Demek ki korku dağları bürümüş..
YALANLAR VE VÜCUT LİSANI
Prof. Dr. M. Kerem DOKSAT

İyi, demek ki bölünmeyeceğimizi anlamış!
***
ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone, Diyarbakır’da Büyükşehir Belediye
Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret ettikten sonra Vali Cahit Kıraç’ı makamında
ziyaret etti. 90′lı yıllarda geldiğini ve o zamandan bugüne kenti çok değişmiş
bulduğunu söyledi: Riccardone, “Dün akşam buraya geldiğimde çok
şaşırdım. Herkes çok sıcak bir şekilde bizi karşıladı” dedi. Merkez Sur
İlçesi’ndeki Hasanpaşa Hanı’na yürüyerek gidip, buradaki esnafla sohbet ettikten
sonra 4 ayaklı minareye uğradı. Kent sokaklarını yürüyerek gezen Ricciardone,
karşılaştığı çocuklara ABD ve Türk bayraklı rozet taktı, çocuklardan biri de
büyükelçiye sakız vererek teşekkür etti, ziyaret ettiği tarihi Ulucami de bol
bol fotoğraflar çekti, daha sonra da çocuklarla birlikte hatıra fotoğrafı
çektirdi. Daha sonra ziyaret ettiği Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nde mum
yakarak, dilek diledi. Yetkililerden kilise hakkında bilgi alan Ricciardone,
daha sonra karayoluyla Gaziantep’e hareket etti.
Dün televizyonda seyrettim, sular seller gibi Türkçe bilen ama Amerikanca
konuşan bu yakışıklı CIA ajanının sürekli olarak ağzı kuruyor, gözlerini
kaçırıyor, bacakları oturduğu yerde titriyordu.
Güzeeel, demek ki kendinden emin değil ve bölünmeyeceğimizden endişe
ediyor.
***
PKK ve ayrılıkçı Kürtler kendi güvenlik güçlerini kurmuşlar, yolda arama
yapıyorlar filân ama Diyarbakır’da DTK’nın düzenlediği toplantıya katılan BDP
Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, toplantının ardından gazetecilere gündeme
ilişkin açıklamalarda bulundu. Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde PKK’nın gençlik
yapılanmasının yaptığı gösteriye ilişkin soru üzerine Demirtaş, “hem
merkezî düzeyde hem Cizre teşkilâtımız aracılığıyla araştırıyoruz. Ne amaçla
yapılmış, niyetler nedir Araştırmamızı tamamlayım. Sürece ciddi katkısı olan
görüntü değil. Yaklaşımımız bu olacaktır. Gençlerin örgütlenmesini savunuyoruz.
Gençliğin örgütlü olmasını arzuluyoruz. Parti olarak yanında oluruz. Devletin de
önünü açması gerekir. Gençliğin de buna dikkat edecek faaliyet içerisinde olması
gerekir. Aslı astarını bilmeden konuşmak doğru olmaz. Gerekli araştırmaları
yapalım. Açıklamaları yaparız dedi”.
Sonra şunları ekledi: “Türkiye’de 15 günlük gelişmeler sürecin biraz
enfeksiyon kapmasına neden oldu. Hükümetin bazı açıklamaları, politik
gelişmeler, özellikle Gezi olaylarında hükümetin sert tutumu, sokakta şiddetin
muazzam derecede artması, koruculuk konusunda yeni korucuların alınması. Hiç de
gerek duyulmadan bazı il ve ilçelerde yeni korucu kadroların doldurulması.
Roboski ile ilgili verilen karar, yeni karakol inşaatlarının hızlandırılması.
Hükümetin yaptığı sert açıklama ve kullandığı üslûp bir araya gelince, bu süreç
devlet tarafından destekleniyor mu, Hükümet süreci ilerletmek istiyor mu
kaygılarını yarattı, sıkıntı çıktı. Fakat bu ‘süreç bitti, tıkandı’ anlamına
gelmiyor. Ama süreç zorlandı. Hükümetin demokratik siyasete destek konusunda
güçlü mesajların verilmemesi döneminde bu sıkıntılar yaşandı. Ama bunlar
aşılacak. 2′inci aşamaya geçildi. Hükümet geniş tavır ortaya koymalı.
