'Çapulculuk yapmayın, kafanız kıyak mı!'
HANGİSİ YALANCI
Rifat SERDAROĞLU
Bu yazıda bazı yakıştırmalar yapılacaktır. Amacımız doğrucuyu bulup, yalancıyı
ortaya çıkarmaktır.
Lütfen kimse üzerine alınıp, yine mahkemelere koşmasın.
AKP Hükümeti’nin ilkelliği Türkiye’yi çok yordu.
Zaytung adlı Siteden destek alıp biraz gülelim dedik.
“Başkan” kelimesi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını,
“Başbakan” kelimesi ise TC Başbakanını anlatmaktadır. Zaten
büyüklerimiz ne demişler;
“Lafın tamamı, aptala anlatılırmış…”
Mesela yani!…
2 Mart 1995 Başbakan Japonya’dan döner ve Başkan’a müjde verir;
-Başkan sana müjdem var, 3 üncü köprü için Japonlardan kredi buldum.
Artık köprüyü yapabiliriz.”
Başkan anında basın yoluyla Başbakan’a yanıt verir;
*3 üncü köprü, İstanbul için bir cinayettir. Kuzey bölgemizde kalan yeşil
alanların imara açılarak katledilmesinden başka bir şey değildir. İnşallah bu
cinayet başlamadan bu hükümet değişir.”
Aradan yıllar geçer. 3 üncü Köprünün temelini tüm itirazlara rağmen atan
Başbakan’a, Başkan’ın bu köprü için söyledikleri hatırlatılır. Başbakan;
- “Ne demek 3 üncü köprü İstanbul için cinayettir, demek. İş üretemeyenler,
projesi olmayanlar işte böyle oturdukları yerden atıp tutarlar ancak” dedi.
Bunun üzerine Başkan Belediyenin merdivenlerinden, orada toplanan
kalabalığa;
*Gün gelecek devran dönecek, Başbakan bizi dinleyecek. Her tarafı köprü
yapacaksak, bütün boğazı kapatıp köprü yapalım daha iyi olur. İşte bunların
vizyonu güdük, dostlarım. Benim şehrimde bana sormadan çevreyi katledeceksin,
sonra yanına Diyanet İşleri Başkanını alıp, şovunu yapacaksın!
Hadi bizden utanmadın, ‘ormanlarımdan bir dal kesenin kellesini keserim’
diyen ecdadımızdan da mı utanmadın? Utanmaz bunlar değerli İstanbullular.
Bunlarda tarih şuuru ne gezer. Anca yesinler içsinler, ceplerini doldursunlar”
diye seslenince, kalabalık ‘Vur-vur inlesin, Başbakan dinlesin ve Türkiye
seninle gurur duyuyor’ diye bağırmaya başladı.
Başbakan’ı rantçılık ve çevre katili olmakla suçlayan Başkan’a, Başbakan sert
bir yanıt verdi;
- “Ne yapmış bu Başkan İstanbul’a? Bir tane hizmetini sayabilir misiniz?
Sayamazsınız. Çünkü yok.
E madem sen yapamıyorsun, yapanlara laf etme. İnsanda biraz utanma olacak.
Maliye Bakanıma ve benim müfettişlerime emir verdim. Belediyenin hesaplarını
didik-didik inceleyecekler. Kim cebini daha çok doldurmuş, anlayalım
bakalım.
3-5 ağaç için laf ediyor. Ben senden 1000 kat daha fazla çevreciyim yahu. Ben çevrecinin daniskasıyım be, çapulcu-ayyaş-tencere tava hep aynı yalan hava” diye sözlerini bitirince, bütün Bakanlar tek ağızdan ‘Sen bizim babamızsın, sen ne dersen o olur’ diye slogan attılar.
Değerli Okurlar;
Amacımızın doğrucuyu bulup, yalancıyı ortaya çıkarmak olduğunu başta
söylemiştik. Konuyu derinlemesine, enine-boyuna, altına-üstüne bakarak
inceledik. Fakat iki kişiden de bir tane doğrucu çıkaramadık!
Kabahati eğitim sistemimize atıp konuyu kapatmaya ve aşağıdaki fıkrada olduğu
gibi yanlış anlamalara sebep vermemek için Başbakan’ı,
“Konuşma Adabı ve Ahlâk Kuralları” ile ilgili ders vermesi
için bir aylığına İmam-Hatipten hocası Prof. Zekeriya Beyaz Hocaya teslim etmeye
karar verdik.
Başbakan bir ay yok diye kimse sevinip eylem yapmaya-tencere tava çalmaya
kalkmasın, yerine “Ağlayan Kaşar-Kibar Bülent” tam yetkiyle
bakacak, ona göre..
“Rahibin Kilise bahçesindeki kafesinden kıymetli bir kuşu kaybolur.
Ayinden sonra cemaatine sorar;
-Kimin kuşu var?
Bütün erkekler ayağa kalkar…
-Hayır, onu demedim kuşu gören var mı?
Bu kez bütün kadınlar ayağa kalkar…
Rahip kızmaya başlar;
-Hayır efendim, yani ben başkalarının kuşunu kim gördü demek istiyorum.
Kadınların yarıya yakını ayağa kalkar!..
Rahip çıldırmak üzeredir;
-Allah, Allah!.. Ne laf anlamaz insanlarsınız. Benim kuşumu gören var mı?
Bütün rahibeler ayağa kalkar…”
Çapulculuk yapıp, yanlış anlamayın. Yoksa kafanız kıyak mı sizin?
Sağlık ve başarı dileklerimle