'Çevrecinin daniskasıyım' diyenler bildiğini okuyor
Akdeniz'in en zengin biyoçeşitliliğine sahip bölgede,
"Topan" adıyla bilinen bir adacık, denizin doldurulmasıyla yok edildi.
Öte yandan ticari balıkçılığın bile yasak olduğu bir sit alanı olan
Datça kıyılarında, Marina’nın yapılacağı yerdeki antik bir mezar ise
izin alınamadığı için tıraşlanan alanın tam ortasında bırakıldı.
Datça'nın doğası katlediliyor!
Türkiye'deki 15 Özel Çevre Koruma Bölgesi’nden (ÖÇK) biri olan ve Akdeniz’in en zengin biyoçeşitliliğine sahip Datça da, kar hırsından payına düşeni aldı. Datça'da deniz doldurularak yok ediliyor.
Radikal gazetesinden Serkan Ocak'ın haberi, Datça'da yaşanan marina seferberliğiyle doğanın katledilişini gözler önüne serdi. 1998'de Tansu Çiller hükümeti döneminde, ihalesi yapılan marinanın inşaatına çevrecilerin itirazları nedeniyle bir türlü başlanamamış ancak geçen yıl Ekim ayında ise tüm itirazlar göz ardı edilerek iş makinaları denizi doldurmaya başlamıştı.
Akdeniz'in en zengin biyoçeşitliliğine sahip bölgede, "Topan" adıyla bilinen bir adacık, denizin doldurulmasıyla yok edildi. Öte yandan ticari balıkçılığın bile yasak olduğu bir sit alanı olan Datça kıyılarında, Marina’nın yapılacağı yerdeki antik bir mezar ise izin alınamadığı için tıraşlanan alanın tam ortasında bırakıldı.
Biyoçeşitlilik kimin umrunda ?
Datça Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi, deniz fauna ve florasında sahip olduğu çoğu endemik 807 tür ile özel bir yer olarak biliniyor. İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahsen Yüksek marina yapımının bölgeye vereceği zararları şöyle sıralıyor: “Datça limanının olduğu yerdeki akıntı çok yüksek. Doldurma sistemle değil, alternatif yöntemleri önerdik. Platform sistemiyle başka bir bölgeye yapılmasını tavsiye ettik. Platform sistemi doğaya minimum zarar veriyor. Kıyı doldurulduğunda habitat kayboluyor. Orada deniz çayırları denilen poseidonlar var. Deniz çayırları denizin oksijenini sağlıyor. Oksijen giderse canlılık biter. Biyoçeşitliliğin korunması için canlıların yaşadığı bölgelerin korunması gerekiyor. Biz Datça ve Bozburun’daki biyoçeşitliliği 2000-2005 arasında ÖÇK için araştırdık. Biyoçeşitlilik ulusal ve uluslararası anlaşmalarla koruma altında. Biyoçeşitlilik giderse insanlık aç kalır. En önemlisi Bern Sözleşmesi. Türkiye buna imza attı. Akdeniz’in en önemli korunması gereken yerlerinden biri de Datça. Orası bir rezerv alanı. Su kalitesinin en iyi olduğu yer. Ticari balıkçılık bile yasaklandı. Endemik türler var. Deşarj sistemleri için bir sürü önlem alındı. Tüm bunların üzerine şimdi kıyı doldurularak marina yapılıyor.”
'Datça halkına marinanın gelişme olmadığını anlatamadık'
Datça Çevre Derneği'nden Melda Omay ise, Datça'nın gelişimine engel oldukları iddiasıyla bölge sakinlerinden destek alamadıklarını dile getirdi. "Halbuki biz ‘marina yapılmasın’ demiyoruz, başka yere yapılsın diyoruz. Çok dolgu gerektiriyordu. Maliyeti yüksekti. Daha önce ihaleyi alan firma hakkını devretti. İnşaatı şimdi başladı. Kıyıya çok yakın Topan denilen bir ada vardı. Yok edildi. Coğrafyası değişti. Arkada tepe vardı. Tepe tıraşlandı. Tarihi mezar vardı. Tescilli olduğu için tıraşlayamadılar, çirkin bir şekilde ortada kaldı. Marinanın yapıldığı yerin hemen üzerinde atık tesisi var. Derin deşarj yapılıyor. Datça merkezde bir çanak var ve her şey buraya yapılmak isteniyor. Buna trafik yetişmez. Bundan sonra yapılacak tek şey iş makinelerinin önüne yatmak. Halka rağmen bir şey yapılamaz ancak maalesef halk da bunu istiyor. Biz nefret topladık.” diyen Omay, yenilgiyi kabul etmek durumunda kaldıklarını belirtti.
'Çevrecinin daniskasıyım' diyenler bildiğiniz gibi
Öte yandan doğayı katleden projelere imza atan her kademedeki görevli gibi Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan da aslında doğa dostu olduklarını, bilim insanlarının aksi yönde belirttikleri görüşlere rağmen marinanın çevreye zarar vermeyeceğini iddia etti. "Kıyıda kara fazla olmadığı için elbette dolgu yapılıyor. Dolgu olmadan yapılamaz. Ancak doğa dostu bir marina olacak. Türkiye’de örneği yok. Denizin balığını da yiyeceğiz, plajını da kullanacağız, ticaretinden de faydalanacağız." diyen Tokcan, yap-işlet-devret modeliyle marinanın 2 yıl içinde hizmete gireceğini söyledi.