'BİRleşmeliyiz'!
SU HORTUMU
Türker ERTÜRK

Bu yazımı konferanslar için geldiğim Almanya’dan yazıyorum.
Hannover şehir meydanında kurulan direniş çadırını gezdim,
konuşma yaptım ve insanlarımızla sohbet ettim. Hildesheim
ve Bremen şehirlerinde “Emperyalizmin kıskacında
Türkiye” konulu konferanslara katıldım. Türkiye’de iç barışın
sağlanması ve tırmanan iç savaşın durdurulması için “Erdoğan derhal
istifa etmelidir” herkesin ortak kanaati.
Konuştuğum insanlarımızdan
kimisi direnişe aktif destek vermek için Türkiye’ye gitmeyi
planlıyor, kimisi ise gelişmelerden endişe duydukları için
Türkiye’de bulunan ailelerini yanlarına aldırmayı
düşünüyor.
Herkes bilmektedir ki, Türkiye’de devam eden halk
hareketinin hedefi 11 yıllık Erdoğan ve AKP hükümetinin
emperyalist işbirlikçiliği, antidemokratik ve hukuku ayaklar altına alan
uygulamaları, Milli değerlerimize ve Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine
düşmanlığıdır.
Yalnız bu halk hareketi başsızdır ve siyasi bir önderliğe sahip değildir.
Başsız olmanın nedeni ise ağırlıklı olarak emperyalist operasyonlar ve kısmen de
yurtseverlerin yaptıkları yanlış analiz ve öngörüsüdür.
Bu köşede daha önce belirttiğim gibi, halk hareketleri, toplumsal olaylar
veya devrimler tesadüfü nedenlerle patlak vermeden önce uzun süre derinden,
sessizce ve görünmeden yol alırlar. Bir birikimin ürünü olarak ortaya çıkarlar.
AKP icraatlarının toplumumuzu gerdiğini, sessiz ve duyarsız
olunsa bile toplumun için için yandığını ve bu durumun bir patlamaya yol
açacağını görüyordum ama nerede ve ne zaman meydana geleceğini kestiremiyordum.
Taksim bahane!
Bu durum tespitini yapabilenler sadece ben ve benim gibi insanlar değildi.
ABD’de durumun farkındaydı. Zaten Türk toplumunun tepki duyduğu
politikaların çok büyük bir bölümü onun planıydı ve uygulanması için
AKP’ye o dikte ettirmişti.
Kamuoyu araştırmaları ve sosyal medya analizleri vasıtası ile
ABD’de AKP politikalarının toplumu gerdiğini bir
patlamaya doğru gidildiğini görüyordu ama ne zaman ve nerede olacağını o da
belirleyemiyordu.
İşte bu tesadüfü olay Taksim’de çevre duyarlığı eylemine
yapılan faşist ve hunharca bir saldırı sonucunda meydana geldi ve tüm ülkeye
yayıldı. Ama bilinmeli ki, Taksim bahane! Orada olmasaydı başka
bir yerde ve zamanda mutlaka yine olacaktı.
ABD çıkacağını beklediği ama ne zaman ve nerede
başlayacağını tahmin edemediği halk hareketine Millici güçler liderlik edemesin
diye muhalefeti dizayn etmeye çalıştı. Esasında muhalefetin dizayn edilmesinin
üç önemli nedeni vardı;
1. Emperyalist projelere yönelik AKP icraatlarına kuvvetli
direnç gösterilmemesini sağlamak,
2. AKP yıprandığında projeleri devam ettirecek alternatif
iktidar adayını hazırlamak,
3. Yukarıda belirttiğimiz gibi muhtemel bir halk hareketinde devam eden
emperyalist projeleri akamete uğratacak liderliğin yapılmasını engellemek.
CHP’den ABD’nin arzu ettiği iktidar adayı
çıkarılamadı çünkü partiye yapılan operasyonu bünye kabul etmedi, örgüt ve taban
bunu ret etti. Halbuki operasyon yenmemiş ve kendisini YCHP olarak adlandırmamış
bir yapı bugün halk hareketinin önderi olarak güneş gibi ülkemizin üzerine
doğabilirdi ama olmadı.
Bugün halk hareketinin öndersiz kalmasının tüm suçu ABD’ye
ait değil. Bunda iyi niyetli ama analiz ve öngörü konusunda sığlık gösteren,
kişisel husumetlerini, ideolojilerini ve siyasi çekişmelerini bir tarafa
koyamayan yurtseverlerde suçlu!
Kanlı mı olacak yoksa kansız mı?
Bölgemizi ve ülkemizi içine alan emperyalist planın arkasındaki güç çok
kuvvetlidir. Eskinin refleksleri ve söylemleri ile gel bizde birleşelim
yaklaşımları ile bu planla mücadele edemeyiz ve ülkemizin çıkarlarını koruyacak
Milli bir hükümeti asla kuramayız.
Birleşme sağcısını, solcusunu, ülkücüsünü, sosyalistini ve antiemperyalist
olan mütedeyyin insanımızı bir araya getirebilen bir kucaklama olmalıdır. Aksi
hüsran olur. Çünkü ne ABD çökmüştür ve çökmek üzeredir, ne
de Büyük Ortadoğu Projesi.
Bugün devam eden halk hareketi, emperyalizm tarafından çeşitli vasıtalarla
yönlendirilmeye ve kendisi tarafından arzu edilmeyen yerlere gitmesi
engellenmeye çalışılmaktadır.
ABD kararını vermiştir. Arkadaki iradeyi yani kendisini
saklayabilmek ve halkın yükselen tepkisini yatıştırabilmek için Erdoğan
gidecektir. Ayrıca Erdoğan davranışları ile tahmin edilemez ve
güvenilemez olarak değerlendirilmektedir. Artık ABD açısından
sorun “ Kanlı mı yoksa kansız mı? “ gideceğidir.
ABD, yeni ve
nispeten sevimli bir yüzle veya diğer bir ifade ile söylemek istersek “
İyi polisle “ Erdoğan’ı değiştirip yoluna devam etmek istemektedir.
Bremen’deki konferansım sırasında sorulan bir soru üzerine
Türkiye’deki halk hareketinin bir önderliğinin olmamasının
muhtemel sonuçlarını daha iyi anlatabilmek için su hortumu örneğini verdim. Çok
iyi anlaşıldığını ve beğenildiğini görünce burada da ifade etmek isterim.
Ucu boşta bulunan su hortumuna bir anda tazyikli su basarsanız neler
olabileceğini biliyorsunuz. Hortumun ucu ve bedeni kontrolsüz bir biçimde sağa,
sola, yukarı ve aşağıya saldırır.
Birleşmiş olsaydık hortumu biz tutar ve bu gücü biz yönlendirdik ülkemizin
çıkarları, özgürlüklerimiz ve iç barışımız için. Hala birleşebiliriz, acele
edersek! Tek tek tutmaya gücümüz yetmez. O zaman hortumun ucunu daha güçlü olan
emperyalizm kapar, bizde baka kalırız ve eski tas eski hamam projelere devam
edilir.
Saygılar sunarım