sorununun çözümü için İmralı’da müzakareler yürüttüğü
Abdullah Öcalan’ın Nevruz’da yaptığı çağrıyı ve yakın gelecek senaryolarını
Sabancı Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve İstanbul Politikalar Merkezi kıdemli
uzmanlarından Prof. Ersin Kalaycıoğlu çarpıcı sözlerle değerlendirdi.
Cumhuriyet
gazetesinden Utku Çakırözer'e konuşan Kalaycıoğlu’nun temel yaklaşımları
şöyle:
Her fikre gül atıyor: Her şeyden önce 21 Mart’ın geçmiş
yıllara oranla kan dökülmeden geçirilmiş olması önemlidir. Öcalan’ın konuşmasına
gelince, çok çeşitli kesimlere iyi niyet jestlerinden oluşan bir metin gibi
gördüm. Her kesime gül uzatıyor, her ağza bal çalıyor. Çatışmacı değil uzlaşmacı
olduğunu göstermeye çalışıyor. Hangilerinin gerçek niyeti olduğunu ancak uzun
sürede anlayabileceğiz.
Çözümü dindarlıkta arıyor: Öcalan, çözümü dindarlıkta, din
kardeşliğinde arıyor. Refah Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi çizgisine,
onların arkasındaki İslamcılık cereyanına gül uzatıyor, uzlaşmak istediğini
anlatmaya çalışıyor. Daha önce ne onun ne de takipçilerinin böyle bir söylemi
hiç olmadı. Tabi iktidar partisine oy veren önemli miktarda İslamcı Kürt olduğu
faktörünü de dikkate alıyordur muhakkak.
Seçimler bir kavşak: Türkiye bu tür dönüm noktalarına
yakın geçmişte çok geldi gitti. 1999’da Öcalan yakalandığında da örgüt sınır
dışına çekildi. 2002’ye kadar aktivitesi olmadı. 2002’den sonra güçlenmeye
başladı. Her seçim döneminde şiddeti düşürdü, sonrasında yeniden arttırdı. 2007,
2011 seçimlerine, 2010 referandumuna hep çatışmasızlık ortamında girildi. Bu kez
de önümüzdeki üç seçim önemli kavşak noktaları. Bunun seçimlik mi olacağı yani
2014 ve 15’i kazasız belasız atlatmak için mi yapıldığı yoksa daha uzun soluklu
samimi mi olacağı ancak 2015 sonrasında anlaşılacak.
Çekilmeyi sağlayabilir ama...: Öcalan’ın mesajını
çekilmeyi temin edebilecek bir jest olarak görmekteyim. Ama sorunun kalıcı
çözümü sadece onun elinde de değil. Birçok değişken var. PKK’nin Avrupa ve
Kandil kanatları var. Irak, İran, Suriye ile olan ilişkileri, başka ilişkileri
var. Başka hareketler de çıkabilir. Öcalan çok belirleyici olmayabilir.
PKK’de değişme yok: Meselenin bir de şu yönü var. PKK’nin
Türkiye dışındaki görüntüsü daha mı demokratik hale geldi? Yani Ortadoğu’daki
gelişmeler sırasında konumu değişti mi? Eğer öyleyse Türkiye’den de çekiliyor
olmaları o değişimin bir parçası olarak bir anlam ifade eder. Benim gözlemime
göre o yönde ciddi bir değişiklik yok.
Demokrasi olmadan çözülmez: Etnik milliyetçilik
kökenindeki hareketlere yanıt demokrasi paketi sunmak ve aynı zamanda iktisadi
refahı topluma yaymaktır. Bu açılardan bir değişiklik olacaksa barış süreci
güçlenerek devam eder. İngiltere ve İspanya’da geniş bir özgürlük ortamında ele
alındı benzer sorunlar. Bizde ise özgürlük, demokrasi ve adalet kavramları
tartışmalı. Bakıyoruz uzun tutuklamalar, hapisteki gazeteciler, ifade özgürlüğü
tartışmaları, gözaltına alınan öğrenciler... Eğer Türkiye’nin gelecek kuşaklara
da aktaracağı bir çözüm arıyorsak, demokrasi ve hukuk devleti çerçevesinde
bulunmalı. Bu olmayacaksa sadece seçim kazanılmış olur. Ama otoriter yapı böyle
devam eder.
Uzlaşma yeri Meclis olmalı: Sürecin Meclis içinde
yürütülmesinde yarar var. Bu tür gelişmelerin çözüm yeri TBMM’dir. Tamamen
iktidar partisi ya da bir kişiye bağlı faaliyet olursa istikrarlı, başarılı
olmaz. Örneği de yok. Yürütmenin etkili olduğu tek çözüm Tamil gerillalarının
tek taraflı olarak askeri yöntemle yok edilmesi örneği. Şimdi kimsenin böyle bir
çözüm istediğini düşünmüyorum. Öcalan da bir tek AKP’nin sözüyle yetinme
niyetinde değil. O da bir güvence arıyor. Sadece yürütme organı mı, Meclis mi
dendiğinde o da Meclis’i tercih ediyor.
İktidar-muhalefet ilişkisi yardımcı olmuyor: Böyle büyük
bir uzlaşmanın yeri de aslında yeni anayasadır. Ama pek bir uzlaşı olasılığı yok
gibi. İktidar ve muhalefet birbirlerine meşruiyet dışı güçler olarak yaklaşıyor.
Bu sürekli kriz hali de çözüme yardımcı olmuyor.