İflâh olmaz bir kibir!
FİKİRLER, ZİKİRLER ve LİDERLER
Kerem DOKSAT
İtalya’nın eski başbakanı ve medya imparatoru Silvio Berlusconi, reşit olmadığı
dönemde Faslı Kerime El-Mahrug ile ücreti mukabilinde ilişkiye girmek ve aynı
kızın tutuklu bulunduğu karakoldan salıverilmesini sağlamaktan yargılandığı
“Rubygate” davasında, 7 yıl hapis cezası ve hayat boyu kamu
görevlerinden men cezası aldı.
Davaya bakan savcı Ilda Boccasini’nin Mayıs ayı başında verdiği mütalâada 1
yılı reşit olmayan biriyle cinsel ilişkiye girmek, 5 yılı da görevini kötüye
kullanmaktan toplam 6 yıl hapis cezası isteğini, hakim Giulia Turri
başkanlığındaki mahkeme heyeti, Berlusconi’nin fuhuş için rüşvet vermek ve baskı
yapmak suçlamalarından 7 yıl hapis ve ömür boyu kamu görevlerinden men cezası
şeklinde karara bağladı.
Kararın ardından basın mensuplarına konuşan Silvio Berlusconi’nin avukatı
Niccolo Ghedini, daha fazla ceza beklediklerini imâ ederek, cezalara bir üst
mahkemede itiraz edeceklerini bildirdi.
Trajikomik değil mi?
Acaba ne için itiraz edecekler, “vallahi bizim başkan azıcık uçkuruna
düşkündür, lütfen 14 sene verin, kazığa oturtun ve dilinin kesilmesini de
ekleyin, akabinde de yakın” mı diyecek acaba?
Malûm, bunlar Sezar’ın torunlarıdır.
O Sezar ki “bütün Romalı erkeklerin karısı, bütün Romalı kadınların
da kocasıdır”.
Haftalarca süren sefahat ve pislik dolu grup sekslerinde kadınlara
“atropa belladona” yutturup salaklaşmalarını ve gözlerini
kocaman yaparak daha cazibeli hale gelmelerini sağlamışlardı. En geçerli tarih
teorilerden biri de, düzensiz beslenme ile aldıkları aşırı kurşunun bu milleti
zehirlediğidir. Bu konudaki en güvenilir tarihi kaynaklar arasında Asterix çizgi
romanları önde gelir.
Bu adamlar, Giordano Bruno isimli gencecik dâhiye ettikleri tarihe kara bir
sayfa olarak geçer.
“Kilise’nin tek yaptığı halkı kandırarak paralarını sömürmek (tam
olarak: Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır;
yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı
kullanırlar)” dedi diye dilini kesip her türlü işkenceyi yaptıktan sonra, tam
Roma’nın ortasındaki meydanda diri diri yakarak Engizisyon kararını infaz
etmişlerdir. İnfaz öncesi ölüm kararını Bruno’ya bildiren yargıca: “ölümümü
tebliğ ederken siz benden daha çok korkuyorsunuz” demiştir.
Kilisenin bu kararı, 1600 yılının Şubat ayında, Roma’daki Campo de’ Fiori
meydanında Bruno’nun diri diri yakılması ile yerine getirilmiştir. Daha 21
yaşındadır, yâni “meydandaki gençtir”.
Dönelim bizim 76 yaşındaki Berlusconi’ye, ne demiş bakalım: “Bu zulme
karşı direnme niyetindeyim çünkü kesinlikle masumum. İtalya’yı özgür ve adil bir
ülke yapma mücadelemden hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğim, kararın sâdece adalet
için kötü bir sayfa olmadığını, aynı zamanda, görevine inanmış İtalyanlara da
hakaret anlamına geliyor”.
Neydi: “Can çıkar, huy çıkmaz”.
İflâh olmaz bir kibir, kabahatini değil, suçunu dahi kabullenmeme ve kendi iç
kirliliğini koskoca bir ülkeye yansıtma!
Yeni Bir Eğilim
Dünya hâlâ Marx’ın, Lenin’in, Mao’nun, Adam Smith’in gözlüğüyle
bakanlarınkinden çok farklı bir yerlere doğru gidiyor.
En son olarak KKTC’deki bir milletvekilinin yaptığı itiraf ve teşhir de, pek
çok liderinkiler de bunu göstermekte…
1. Yalan söylemeyeceksin, ortaya çıkar.
2. Yâni dürüst olacaksın, o da ortaya çıkar.
3. Adil bir demokratik idare sistemini benimseyeceksin.
4. Vahşi kapitalizmin körüklediği, klasik liberalizmin cilâladığı idareler
teker teker çatırdıyor.
