İleri faşizm de, elbet bir gün yıkılacaktır
GAZA BAS
Suay KARAMAN
1 Mayıs kutlamalarına katılmayan başbakan, Ankara’da esnaf ziyaretinde bulundu.
Başbakan esnaftan birinin küçük kızını severek,
“kaç tane var” diye sordu. Babanın “bir tane”
yanıtı üzerine yüzünü buruşturan başbakan, “gaza bas gaza bas, bak bir
olur, rakip olur” dedi.
Başbakanın Ankara’da “gaza bas” dediği sıralarda, 1 Mayıs
kutlamalarında İstanbul’da gaza basılmış, gazdan göz gözü görmüyor, kentin
üstünü bulutlar kaplamıştı. İstanbul Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs Emek ve
Dayanışma Günü’nü kutlamak isteyenler için, güvenlik güçleri her zamanki gibi
orantısız güç kullandı.
İstanbul Valiliği’nin aldığı kararla, kentte toplu ulaşım durduruldu.
Emekçilerin Taksim Meydanı’na gelmesini engellemek için Galata ve Atatürk
köprüleri açılarak geçişlere kapatıldı, metro, metrobüs, otobüs çalıştırılmadı,
vapur seferleri iptal edildi. Taksim Meydanı’na çıkan cadde ve sokaklar, sabahın
erken saatlerinden itibaren araç trafiğine, toplu taşıma araçlarına kapatıldı.
İstanbullular, sivil yönetimin kentte uyguladığı “sivil sıkıyönetim” nedeniyle
işlerine gidemedi, dışarıya çıkamadı.
22 bin polisin görev yaptığı 1 Mayıs engellemelerinde, herkes cop, basınçlı
su ve biber gazı yemekten kurtulamadı. Yaklaşık 100 kişinin yaralandığı olaylar,
siyasi iktidarın yeni bir utancı olarak tarihe geçecektir. Siyasi iktidarın
“ileri demokrasi” adını verdiği ileri faşizmin olaylara
müdahalede üç hali olduğu tescillenmiştir; katı hali copla, sıvı hali basınçlı
suyla, gaz hali biber gazıyla…
İstanbul Valiliği’nin inşaat var gerekçesiyle 1 Mayıs’ı kutlamak isteyen
emekçilere açmadığı Taksim Meydanı, 24 Nisan 2013 Çarşamba günü “Ermeni
soykırımını” anmak için Türkiye’ye gelen Ermeni Diyasporası heyetine
açılmıştı. Heyetin başında soykırım yasasını Fransa Parlamentosu’ndan geçiren
Fransa Ermeni Dernekleri Koordinasyon Kurulu Başkanı Aleksi Gövciyan
bulunuyordu. Taksim Meydanı’nda sözde Ermeni soykırımı anıldıktan sonra Aleksi
Gövciyan ile yapılan röportajda, soykırımın tanınmasını çözebilecek kapasitede
siyasetçiler olarak Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan’ı övmesi dikkat
çekicidir.
“Demokrasi içinde barış ve kucaklaşmadan” söz edenler, eli
kanlı teröristleri kahraman kılığına sokarak, PKK teröristlerini koruyup
kollayarak, “güvenlik içinde çekilme garantisi” vermekteyken, 1
Mayıs’ı kutlamak isteyen emekçilere baskı ve zulüm uygulamaktan
çekinmemişlerdir. Diyarbakır’ı PKK terör örgütüne açanlar, İstanbul’u emekçilere
kapatmıştır.
Siyasi iktidar hapishanelerde zulüm altında tutulan, baskınlarla yıldırılan
ve sindirilen toplumun birgün uyanmasından, beklenmedik bir anda, bir kıvılcımın
parlamasıyla toplumun ayağa kalkarak, bu siyasi iktidarı devireceğinden
korkmaktadır. İşte bu yüzden büyük gösterilere ve mitinglere engel
olmaktadırlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, korkunun ecele faydası yoktur,
emperyalizmin desteğiyle ayakta duran ileri faşizm de, elbet bir gün
yıkılacaktır.