Tayyip çok sevdiği Menderes'e benzedi
Siyaset Bilimci ve yazar Doç. Dr.Gerger, Suriye krizi, Recep
Tayyip Erdoğan’ın ABD gezisi ve Taksim Gezi Parkı gelişmelerini
değerlendirirken, “Yakında AKP içinde kendi ikballeri için bu hallere
yuvarlanmış Erdoğan’ın tek adam hırslarıyla, etrafındaki yandaş çevresiyle
realiteden koptuğunu görenler olacak ve parti içinde de muhalefet ortaya
çıkacaktır” dedi. Erdoğan, “Erdoğan artık içeride ve dışarıda çok sevdiği
Menderes’e benzemiş, Menderesleşmiştir” diye belirtti.
Bir tarih hatırlatması;
Erdoğan çok sevdiği Menderes'e benzedi
Siyaset Bilimci ve yazar Doç. Dr. Haluk Gerger, Suriye krizi, Başbakan
Erdoğan’ın ABD gezisi ve Taksim Gezi Parkı gelişmelerini ANKA’ya değerlendirdi.
Başbakan Erdoğan’ın her zaman Menderesi hayranlıkla öven bir siyasetçi olduğunu
söyleyen Gerger, “Son zamanlardaki yaşadıkları onun yolunda gittiğini de
gösteriyor” diye konuştu.
“MENDERES BÜYÜK BİR YENİLGİ VE PRESTİJ KAYBI YAŞADI”
Doç. Dr. Gerger, 1955-57 yılları arasında ABD’nin temel hedeflerinden birinin Suriye rejimini devirmek olduğunu söylerken şöyle devam etti:
“MENDERES BÜYÜK BİR YENİLGİ VE PRESTİJ KAYBI YAŞADI”
Doç. Dr. Gerger, 1955-57 yılları arasında ABD’nin temel hedeflerinden birinin Suriye rejimini devirmek olduğunu söylerken şöyle devam etti:
“Bu konuda onun en hararetli yandaşlığını da Menderes’in başında
bulunduğu Türk hükümeti üstlendi. ABD ve başta Türkiye bir yandan içerde darbe
planları hazırladılar, bir yandan da ülkeyi doğrudan işgal planları. Menderes’e
göre Suriye bir Sovyet uydusuydu ve mutlaka bir askeri harekatla
cezalandırılmalıydı. Menderes bu konuda İngiltere ve Amerika’ya güvence üstüne
güvence veriyor Türkiye’nin yeşil ışık yakıldığı taktirde bu konuda en önde
üstüne düşeni yapacağını bildiriyordu. Suriye Krizi o dönemde sadece bölgenin
değil bütün dünyanın barış ve güvenliği önünde en büyük riske dönüşmüştü.
Türkiye ile Suriye arasındaki ipler kopmuş Türk hükümeti alenen savaş çağrıları
yapmaktaydı.
Ne var ki, devreye önce Arap ülkeleri girdi ve Arap dünyasında
Türkiye’ye karşı büyük tepkiler ortaya çıktı. İngiltere ve ABD, Arap
dünyasındaki tepkileri de göz önüne alarak Menderesi dizginlemeye karar verdi. O
zamanlar batı yanlısı Arap hükümetleri bile Türkiye ile ortak bir askeri
harekata girmek istemediklerini, bunun kendilerini çok zor durumda bırakacağını
söylüyorlardı. Ayrıca İngiliz ve Amerikalı yetkililer bir kere oraya girerse
Türkiye’yi Suriye’den çıkartmanın da zor olacağını tartışıyorlardı. Sonunda ABD
ve İngiltere geri çekildiler, Menderes yalnız kaldı. ‘Lütfen Türkiye’yi
engellemeyin’ diye ricaları da kulak ardı edildi, durumu kabullendi, büyük bir
yenilgi ve prestij kaybı yaşadı. ABD ile İngiltere o zaman ekonomik zorluk
içindeki Türkiye’ye biraz mali yardım da yapılarak savaş kışkırtıcılığının
törpülenmesini kararlaştırdılar.”
“ERDOĞAN, MENDERES GİBİ BİR TEHLİKELİ MACERAYA MEYLEDİYOR”
Bugün Erdoğan’ın en başından son ABD gezisine kadar yaşadıklarının Menderes’in yasadıklarıyla neredeyse tıpatıp aynı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gerger, son Gezi Parkı’nda yaşananların da Menderes’in durumuna benzediğini anlattı.
Ankara’da Kızılay’daki “555K” (adını 5. ayın 5. günü saat 5'te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem cumhuriyet tarihinin ilk "sivil itaatsizlik" eylemi) diye bilinen protesto gösterileri ile bugünkü durum benzeştiğini dile getiren Gerger, şunları kaydetti: “Bu süreç içerde Menderes iktidarının sonunu hazırlamıştı. Seçim üstüne seçim kazanan ve büyük karizmaya sahip Menderes büyüsü böyle bozulmaya başlamış, her gerginlik hem onun sinirlerini bozmuş, hem parti içinde sorunlar yaratmış, hem de toplumdaki çalkantıyı denetlenemez hale getirmiştir. Sonun başlangıcının iç boyutu da böyle başlamıştır.
