Badem kafası dedik ya!…
BADEM EKONOMİSİ
Rifat SERDAROĞLU

Rakamların dilini iyi anlamaya ve kendi yanlışlarını düzeltmeye çalışırlar.
Rejimin demokratik olmasının önemli şartlarından biri, ekonominin insan
mutluluğu için kullanılan bir araç olmasıdır.
Ekonomi sadece bir sınıf veya güç sahiplerinin refahına hizmet ediyorsa ona
yine ekonomi denilebilir ama o rejime“Demokratik Rejim”
denemez.
Bademler, Türk Tarımına Büyük Darbe Vurdu;
• 2012 yılında Tarım Sektörü 110 Milyar liralık katma değer yarattı.
2012 yılında 1 Trilyon 417 Milyar lira olan “Türkiye Gayri Safi
Yurtiçi Hâsılası”(GSYH) içinde, tarımın payı, yüzde 7.76 oldu.
• Türkiye’deki çalışan sayısı 24 Milyon 800 bindir. Bunun 5,5 Milyonu Tarımda
çalışmaktadır. Tarımın üretimdeki payı %7.76 olmasına rağmen, istihdamdaki payı
%22’dir. Tarım bu haliyle bile, işsizlere iş vermeye devam etmektedir.
• Badem döneminde Tarıma destekler arttı. Ancak işbilmezlik sebebiyle çiftçi
ve köylüye “Kaşık” ile verilenler “Kepçe” ile
geri alınmaktadır.
Örneğin, Zeytinyağına kilo başına 60 kuruş destek veriliyor. Ortalama fiyatı
5 TL olan Zeytinyağına yapılan destek oranı %12 oluyor. Fakat Merkez Bankasının
uygulamalarına göre Türk Lirası %20 daha değerli tutulmaktadır. Bu durumda
uluslararası piyasalarda bizim zeytinyağımız İtalya-Yunanistan’a göre %20 daha
pahalı olmakta ve uygulanan kur politikası sebebiyle satılamamaktadır.
%12 destek primi verip, TL’yi normal değerinden %20 daha fazla değerde
tutmak, çiftçiye kaşık ile verilenin kepçe ile geri alınmasıdır.
• 2012 yılında Buğday-Mısır-Çeltik fiyatları enflasyonun altında kalmıştır.
Üstelik Mısır ve Çeltik fiyatları geçen seneki fiyatın altındadır.
Bu fiyat politikası, son 7 yılda tarım üretiminin nüfus artışının altında
kalmasına sebep olmuştur. O zaman oluşan açığı zorunlu olarak tarım ürünü ithal
ederek kapatırsınız. Yani kendi çiftçinize vermediğiniz parayı, Yunan-İtalyan
çiftçisine verirsiniz. Üstelik bir de yabancı çiftçinin GDO’lu ürüne para
verirsiniz.
Badem Ekonomisine göre;
İnek ithal, ineğin yediği saman ithal, ithal ineklerin sütüyle veya ithal süt
tozuyla yapılan “Ayran” ise, bizim “Milli
İçkimizdir.” Badem kafası işte!
IMF’yi SIFIRLADIK;
Başbakan Erdoğan’ın; “IMF’ye borcu biz ödedik, IMF’ye borç verir hale geldik” beyanının gerçek yüzünü bir kez daha anlatalım.
Başbakan Erdoğan’ın; “IMF’ye borcu biz ödedik, IMF’ye borç verir hale geldik” beyanının gerçek yüzünü bir kez daha anlatalım.
2000 yılına gelinirken, %60’lardaki enflasyonu tek haneye indirmek, kamu
maliyesi ve bankacılık sistemindeki pürüzleri gidermek, istikrarı sağlamak ve AB
adayı olarak ciddiye alınmak için IMF ile 3 yıllık bir anlaşmaya gidildi.
Daha sonra Ecevit Başkanlığında 57. Hükümet kuruldu.
IMF anlaşması yürürlükteydi. O tarihte Türkiye’nin IMF’ye borcu 4 Milyar
Dolar, Türkiye’nin Toplam Dış Borcu ise 130 Milyar Dolardı.
IMF’nin döviz kurunu sabit tutarak, enflasyonu terbiye etme reçetesi 2000
yılı sonunda ters tepti. Sabit kur ithalatı, dolayısıyla cari açığı patlattı,
sermaye kaçtı, dolar ve enflasyon fırladı. Böylece 2001 Ekonomik krizi patladı.
Ekonominin başına Kemal Derviş getirildi. Derviş-IMF beraberce karar aldılar.
IMF kredi musluklarını açtı ama tarihin en acı reçetesini uygulattı.
Hazine-Bankalar terbiye edildi. Özelleştirme için yasal düzenlemeler yapıldı.
IMF’ye borç 24 Milyar Dolara çıktı. Bu rakam 2002’de 130 Milyar Dolar olan
Türkiye’nin toplam dış borç yükünün %17’si demekti.
IMF’nin acı reçetesi semeresini 2002 sonrasında verdi. Küresel plan gereği
koalisyon hükümeti bunun meyvesini toplayamadan, sebebi bizce çok iyi bilinen
gerekçeyle erken seçime götürüldü.
IMF’nin açtığı bu yoldan krediler oluk-oluk aktı.
IMF borcu ödenmeye başlandı. Fakat kamu ve özel sektör borçlanmaya ve ekonomi
borçla döndürülmeye başlandı. IMF’ye olan borç ödenirken, 2013 Nisan sonu
itibarıyla dış borçlar 340 Milyar Dolar oldu!
IMF boyunduruğu gitti ama daha ağırı, kısa vadeli ve esnek olmayan banka
kredileri geldi. Üstelik bu borçla döviz yaratılmıyor, döviz tüketiliyor.
Ayrıca bu borç, ani bir kur şokunda, katlanıp krize dönüşmesin diye kur düşük
tutuluyor. Bu yüzden İthalat artıyor,
İhracat artmıyor, cari açık giderek kronikleşiyor.
Sadece bu yıl 150 Milyar Dolar ödenecek. Nasıl ödeneceğini beraberce
göreceğiz?
Badem Ekonomisine göre, 23 Milyar Dolarlık IMF borcunu ödemek;
Büyük Başarı.
Dış Borcu, yatırım yapmadan-istihdam yaratmadan 130 Milyar Dolardan, 340
Milyar Dolara yükseltmek de; Büyük Başarı!
Değerli okurlar, bu şuna benzer; Anne-Baba, çocuklarını toplamışlar.
“Çocuklar size müjde veriyoruz. Fırıncıya olan borcumuzu büyük bir
başarıyla kapattık, artık ekmek alabiliriz” demişler. Çocuklar yaşa-var
ol diye alkışlarken büyük oğlan sormuş; “Tamam da, bugün eve gelenler
kimdi?”
Baba; “Ha onlar mı? Onlar icra memurları yavrum. Fırıncının 23 lira alacağını ödedik ama bu arada kasap-bakkal ve manava 340 lira borcumuz oldu. Evimizi ipotek ettiler!..”
Badem kafası dedik ya!…