İlaçlı gazoz içmiş bir iktidar
DÖRT T! (!)
Figen ÖZEN

Fakir ama son derece güzel bir kız… Bu kızcağız zengin ve lüks bir hayata
özenmektedir. Ama bu kızcağız aldatıcı parlaklığına rağmen bu pırıltılı sahte
hayatın tuzaklarına düşmemek için direnmektedir.
İşte o zaman o meşhur ilaçlı gazoz devreye girecektir. Kız dağınık bir yatakta
kendine geldiği zaman her şey bitmiştir. Bir çok kadın artist bu ilaçlı gazozun
tadına bakmıştır. Örneğin bir Hülya Koçyiğit, bu ilaçlı gazozu içtikten sonradır
ki, beynini bu uyuşturucu ilacın etkisinden kurtaramamıştır.
“BARIŞ SÜRECİ- PKK ÇEKİLİYOR”..
Mütarekeci yazılı ve görsel basın, akiller ve iktidar yaklaşık 150 senelik
bir intikamın, Haçlı ordularının, emperyalizmin ve küresel çetelerin “BÜYÜK
EFENDİSİ İLLUMİNATİ”nin ilaçlı gazozunu Türk milletine yutturmaya
çalışmaktadır.
Bu ilaçlı, beyinleri uyuşturan gazozun(!) sponsorları başta Öcalan, MİT’in
muteber elemanları “Hakan Fidan’ı ben görevlendirdim. O DEVLET adına masada
oturuyor. R.T.E.” PKK/BDP/KARAYILAN’dır. Ancak bu gazozun patenti büyük ve ana
sponsor Amerika’nın elindedir.
*****
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, gerçeği ifade etmek gerekirse bölücü
başına ve PKK’ya uluslar arası bir statü kazandırmak adına ilk adımları
atmıştır. Neredeyse artık “AKTİVİST” olarak kabul edilen PKK; Türk Devleti ile
savaşan bir başka devlet (!) olarak, artık “SAVAŞAN TARAF”tır.
İktidar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmak, bölmek için isyan çıkaran
,40.000 asker, sivil, polis, genç,bebek kısacası Türk milletinin canına kast
eden bölücü katillerin silahları ülke dışına çıkarlarına göz yumarak alenen
Anayasa’yı ve yasaları çiğnemiştir. Halen yürürlükte olan TCK’na göre “suçluya
yardım ve yataklık etmek” suçtur. Akiller ve mütarekeci yazılı ve görsel basın
ise bu suça açıkça iştirak etmektedirler.
PKK/KCK ve Karayılan cenahı zafer kazanmışların aptallaştıran sarhoşluğu
içindedir. İstekleri talebin ötesine de geçmiş ve tehdit havasına
bürünmüştür.
Ve hatta bu tehditvari söylemler sadece iktidarı hedef almamaktadır. Gülen
cemaati de bu tehditlerden nasiplenmiştir. Selahattin Demirtaş Şırnak mitinginde
“Fethullah Gülen Cemeati’nin ve AKP’nin tüm belgeleri PKK’nın elinde. Öcalan’ı
serbest bırakmaya mecburdur AKP.” demektedir.
Nedir bu belgeler? Üstelik Karayılan’ın 1 Mayıs itibariyle yaptığı bir
açıklama ise akıllara ziyan verecek bir niteliktedir. “Öcalan bir kaç ay
içinde serbest bırakılacak. AKP ile yapılan anlaşma ve pazarlık
böyle…”
Bu belgeler, anlaşma ve pazarlık nedir? Bir bilen var mı?
3 AŞAMALI SÜREÇ
“Uygulanmakta olan ateşkes ve gerilla güçlerimizin başarılı bir biçimde geri
çekilmesiyle birlikte birinci aşama sona erecek ve ikinci aşama başlamış
olacaktır. İkinci aşama, sorunun kalıcı çözümü için, daha çok devletin ve
hükümetin yükümlülüklerini yerine getireceği aşamadır.”
