300 bin liralık vicdanlar!
300 bin lira için vicdanlarını unutan hukukçular!
Mustafa MUTLU

Ailesi dava açtı ve devletten 300 bin lira tazminat talep etti. İçişleri
Bakanlığı avukatları bu talebe şiddetle itiraz etti… Mahkemeye verdikleri
dilekçede aynen şunları söylediler:
“Hem devletin kamu düzenini bozmak için eylemde bulunup hem de
yaralanınca ya da vefat edince tazminat talep edilmesi, hukuk sisteminin
koruduğu bir hak olmamalıdır…”
Öyle değildi ama… Diyelim ki Metin Lokumcu avukatların dediği gibi, “kamu
düzenini bozmak isteyen” biriydi!
Peki; ne yaptı?
Adam mı öldürdü?
Polise kurşun mu sıktı?
Katliam mı yaptı?
Hayır… Sadece anayasal hakkını kullanıp, bir gösteriye katıldı ve Başbakan’ı
protesto etmek istedi!
Üstelik raporlara göre; çıkan olaylara da karışmadı; polisle göstericiler
arasında kaldı ve iki tarafı ayırmaya çalıştı…
Bu nasıl adalet?
Şimdi İçişleri Bakanlığı’nın avukatları diyor ki:
“O kamu düzenini bozdu, öldüyse bu normaldir.”
Söyleyen, adalet kavramıyla hiç tanışmamış cahil bir vatandaş olsa, Allah’a
havale eder geçerdik… Ama bu garip dilekçeyi kaleme alanlar, en az dört yıl
boyunca sözüm ona “hukuk” okumuş avukatlar!
Bu beylerin ne “orantısız güç”ten haberleri var ne de
adaletten!
Bu beyler polisin yükselen her seste, çıkan en küçük tartışmada, yaşlı-genç,
hasta-sağlam demeden biber gazı sıkıp ölümlere neden olmasından rahatsızlık bile
duymuyor ama…
Ölen kişinin yakınları yasal haklarını kullanmaya kalkınca, “adalet”,
“hak” ve “hukuk” kavramlarını kafalarına göre yeniden
yazmaya kalkışabiliyor!
Sözüm, onların bitirdiği hukuk fakültelerinin öğretim üyelerine:
Bu adamları nasıl mezun ettiniz sayın profesörler?
Hiç mi bir şey öğretmediniz?
Bırakın hukuku; birazcık “insanlık” öğretebilseydiniz o bile
yeterdi aslında…
Ama manzara ortada: Beyler “maaşlarını” hak etmek için,
ölenin arkasından bile konuşup, olayları çarpıtıyor ve onu tekrar “ölüme
mahkûm” ediyor…
Yakınınız olsaydı?
Size söyleyecek sözüm yok İçişleri Bakanlığı’nın pek sayın (!) avukatları…
Sadece şunu düşünün:
Biber gazı mağduru Metin Lokumcu oğlunuz, kardeşiniz, babanız olsaydı ne
yapardınız? Bu “taş” gibi katı dilekçeyi yine yazabilir miydiniz? Sırf bir
protesto gösterisine katıldığı için ölmeyi ona yine reva görür müydünüz?
Çağımızda hemen hemen her hastalığın bir devası var avukat beyler!
Ama “vicdansızlığın” ilacı ne yazık ki henüz bulunmadı…
O yüzden hepinize Allah’tan acil şifalar dilemekten başka bir şey elimden
gelmiyor!
Ahlak bekçisi!
Önceki gün Ankara Metrosu’nun Kurtuluş durağında, “Sayın
yolcularımız, lütfen ahlak kurallarına uygun hareket ediniz” anonsu
yapılmış… Yolcular tepki gösterince, metro yetkilileri bu anonsu
“Kameralarda uygunsuz şekilde görülen gençleri uyarıyoruz” diye
savunmuş…
CHP Ankara Milletvekili Üyesi Levent Gök, konuyu Meclis gündemine taşımış ve
“Metro kameralarının asıl işlevi vatandaşların ahlakını ölçmek
midir?” diye sormuş…
Ben de merak ediyorum; istasyonda araç bekleyen yurttaşların ahlak
kurallarına uygun davranıp davranmadığına kim, hangi yasaya göre karar veriyor?
Anonsu gerektiren ahlaksızlıklar neler?
Ve bir soru daha:
“Vatandaşlarımızın hayat tarzlarına asla karışmayacağız”
diyen iktidar yetkilileri, bu garip uygulama hakkında ne düşünüyor?
GÜNÜN SORUSU
Eurovision Şarkı Yarışması‘nda Azerbaycan’a 12 puan veren Rusya’ya,
Azerbaycan’ın hiç puan vermemesi iki ülke arasında diplomatik krize yol açtı…
Hatırlayın; 2006’da 10, 2007’de ise 12 puan verdiğimiz Ermenistan bize tek puan
bile vermemişti. Sorum size:
O dönemde bizim diplomatların “gık”ı çıkmış mıydı? Çıksaydı,
yani bizim Dışişleri devreye girip bunu sorun etseydi; dünyanın kaç ülkesi
tarafından ayıplanırdık?
Uyan… (62)
Ergenekon davasında ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen bilim insanı
Fatih Hilmioğlu, kanser hastası…
“Tedavi hakkı”, yargılandığı mahkeme tarafından
engelleniyor. O tahliye edilmediği için ölümcül “uyku apnesi”
hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de
tedaviyi reddediyor.
İki aydan fazla bir süredir Silivri’deki bu insanlık dramına dikkat çekmek
için “devleti yönetenler”e ulaşıp, “bir şey
yapmaları”nı istiyoruz. Eğer siz de yapılanları haksızlık olarak
görüyorsanız, devlet yönetiminde söz sahibi makamları arayarak kendi
duygularınızı iletmeyi ihmal etmeyin.
Protokol listesinden devam ediyoruz; bugün sıra yeniden Başbakan
Yardımcı Ali Babacan’da…
Faks: (0312) 422 13 57
E-posta: ali.babacan@basbakanlik.gov.tr