Demokratikleşme adımı açtıkça, sürecin doğru işlemesi açısından politik olarak
desteklemeye devam edeceğiz”.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çözüm süreci ve demokratikleşme ile ilgili
yol haritasını önümüzdeki günlerde açıklayacağını söyleyen Demirtaş,
“umarım kalıcı demokrasiye denk düşen bir yol haritası olur. Hükümetin
açıklayacağı yol haritası, hem sürecin hem Türkiye’nin demokratikleşmesinin
gereğidir. Sadece Kürtlere verilmiş bir söz olarak algılanmasın. Başbakan
defalarca demokratikleşme adımları atacağı sözünü vermişti” dedi.
Âlâ ki ne âlâ, o da tıp doktoru olmuş, enfeksiyon filân deyip, “bu
yaz bu iş bitmeyecek” diye kaygılanıyor.
Bunları söylerken de her
zamanki soğukkanlılığı yok, yalanıp yutkunuyor.
Çok iyi, demek ki demek ki kendinden emin değil ve bölünmeyeceğimizden dolayı
sıkıntıda.
***
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Âkil insanlar şu kanaate
varmışlar; insanlar aslında çözüm sürecinin ne olduğunu öğrendikten sonra
tavırlarını değiştirebiliyorlar. Bu süreci sürdürmemiz gerektiğini ve mutlak
suretle Türkiye’de kanın durması, evlâtlarımızın ölmemesi, annelerin
gözyaşlarının bir daha akmaması, ocaklara ateş düşmemesi için 76 milyonun
sorumluluğu olduğunu ifade ettiler” dedi.
Sonra da ekledi: “Âkil insanlar şu kanaate varmışlar; insanlar
aslında çözüm sürecinin ne olduğunu öğrendikten sonra tavırlarını
değiştirebiliyorlar. ‘İnsanlar bilmediği şeyin düşmanıdır’ diye özetlenebilecek
bir cümleyle bunu ifade ediyorlar. Bu süreci sürdürmemiz gerektiğini ve mutlak
suretle Türkiye’de kanın durması, evlatlarımızın ölmemesi, annelerin
gözyaşlarının bir daha akmaması, ocaklara ateş düşmemesi için 76 milyonun
sorumluluğu olduğunu ifade ettiler. Sadece hükümetin değil muhalefetin de mutlak
suretle sürecin içerisinde olması gerektiğini ifade ettiler ve netice itibariyle
zaten adı üzerinde bunun adı çözüm süreci, biliyorsunuz bu, boyacı küpü
yöntemiyle bitmez, hokus pokus yöntemiyle bitmez, sihirbaz gibi kimse şapkadan
tavşan çıkararak bu işi bitiremez. Biliyorsunuz bir atasözümüz var, der ki;
‘yapmak er kişinin işidir ama yıkmak her kişinin işidir’. Herkes yıkabilir ama
herkes yapamaz. Dün de bir vesileyle ifade etmiştim. Süleymaniye’yi yapmak için
Mimar Sinan, Sultanahmet’i inşa etmek için Sedefkâr Mehmet Ağa olmak lâzım ama
bunları yıkmak için sadece kötü niyetli olmak yeter, herhangi bir insan bile
bunları yıkabilir”.
Çok çok güzel, demek ki korku dağları bürümüş, şapkadan tavşan çıkarıyor ve
yalanıp yutkunuyor ve bölünmeyeceğimizden emin.
***
Fethullah Gülen, okyanus ötesinden, ilk defa ayrılıkçı Kürtlere açıkça destek
veriyor. Zaten hep ağlamaklıdır ama bu sefer yalanıp yutkunuyor ve
bölünmeyeceğimizden endişe ediyor.
***
Bu gece rahat uyuyacağım.
Zaten ümidimi asla kaybetmedim.
Allah bunlardan gani gani razı olsun.