Bu süreç Anayasa’nın ilk dört maddesi ile bağlantılı mıdır? Kürtlere statü (!) kazandırmak, ana dide eğitim, özerklik gibi…
“Bu süreçte anayasal çözüm çerçevesinde yapılacak reformlarla Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleştirilmesi ve Kürt sorununun çözüme kavuşturulmasının koşulları doğmuş olacaktır. Koruculuk, özel tim, vb. tüm özel savaş yapılarının devre dışı edilmesi ve demokratik sivil toplum zihniyetine uygun bir ortamın oluşturulması gereklidir.”
Özellikle koruculuk, özel tim ve tüm savaş yapılarının kaldırılması istenerek, Türk’ün savunma yapısının zayıflatılması bilhassa istenmekte ve hatta dayatılmaktadır.
“Normalleşme süreci olarak altı çizilen üçüncü aşama ise barışın kalıcılaşması, toplumsal uzlaşma, eşitlik ve özgürlükler sürecidir. Önder Apo dahil herkesin özgürleşeceği bu sürecin pratikleşmesi paralelinde silahın tümden devre dışı kılınması ve gerillanın silahsızlanmasın gündeme girecektir.”
Ve olmazsa olmazları.. Öcalan serbest kalmalıdır. Hatta Karayılan bu
konuda AKP ile anlaştıklarını, Demirtaş ise Gülen Cemaati ve AKP’ye ait
belgelerin PKK’nın elinde olduğunu iddia ederek, “Artık final noktasındayız.”
demektedir.
Hâlâ mayınlar döşenmektedir. PKK tarafından yollara… Hedef Türk askeridir.
DÖRT T! (!)
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, PKK ile pazarlık yapılmadığını
söylemiştir.
Bu siyaset üstü bir iştir. Bu konuda İzmirlileri daha
duyarlı davranmaya davet ediyorum. Herkes bilsin, terörle sizin hükümetiniz,
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, 61. hükümet hiçbir pazarlığa girmedi. Şartlar
onları bu noktaya getirdi. Önce ne dendi ‘ayrı devlet’. Sonra ‘federasyon’,
sonra ‘özerk yerel yapılanma’, sonra ne dendi ‘demokrasi içinde çözüm’. Baştan
beri bizim söylediğimiz de bu demokrasi içinde çözüm.
* Bize diyorlar ki: ‘Siz bu terör örgütüyle neyin pazarlığını yaptınız? Niye
birden bire durdu? Biz de diyoruz ki eğer bir pazarlık olarak görüyorsanız 4 T
pazarlığı yaptık; tek vatan, tek devlet, tek millet, tek bayrak. Ay yıldızlı
bayrağımız hepimize yeter. Bizim pazarlığımız 4 T’dir.”
Barzani ve hempalarının “4T”si ise dört devletten alacaklarını iddia
ettikleri, IRAK, İRAN, SURİYE ve TÜRKİYE’den topraklar ve kurulacak olan taşeron
Kürdistan’dır.
Sn.Yıldırım, sanırım PKK’nın ve Karayılan’ın iddia ettiği ve doğruluklarını
vurguladığı antlaşmalardan ve PKK’nın çekilme sürecinin altında yatan
gerçeklerden haberdar değildir. Sürecin gerçek yüzü bakanlardan dahi
saklanmaktadır. Aksi halde “4T” gibi bir iddiada bulunurken, bir bakanın
gerçeklerin üzerini örtmesini kabullenmek hâyâlcilikten öteye gitmeyecektir.
İlaçlı gazoz birileri tarafından iktidarın kendisine de içirilmiştir.
TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE… Devletin,ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğü ve “YA İSTİKLÂL-YA ÖLÜM” Türk milletinin şiarıdır. Ve inşa
edilecektir.
İlk Kurşun