“İmam da bizim gibi çapulcuymuş lan”
Beşiktaş'ta direnişçileri Dolmabahçe İmamı camiye alarak polisin gazabından
kurtardı...
İmam da 'çapulcu' çıktı

O nedenle özellikle
Taksim’de “Diren Ankara” ve “Diren Beşiktaş”
sloganları çınlattı ortalığı. Sosyal medyada da hemen “Diren
Beşiktaş” diye açılan hesaba saniyede yüzlerce mesaj yağmaya
başladı.
Önceki gece Taksim’de halaylarla, sloganlarla protesto sürürken
birden “Yetişin Beşiktaş’ta Çocuklar zor durumdaymış. Yardım isteniyor”
diye bir vaveyla koptu. Kalabalık hızla o yöne doğru akmaya başladı.
Ancak aynı anda Başbakan’ın “Toplumun baş belası” olarak
gösterdiği sosyal medya aracılığıyla Beşiktaş’takilerden “uyarı”
mesajları yağdı: “Her yandan gaz bombası yağıyor. Üstelik bu
gazlar öncekilerden farklı, Allah’ın belası bir şey. Ağzımızdan, burnumuzdan kan
geliyor. TOMA’lar ecel gibi üzerimize sürülüyor. Aman dikkat bu bir tuzak
olabilir. Bütün gücünüzü buraya yığıp Gezi’yi boşaltmayın. Biz
direniriz.”
Destek gitti gitmesine ama iki grubun birleşmesi o kadar da kolay değildi.
Akaretler’de sıkışan grup ile Dolmabahçe önündeki grubun arasında büyük bir
polis bloku vardı.
Dolmabahçe’deki grup, saray ile askeri kışlanın duvarı
arasında sıkışıp kalmıştı. Gece yarısı polis bütün gücüyle yüklenince Dolmabahçe
bloku çöktü ve herkes can havliyle sığınacak bir yer aramaya başladı. En yakın
sığınılacak yer Başbakan’ın cuma namazlarını kıldığı Dolmabahçe Camiydi.
Yüzlerce kişi cami kapısında yığıldı. Cami imamı kapıları açarak göstericileri
içeri aldı. Gençler “İmam da bizim gibi çapulcuymuş lan”
diyerek naralar atmaya başladı. Yaralılar için camide revirler oluşturuldu.
Göstericilerin çoğu “okumuş-yazmış çocuklar” olduğundan
aralarında çok sayıda doktor ve hemşire de vardı. Tweet mesajlarıyla ihtiyaç
duyulan ilaçlar Taksim’deki diğer gruplar tarafından anında nöbetçi eczanelerden
ve evlerden tedarik edilerek camiye ulaştırıldı. Polis de çok geçmeden caminin
kapısına dayandı. Ama o arada Çarşı grubu da boş durmuyordu. İnönü Stadı’ndaki
kepçelerden ikisini halk adına kamulaştırarak yardıma koştu. Arkasındanda da
kamulaştırılan iki Tır enlemesine yola barikat olarak parkedrildi. Bu kez
savunma sırası polislere gelmişti. Polis TOMA’ları çekilmeye başladı. Kepçeler
kovalıyor, TOMA’lar kaçıyordu.
Bu arada sosyal medya da espriler birbiri ardınca
patlamaya çoktan başlamıştı:
“Arkadaşlar başbakan adayımız belli oldu: Öndeki kepçeyi kullanan
arkadaş. Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’ne görevi devralmaya
gidiyor.”
“Yalnız başbakan adayımız kepçe kullanmakta biraz acemi. TOMA’ları
ezeceğim derken bizi ezecek valla. Çabuk kepçe ehliyeti olan başka bir aday
bulalım.”
“Boş ver lan. Şimdi ki başbakan da ata binmeyi beceremeyip düşmüştü.
Ne oldu yani. Kaç senedir başımızda.”
Beyaz havlu çabuk keşfedildi
Beşiktaş’ta bir önceki gün de polisin şiddeti karşısında göstericiler
sığınacağı evleri belirlemek amacıyla sosyal medyadan “Bizi evlerine
alacaklar camlarına beyaz havlu assınlar” mesajı iletince yüzlerce evin
camından, balkonundan beyaz havlular, mendiller sarkmaya başlamıştı. Eylemciler
de bu sayede sığınacakları evleri kolaylıkla bulabiliyordu. Ancak polis de
eylemciler gibi sosyal medyadan olan biteni takip ettiğinden “beyaz
havlu muhabbeti”ni gecikmeli de olsa çaktı.
Bu evlere baskın yapılarak
göstericiler ve hane halkını gözaltına alınca bu mesajlaşma tedavülden hızla
kaldırıldı. Onun yerini ışıkları söndürülen evlerden kapılar ve pencereler
aralanarak “Hişşt gel çocuk gel” şeklinde davetler aldı. Alanda
gaz bulutu arasında direnenlere bu evlerden tepsiler içinde sıcak poğaça,
termosta çay, su, limonata, sirke ve Talcid servisi başladı. Altı günlük
eylemlerden yorgun düşen polis çekilince eylemciler sokağı temizleyip Gezi’ye
geri döndüler.
Cumhuriyet