“Avcıya hizmetten zevk alan köpek...”
ANALAR GÜNÜNDE, ANADOLU KAN AĞLIYORDU;
AMA YALNIZDI, KİMSESİZDİ…
Ali ERALP
Cumhurbaşkanı ağlar, başbakan ağlar, Genelkurmay Başkanı ağlar, bakanlar ağlar,
milletvekilleri ağlar…
Hem de her zaman ve her yerde.
Bu ülke, kuruluşundan bu yana, bu kadar çok ağlayan, sızlayan, ama çözüm
üretemeyen, böyle gözü yaşlı bir iktidar görmedi.
Başları sıkışır sıkışmaz başlıyorlar ağlamaya…
Duygu sömürüsüne…
Hem de kameraların önünde… Hem de reklam ışıklarının altında…
Salya sümük…
Ağlıyorlar da ağlıyorlar.
Ama herkes için ağlamıyorlar.
Öncelikle ve sadece kendi mezhebinden, kendi görüşünden, kendi inanışından,
kendi tarikatından kişileri seçiyorlar. Seçilenler de genellikle ABD yandaşı
oluyor…
Bunlar Filistin’de, Gazze’de, Somali’de, Myanmar’da ağladılar.
Ama Irak’ta, Libya’da ağlamadılar. Bir dönem yücelttikleri, önder bildikleri,
elinden ödüller aldıkları Kaddafi yerlerde sürüklenip, linç edilirken başlarını
çevirdiler.
Bunlar Bebek ayrımı bile yaptılar.
Suriyeli bebelere ağladıklarını söylediler ama ABD işgalinde ölen Iraklı
bebelerin feryadını duymadılar. Çünkü orada cinayetleri işleyenler Amerikan
CONİ’leri idi. Amerikan kovboylarının çizmeleri altında bebeler
ezilebilirdi.
Bebeleri ülkelerine göre savundular. Tıpkı “ PKK, ÖSO, El Kaide benim
teröristimdir, seninkinden daha iyidir…” düşüncesinde olduğu gibi.
Oysa onların ÖSO’lu teröristi, savaşta öldürdüğü vatansever Suriyelilerin
ciğerini çıkarıp yiyordu, izlenme rekorları kıran videoda.
Bunlar, dillerinden hiç düşürmedikleri “Öteki dünya”, “ölüm” kavramlarında
bile ayrım yaptılar. Ölüm karşısında İnsanların eşit konumlarını bozdular.
Bunlar PKK’lılara ağladılar. Suriyeli vatansızlara, bayraksızlara, hainlere
ağladılar. Irak’ı işgal eden Amerikan Coni’lerine ağladılar. Onların sağ salim
ülkelerine dönmeleri için dualar ettiler. Ama ırzına geçilen Irak’lı kadınlara,
kızlara ağlamadılar.
Kendi şehitlerine, gazilerine de ağlamadılar… Şehit törenlerini
yasakladılar.
Reyhanlı’da kan gövdeyi götürdü. Yüzlerce şehit, yüzlerce yaralı vardı.
Patlayan bombalarla taş taş üstünde kalmadı. Ama bir tek AKP’li bakan,
milletvekili gidip de onların acısına ortak olmadı.
Acılarını paylaşmadı.
Üstüne üstlük bir de yayın yasağı getirerek, paylaşılmasını da engelledi.
ANALAR GÜNÜNDE ANADOLU KAN AĞLIYORDU… AMA YALNIZDI, KİMSESİZDİ.
Devlet yoktu yanında. Öksüz çocuklar gibiydi.
Acıları, üzüntüleri, şehitleri ile baş başa bırakılmıştı. Yaralıları bile
hastaneye kendileri taşıdı.
Oysa acılar paylaşıla paylaşıla, hüzün bulutları paylaşım rüzgârları ile
dağılabilirdi ancak.
Böyle bir günde BOP Eş Başkanı, Amerika’ya uçtu.
Stratejik ortağı, müttefiki, dostu, hemşerisi, Başkan Obama ile yemek yemek,
vatandaşının acısını paylaşmaktan daha önemliydi onun için…
Çünkü o, ABD’ye gidecek, orada Suriye, PKK, Ortadoğu politikalarında nasıl
bir çizgi izleyeceği konusunda Başkan Obama’dan nasihatler, direktifler alacak,
yol yordam öğrenecekti… Daha sonra da ülkesine dönüp kaldığı yerden devam
edecekti…
Güvenlik güçleri nezaretinde, PKK’lı teröristleri sağ salim yurt dışına
yollarken; Hizbullah’ı, ÖSO’yu, El Kaide’yi kamplara dolduracak, eğitecek,
yetiştirecek, sonra da onların yaptığı katliamlardan Suriye hükümetini sorumlu
tutacaktı…
Reyhanlı patlamasına, İktidar gibi, medya da ilgisizdi. Görmezden geliyordu.
Ayrıca eğlence programlarını erteleme gereğini bile duymamıştı.
Analar gününde, Anadolu kan ağlıyordu, ama yalaka basın, yandaş basın, gülüp
oynuyordu…
Mütareke basını, yüzlerce yaralının sokaklarda, caddelerde can çekiştiği,
acılar içinde kıvrandığı saatlerde, efendisine çoban köpekliği yapıp, sabahlara
dek eğlence programları, yarışmalar düzenlemiş, halka göbek attırmıştı.
Narkoz, uyuşturma görevini o kadar güzel yerine getirmişti ki ertesi gün halk
arasında yapılan röportajda, insanlarımızın yüzde 80’nin Reyhanlı patlamasından
haberi yoktu.
Namık Kemal bu kansızlara, vicdansızlara şöyle seslenmişti bir zamanlar:
“Dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir / insafsız avcıya hizmetten
zevk alan ancak köpektir.”
Biz onlara bir kez daha anımsatıyoruz:
Dünya çok küçüktür beyler. Hem de çok küçük…
Hiç beklemediğiniz bir zamanda, beklemediğiniz bir anda, beklemediğiniz
sürprizlerle, engellerle karşılaşabilirsiniz. Hayatın yolu her zaman düz,
engelsiz, güllerle kaplı değildir. Taşlar dikenler de çıkabilir karşınıza… Rüya
âleminde yaşadığınız o masal dünyasının bir anda yitip gittiğine, ayağınızı
bastığınız toprağın kayıp yok olduğuna tanık olabilirsiniz.
Bir anda size dünyayı dar edecek günler gelip, dayanabilir kapınıza…
Yakındır.
.
O günler gelecektir…
.
Mutlaka gelecektir.
.
Bütün bu yaptıklarınızın, ihanetlerinizin hesabını tek tek vereceksiniz.
.
Bundan hiç kuşkunuz olmasın… Bizim kuşkumuz yok…
İlk Kurşun