Bunları tarihe gömecekmisiniz. Yoksa?
KARANLIK GELECEK Mİ?
Rifat SERDAOĞLU

Bildiğiniz gibi, medrese eğitim ve öğretimini tamamlayanlara Hocaları tarafından “Yetki Belgesi” verilmesine İcazet Töreni denir!
Göbeklerine kadar sakallı, Cübbeli ve şalvarlı adamlar, sadece gözleri
görünen Kara Çarşafa bürünmüş ve bir kenara itilmiş zavallı kadınlar!
Sahnede ise onun için canlarını vermeye hazır “Efendi” diye hitap ettikleri
Mahmut Ustaosmanoğlu ve Cübbeli Ahmet Hoca.
Türkiye’nin tıpkı İran’a benzetildiği bu törende katılımcılar;
Anayasa-Devrim Yasaları ve Tevhidi Tedrisat(Öğrenim Birliği) Kanununun
yürürlükte olduğu, Milli Eğitim Bakanlığı-Diyanet İşleri Başkanlığı-İlahiyat Fakültelerinin bulunduğu, Cumhuriyet Savcılarının ve Mahkemelerin
görevde olduğu bir “Hukuk Devletine” AKP İktidarının izniyle
meydan okuyorlardı!
Sayıları hiç önemli değil. Bu kalabalıktan onlarca kat fazlası, bir müzik
gösterisinde de toplanabiliyor.
Rahatsız edici olan, Cemaatin Kadına verdiği, daha doğrusu vermediği
değer.
Evine kapatılmış, dünyaya ve özgürlüğe yasaklı, sadece doğuran ve çalışmak
zorunda olan bir köle.
Efendisine ölümüne itaat etmek zorunda olan kaba, saygısız, cahil,
konuşmasını dahi bilmeyen ve bu mutlak itaatin acısını kadından çıkaran bir koca
ve bu ortamda yaşamak zorunda olan binlerce kadın!
Kadını da erkek gibi gelecek için hazırlayıp, toplum olarak onun gücünden
yararlanmak yerine, onu eve kapatıp, kocasına muhtaç bir asalak haline
getirmeyi,”Akıl ve İlim” dini olan İslam’a yakıştırmak, ne büyük bir günah, ne
büyük bir ihanet, ne büyük bir körlük!
Haydi, bu nesli heba ettiniz. Bu şartlarda yetişen bir kadın çocuklarını
yaşamakta olduğumuz teknolojik çağa-bilime nasıl ve hangi bilgi ile
hazırlayacak? Hangi görgü ile toplum içine salacak?
O zavallı çocuklar da şimdiden potansiyel köle olmaya itilmiyorlar mı?
Peki, 30-35 milyon erkek, 75 milyonun karnını nasıl doyuracak, temel
ihtiyaçlarını nasıl sağlayacak ve kendini yetiştirip toplumu yaşanmakta olan
teknolojik çağa hangi güç ve hangi bilgi ile hazırlayacak?
Ülkesinin geleceğini, çocuklarının-torunlarının yarını düşünen herkesin bu
soruları sorması gerekir.
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin kaybedecek dakikaları bile yoktur.
Çağdaş ve gelişmiş dünya ile yapılacak bu yarış “yetişmiş
insan” gücü ile kazanılacaktır.
Ancak cahil yobazlar bu yarışta toplumun yarısını yani Kadınları eve kapatıp,
bu güçten yararlanmak istemez.
İşte Cumhuriyetimizin ve Demokrasimizin en önemli temel direklerinden
olan “Lâiklik İlkesi”nin önemi burada ortaya çıkıyor.
AKP denen Cemaatler ve Tarikatlar Koalisyonunun “Lâiklik Karşıtı
Eylemlerin Odağı” olduğu gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi tarafından
mahkûm edildiğini hatırlarsak, bu yaşadıklarımızın AKP kaynaklı olduğu gün gibi
ortaya çıkar.
Bu iktidar demokratik yoldan gönderilecek ve acil yenileme ve hesap dönemi
başlayacaktır.
Anayasayı-Yasaları-Cumhuriyeti korumakla görevli Cumhuriyet Savcıları-Polis
bu yaşadıklarımızı nasıl olur da görmezler, aldırmazlar, anlamak mümkün
değil.
Aynı yerde 25-30 genç ellerinde Türk Bayrakları ile Reyhanlı katliamını
protesto etmeye kalksalardı, Savcı ve Polisin gözleri faltaşı gibi açılır,
derhal tutuklamalar-biber gazı- tazyikli su-cop devreye girerdi!
Savcı ve Polis kendilerini dokunulmaz mı zannediyorlar? Bu tutumlarıyla
Cemaatlere-Tarikatlara yaranacaklarını mı düşünüyorlar?
Cumhuriyet Türkiye’si yıkılır ve Federe İslam Devleti kurulursa, Çarşamba
günü icazet belgelerini alan 200 adet Hocanın ilk hedefi Cumhuriyetin Savcıları,
Yargıçları ve Polis yetkilileri olacaktır.
O başları, o omuzlar üzerinde bir dakika bile tutmazlar. Onların
kendi “Kadıları” ve “İslam Muhafızları” çoktan
hazırdır.
İnanmayan İran’a baksın!
Sağlık ve başarı dileklerimle