Bugün Erdoğan, Taksim’den arkasında Tahrir görüntüleri bırakarak ayrılırken, neredeyse her büyük kentte insanlar meydanlara çıkarken, inatçı, kibirli, sertleşmeye yatkın Erdoğan, Menderes gibi bir tehlikeli maceraya meylediyor. Toplumsal karizması yara alıyor, liderliği ve sağduyusu sorgulanıyor, geri çekilmek zorunda kalıp daha da kontrolünü yitiriyor, hata üstüne hata yapıp toplumu kışkırtıyor, muhalefetini büyütüyor.
Yakında AKP içinde de kendi ikballeri için bu hallere yuvarlanmış Erdoğan’ın tek adam hırslarıyla, etrafındaki yandaş çevresiyle realiteden koptuğunu görenler olacak ve parti içinde de muhalefet ortaya çıkacaktır. Bu muhalefet önce onun başkanlık gidişini engelleyecek, ardından yerine Gül gibi daha ılımlı birinin tercih edileceği atmosferi oluşturacaktır. Belki de Erdoğan’ı Menderes’in hazin sonundan ve ülkeyi de bir felaketten kurtaracak olan bu gelişmeler sonunda Erdoğan’ın hırslarının önünün kesilmiş olacaktır.”
“UMARIZ PARTİ İÇİ MUHALEFET ONU DA DEMOKRASİYİ DE KURTARIR”
Son Taksim gelişmelerinin Türkiye’nin demokratikleşmesinde ve “Menderesleşen Erdoğan”dan demokratik kurtuluşun başlangıcını oluşturan tarihsel öneme sahip olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gerger, “Bugünden itibaren demokratik muhalefet yükselirken kendi partisinin içi de dahil olmak üzere Erdoğan’ın gerilemesi başlamıştır. Erdoğan artık içeride ve dışarıda çok sevdiği Menderes’e benzemiş, Menderesleşmiştir. Umarız sonu onun gibi olmaz ve parti içi muhalefet onu da demokrasiyi de kurtarır” değerlendirmesinde bulundu.
“ERDOĞAN, MENDERES GİBİ BİR TEHLİKELİ MACERAYA MEYLEDİYOR”
Bugün Erdoğan’ın en başından son ABD gezisine kadar yaşadıklarının Menderes’in yasadıklarıyla neredeyse tıpatıp aynı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gerger, son Gezi Parkı’nda yaşananların da Menderes’in durumuna benzediğini anlattı.
Ankara’da Kızılay’daki “555K” (adını 5. ayın 5. günü saat 5'te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem cumhuriyet tarihinin ilk "sivil itaatsizlik" eylemi) diye bilinen protesto gösterileri ile bugünkü durum benzeştiğini dile getiren Gerger, şunları kaydetti: “Bu süreç içerde Menderes iktidarının sonunu hazırlamıştı. Seçim üstüne seçim kazanan ve büyük karizmaya sahip Menderes büyüsü böyle bozulmaya başlamış, her gerginlik hem onun sinirlerini bozmuş, hem parti içinde sorunlar yaratmış, hem de toplumdaki çalkantıyı denetlenemez hale getirmiştir. Sonun başlangıcının iç boyutu da böyle başlamıştır.
Bugün Erdoğan, Taksim’den arkasında Tahrir görüntüleri bırakarak ayrılırken, neredeyse her büyük kentte insanlar meydanlara çıkarken, inatçı, kibirli, sertleşmeye yatkın Erdoğan, Menderes gibi bir tehlikeli maceraya meylediyor. Toplumsal karizması yara alıyor, liderliği ve sağduyusu sorgulanıyor, geri çekilmek zorunda kalıp daha da kontrolünü yitiriyor, hata üstüne hata yapıp toplumu kışkırtıyor, muhalefetini büyütüyor.
Yakında AKP içinde de kendi ikballeri için bu hallere yuvarlanmış Erdoğan’ın tek adam hırslarıyla, etrafındaki yandaş çevresiyle realiteden koptuğunu görenler olacak ve parti içinde de muhalefet ortaya çıkacaktır. Bu muhalefet önce onun başkanlık gidişini engelleyecek, ardından yerine Gül gibi daha ılımlı birinin tercih edileceği atmosferi oluşturacaktır. Belki de Erdoğan’ı Menderes’in hazin sonundan ve ülkeyi de bir felaketten kurtaracak olan bu gelişmeler sonunda Erdoğan’ın hırslarının önünün kesilmiş olacaktır.”
“UMARIZ PARTİ İÇİ MUHALEFET ONU DA DEMOKRASİYİ DE KURTARIR”
Son Taksim gelişmelerinin Türkiye’nin demokratikleşmesinde ve “Menderesleşen Erdoğan”dan demokratik kurtuluşun başlangıcını oluşturan tarihsel öneme sahip olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gerger, “Bugünden itibaren demokratik muhalefet yükselirken kendi partisinin içi de dahil olmak üzere Erdoğan’ın gerilemesi başlamıştır. Erdoğan artık içeride ve dışarıda çok sevdiği Menderes’e benzemiş, Menderesleşmiştir. Umarız sonu onun gibi olmaz ve parti içi muhalefet onu da demokrasiyi de kurtarır” değerlendirmesinde bulundu.
Yurt