Denizlere… Bahara çıkacak yolumuz…
AKP YEDEKLERİNE
VE ABD’YE TESLİM OLMADAN,
KURTULUŞA KADAR DİRENİŞ…
Ali ERALP
AKP, aldatma (takıyye), yalan dolan, talan üzerine kurdu iktidarını…
Kendisine miras kalan, alın teri, göz nuru Cumhuriyet değerlerinin ve
birikiminin altından girip üstünden çıktı.
.
Atalarından düşen serveti, hayırsız evlatlar gibi hovardaca harcadı.
Atalarından düşen serveti, hayırsız evlatlar gibi hovardaca harcadı.
“Babalar gibi satarım” dedi. Saçı bitmemiş yetimlerin
hakkına şehvetle saldırdı.
AKP, Ayrılıklar, farklılıklar üzerine kurdu iktidarını.
Kinle, öç alma duygusuyla yattı, düşmanlıkla kalktı. Gençlere de kin ve öç alma duygularını yüreklerinde büyütmelerini istedi. Köprüye bile milyonlarca Alevi’yi katleden Yavuz Sultan’ın adını koydu.
Kinle, öç alma duygusuyla yattı, düşmanlıkla kalktı. Gençlere de kin ve öç alma duygularını yüreklerinde büyütmelerini istedi. Köprüye bile milyonlarca Alevi’yi katleden Yavuz Sultan’ın adını koydu.
Ülkeyi Kürt – Türk, Alevi – Sünni, kadın – erkek, imanlı – imansız,
türbanlı – türbansız diye böldü.
Kendisine oy veren yüzde 50’yi yandaş, vermeyenleri hasım, rakip gördü.
Kanla beslendi.
PKK tarafından şehit edilen kınalı yiğitlerimizin cenaze törenlerini bile
engellemeye kalktı. ABD istemediği için bir tek sınır dışı harekâta
girişmedi. Olup biteni, PKK vahşetini sadece seyretmekle yetindi.
Komşusu Irak’ta, ABD çizmeleri altında ezilen Müslüman halkın
feryadını, tecavüze uğrayan kadınların, kızların gözyaşını görmedi ve üstüne
üstlük bir de CONİ’nin sağ salim ülkesine dönmesi için dua etti.
Komşusu Suriye’de, tekbir sesleri arasında kendi vatandaşının ciğerini yiyen
sapıkları, ÖSO askerlerini sevinçle, mutlulukla alkışladı. Reyhanlı’da
ölenler “Sünni’ydi” diyerek ölümde bile ayrım yaptı.
PKK paçavrasını ve Bebek katilinin posterlerini serbest bıraktı, ülkenin
kurtarıcısı, yüce önder Atatürk’ün resimlerini ve Türk bayrağını yasakladı. Türk
ordusunun yiğit komutanlarını içeri attı…
AKP, talan üzerine kurdu iktidarını…
Kazanç, rant uğruna ne orman bıraktı, ne toprak, ne fabrika…
Tüm Türkiye’yi babasının çiftliği, halkı da tebaası, kulu
sandı.
Yağmalama sırası bu kez de Taksim’e gelmişti. Taksim’in “Gezi
Parkı”na.
Gerici ayaklanmasının simgesi “Topçu Kışlası”nı oraya
yeniden inşa edecek, AVM yapacaktı.
Tatlı kârlar, tatlı kazançlar elde edecekti. Elerini ovuşturarak, hırsla,
zevkle saldırdı ağaçlara…
“Ben yaparım, olur, biter… Çevreciler, gençler, kadınlar, kızlar bir iki bağırırlar, çağırırlar, üzerlerine Çelik Kuvveti gönderirim, seslerini soluklarını keserim, evlerine dönerler, ben de yoluma devam ederim.” GÖKTEN NE YAĞDI DA YER KABUL ETMEDİ… dedi.
“Ben yaparım, olur, biter… Çevreciler, gençler, kadınlar, kızlar bir iki bağırırlar, çağırırlar, üzerlerine Çelik Kuvveti gönderirim, seslerini soluklarını keserim, evlerine dönerler, ben de yoluma devam ederim.” GÖKTEN NE YAĞDI DA YER KABUL ETMEDİ… dedi.
Ama bu kez yanılmıştı. Bu kez yanlış hesap “Gezi Parkı”ndan döndü.
Gezi Parkı yıkımını protesto eden, ellerinde kitaplar, çiçekler; dillerinde
türküler, şiirler; yüreklerinde doğa sevgisi, insan sevgisi bulunan gençlere
sabahın köründe, çevik kuvvet saldırıya geçti. Acımasızca saldırdı.
Çadırlarını yıktı, söktü, gençlere orantısız güç kullandı.
Diri diri, içindeki insanlarla birlikte, belediye otobüsünü yakmak isteyen PKK canilerine, amirlerini tokatlayan PKK militanlarına göstermedi bu davranışı. Katliamlar yapan bebek katilleri, ellerini kollarını sallayarak, hem de sırıtarak silahları omuzlarında yurt dışına çıkarken sadece onları seyretti.
