Ayaklarla başları karıştıranlar ve..
Ayaklar ve başlar!
Orhan BİRGİT

Parti içinde demokrasinin en somut örneklerinden birisi olan,
parlamenterlerin kendi yöneticileri için Lidere danışma gereği duymadan, genel
başkanın da böylesine demokrasi dışı yöntemleri denemeye kalkmayı aklının
ucundan geçirmeden Tüzüğün kendisine çizdiği yetki sınırları içinde kalmaya özen
gösterdiği bir dönemden geçmektedir ana muhalefet partimiz.
Ağzından demokrasi sakızını çıkartmayan; gece gündüz yasal partileri ve hele
hele CHP’yi fethedilecek birer yel değirmeni gibi gören ve attığı her adım için
kendisine “İsabet buyurdunuz. En Doğrusunu elbette siz yaptınız. Padişahım Çok
Yaşa” denilmesini bekleyen AKP Lideri, Gezi Direnişi ile başlayan ve aralıksız
süren süreci oluşturan genç kuşakların baş kaldırılarını bir türlü
anlayamamaktadır.
Genç direnişçiler, Gezinin yeşil kalması ve kimi yandaş lobilerin rant
çıkarlarına peşkeş çekilmemesi için birbirlerinden habersiz yola döküldükleri
için kendilerine cop, ilaçlı su ve kimyasal gaz atacaklarına, ne istediklerini
öğrenmek amacıyla bir masa etrafında oturma çağrısı yapmalarını bekleyen
İstanbul Valisi, Büyükşehir Belediye Başkanı ve Emniyet Müdürünün görevlerinden
alınmasını isteyen o kuşaklar için “Kim bu haddini bilmezler? Ayaklar Ne
zaman baş oldu?” diye çıkışmaktadır!
2013 yılının Haziran ayının son haftasında İktidar Partisi Liderinin ağzından
çıkan bu sözler, Batı Dünyasında Türkiye’yi gözleyen herkesin gözlerini faltaşı
gibi açmasına neden olacaktır.
Başbakanı olduğu ülkenin 29 Ekim 1923′te Cumhuriyetle yönetilmeyi kabul
ettiğini ve aynı dönemde başlayan tek partili bir eğitim sürecini de başarı ile
tamamlayarak 1946′da Çok Partili hayata geçtiğini de unutmuş görünmektedir.
O Tek Partinin İttihat Terakki Fırkası’ndan gelen, tümü vatansever; ama
demokrasinin “d”sini bilmeyen kimi üyeleri, CHP karşısında kurulan Demokrat
Partinin taban olarak dayandığı köylü yurttaşları Hassolar. Memolar diye hor
görürken, hor görülen taban “Yeter Söz Milletindir!” diye 14
Mayıs 1950′de sandık yöntemi ile Beyaz Devrimi gerçekleştirmiştir.
Erdoğan ülkesinin politik tarihini hiç mi hiç okumamış olduğunu ortaya koyan
bu tepeden bakışlarla ayakların baş olmasının ne zaman nasıl başladığı
doğrultusundaki sorusuna, Alanlarda kendisine Yeter Söz Demokrat Gençlerindir
anlamında yanıt vermek için dimdik duran adamların çevresinde toplananların
nasıl bir anda çoğunluk haline geleceğini ilk seçimlerde görecektir.
Ayaklar, örneğin İstanbul’un Kasımpaşa semtinde mütevazı bir yaşam süren
Rizeli Recep Tayyip Erdoğan, İETT işçiliği yanı sıra futbol oyunculuğu ile uğraş
verirken, kendisinde politik gelecek için istidat görenlerin, önünü açtığı zaman
baş olmaya başlamıştır.
Adım adım çıkılan siyaset merdivenlerinde bir yandan pragmatik eğitim
alırken, öte yandan talih kuşunun sağ omuzuna konmasından yararlanmakla
kalmamış, erdemlerini inkar ettiği Cumhuriyetin, Saltanat yönetiminde
kendilerini Sultan olarak algılayan Tek Adamların kul ya da ümmet olarak
seslendikleri tebalarına eşit yurttaşlar olduğu bilincini aşılayan Cumhuriyetle,
yüzüncü yılında yani 29 Ekim 2023′te hesaplaşmayı bugünden aklına koymuştur.
Böylesine taşıyamayacağı kadar ağır bir yükü sırtlanmanın sonucu, doğal
olarak akıl karışıklığına yol açacaktır.
Zaman zaman gördüğü tahmin edilen halüsinasyonlar, ayaklarla başları
karıştırmasına yol açmaktadır.
Çok Partili Parlamenter Demokrasilerde seçenler baş, seçilenler de geçici
olarak aldıkları görev nedeni ile kendilerine hizmet eden ayaklardır.