5. Şeffaf ve karma ekonomiyle idare edeceksin ve edileceksin.
6. İnsan haklarına sonuna kadar riayet edeceksin.
7. Kimseleri kimselere ezdirmeyeceksin.
Atatürk ve arkadaşlarını anmamak mümkün mü?
Atmadıkları pislik kalmadı, hiçbir şey bulamadılar.
***
Neden zikir dediğimi de anlatayım…
Bütün dinlerde, mistik ve ezoterik gruplarda ritüelik grup aktiviteleri
vardır ve bunun kökleri de evrimseldir.
Hani fillerdeki mezar ziyaretinden bahsetmiştim ya; buna kurtların uluma
ayinleri, şempanzelerin yağmur dansları gibi diğerleri de eklenebilir.
Eyüp’teki dergâhlarına bir zamanlar sıklıkla gittiğim Halveti Cerrahilerde
garip şeyler oluyor.
O zamanki şeyh Muzaffer Özak dünya tatlısı bir adamdı ve tarikatı Türkiye
entellijensiyasının merkezi haline getirmişlerdi. Ümit Meriç orada imana
gelmişti. İzmir’deki bir akrabam da onlardandır.
Şu videolara bir bakın lütfen, soldaki odur:
Rahmetli Muzaffer Özak çok sigara içerdi ve şeker hastasıydı, o sebeple de
vefat etti zaten.
Daha sonra birkaç kere uğradım, Ahmet Özhan’ın bazı asabi tavırları beni
gerdi ve senelerdir uğramadım.
Dün Habertürk televizyonunda Tuğrul İnancer isimli zatı dehşete düşerek
seyrettim. Gürlüyor ve esiyor, tehditler savuruyordu. Kendisiyle çok uzun
seneler önce bir kere aynı ortamda bulunmuştum, o zamanlar bu kadar değil, hemen
hiç konuşmuyordu. Demek ki sırasını bekliyormuş, belki de yeni şeyh odur.
Bu zatın benzeri sohbetlerinden sadece bir tanesini naklediyorum:
Aradaki üslûp, kalite ve Türkçe kullanımı farkı çok sırıtıyor.
Hele şunu bir seyredin:
Belli ki Rahmetli Muzaffer Özak’a da öfkeli, sigaraya lâf çakıyor.
Hele dün öyle şeyler söyledi ki, kendi kendisiyle çelişti, hâttâ bence şirke
giren lâflar etti.
Sakal- Şerif ziyaretlerini “kılı ziyaret etmek biâttır” diye
yerenlere gürledi ve şu müthiş bilimsel lâfları etti
(özetle): “Efendimizin,
Hazreti Peygamberimizin DNA’sını taşıyan kılları ziyaret etmenin, onu ziyaret
etmekten ne farkı var. Biz (çoğul kelime) bunun aksini söyleyenleri susturmayı
da biliriz (öfkeden titriyordu).
Yahu, o Muhammed ki bu âlemden göçeceğini fark edince veda etmiştir.
Kendisine tapılmamasını emretmiştir.
Diyelim ki onun veya başka bir din büyüğünün kazuratı bulunsaydı, gene
ziyaret eder miydiniz?
Şirk dediğim ise şu: Bugünkü teknolojiyle, herhangi bir canlının DNA’sını
bulduğunuzda, yaygın kitle taramaları ile “ondan olan ve
olmayan” şeklinde bir ayrımcılığa ve ötekileştirmeye gidersiniz, bu
biiiir.
O kişiyi klonlayıp yeniden diri hale getirebilirsiniz.
Bu da ikiiii.
Zaten Vehhabiler evini, mezarını mahvettiler…
Klonlanan kişi Hz. Muhammed olacak mıdır, ona biât edecek misiniz?
Ağzınızdan çıkan lâfların nerelere vardığının farkında mısınız?
Şu sıcaklar bir geçsin, orayı bulup tekrar gideceğim.
Tasavvuf ehli olduklarına göre beni kovmamaları lâzım ama merak ediyorum,
acaba nasıl davranacaklar.
Bugünlük daha fazla yazmayayım…
Bayat temcit pilavı mı verirler acep?
Edep yâ Hû.
Unutmayalım:
Hayatta en hakiki mürşid ilimdir, fendir.
İlk Kurşun