Diri diri, içindeki insanlarla birlikte, belediye otobüsünü yakmak isteyen PKK canilerine, amirlerini tokatlayan PKK militanlarına göstermedi bu davranışı. Katliamlar yapan bebek katilleri, ellerini kollarını sallayarak, hem de sırıtarak silahları omuzlarında yurt dışına çıkarken sadece onları seyretti.
Ama bu son saldırı, “Gezi Parkı”na yapılan bu son şafak
baskını, bardağı taşıran son damla oldu. 11 yılın yasa dışı uygulamaları,
Cumhuriyet, Atatürk, bayrak, Türk düşmanlığı, “Kürt Açılımı” adı altında ülkeyi
bölme çabaları yüreklerde birikti, birikti, volkan oldu. Kıvılcım oldu.
Volkan patladı. Kıvılcım bir bozkırı tutuşturmaya yetti…
Direniş, tüm Türkiye’ye yayıldı. Tüm dünyaya yayıldı. Nasıl ki Mustafa
Kemal’in Kurtuluş Savaşı, antiemperyalist mücadelelerde tüm mazlum milletlere,
halklara örnek olduysa, Gezi direnişi de ince zekâsı, şarkıları, türküleri,
marşları, mizahı ile tüm direnen ulusların gündemine oturdu.
Çobanyıldızı oldu. Kılavuz oldu. Güneş oldu.
Yazılarımı okuyanlar bilirler, asla halka “Aptal, ahmak”
demedim. Asla ondan umudumu kesmedim.
Ata’sıyla birlikte yedi düveli
mağlup eden bu yüce ulus, vakti saati geldiğinde, “Ellerini toprağın kenarına
koyup, dizlerinin üstünde doğrulacaktır…”dedim her zaman. Hep bunu söyledim.
İşte o gün geldi…
Geriye dönüş yok artık. Hep ileriye… Güneşe… Göklere…
Denizlere…
Deniz Gezmiş’lere… Bahara çıkacak yolumuz…
Ama bu şanlı yürüyüşü engellemek, yatağından çıkarmak için, bazıları
ellerinden geleni ardına koymuyor…
Çünkü ABD ve yerli ortakları çok korktular. Çok ürktüler. Çok telaşlandılar.
Yandaş medya yalan makinesi gibi çalışıyor. “Evet Ama
Yetmez”ciler başını kaldırdı. Komplo teorisyenleri ayağa kalktı. Sanki
direnişçilerin dostuymuş gibi onlara öğütler vermeye, yol yordam öğretmeye
başladılar…
“Aman haa, aman, dikkat edin… Sizi aldatıyorlar… Sizi kullanıyorlar…
Soros’cular işbaşında, ABD işbaşında…”
“MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ…” “HÜKÜMET İSTİFA…” diyen bir
topluluğa ne Soros girebilir, ne Amerika… Tüm Türkiye’ye yayılan direniş
eylemini sakın ola ki Müslüman kardeşlerin yönettiği hareketle bir tutmayın…
Biz Amerika, Soros’tan değil, kendi içimizde, Truva Atı’na gizlenen
Soros’lardan kuşkulanırız ve önlem alırız. Biz “Taksim’e gidenler önce
istifasını versinler” diyen ve AKP ile KOALİSYON YAPMAYI dört gözle
bekleyen Devlet’lerden kuşkularınız ve önlem alırız.
Biz Recep Tayyip’in “bitmişliği, tükenmişliği” karşısında
Abdullah Gül’ü parlatma kampanyası başlatan çevrelerden kuşkulanırız ve
önlem alırız.
Bu kez halkımız haksızlıklar, hukuksuzluklar, baskılar karşısında demokratik
protesto hakkını kullanmaktadır. Yolundan asla dönmeyecektir.
Kimse boş komplo teorileriyle onun haklı direnişini engellemeye,
“GEZİ PARKI DİRENİŞİ KIRICILIĞI” yapmaya kalkışmasın. Örneğin,
“Bütün bu direnişleri AKP bilerek körüklüyor, böylece kargaşa ortamında
Kürdistan’ı ilan edecektir, anayasayı çıkaracaktır, herkes evlerine dönsün”
çığlıklarıyla engellemeye kalkmasın…
O şunu bilsin, bu direnişlerle ilk kez PKK’nın açılım hayalleri suya
düşmüştür. İlk kez yaptıkları bir kongrede Bebek Katilinin portresini ve
PKK paçavralarını asmadılar… Asamadılar… Gezi Parkı Direnişi, açılım sürecini ve
ülkemizin bölünmesini de engelleyecektir.
Yeter ki biz, AKP’ye, AKP yedek güçlerine, ABD’ye teslim olmadan
direnişimizi sürdürelim ve haklı mücadelemizi sonuna dek götürelim…
İlk Kurşun