Yalnız kalmanın dayanılmaz işkencesi!
ASTROSİTOM!
Figen ÖZEN
“Savaş sonucunda Almanya’nın yenilgisinin kesinleşmesi ve ümitsizliğin iyice
artması üzerine 30 Nisan 1945′te Berlin’de eşi Eva Braun’la birlikte intihar
etmeye karar verirler. Kendilerini bir odaya
kaparlar ve önce Eva Braun içinde siyanür bulunan bir kapsülü ısırır ve zehir
saniyeler içinde etkisini gösterir, hemen ardından ise Hitler bir siyanür
kapsülünü ısırır ve eş zamanlı olarak tabancayla sağ şakağına ateş eder. Kendi
isteğiyle Führerbunker bahçesinde benzinle cesetleri bombaların neden olduğu bir
çukura yerleştirilip yakılmıştır. Hitler’in bunu istemesinin sebebinin Sovyet
ordusu tarafından yakalanıp teşhir edilmek istememesi olduğu iddia
edilmektedir”
Bir internet sitesinden kopyalanan yukarıdaki satırları neden sizinle
paylaştığım sorusuna, verilecek cevap ve yorumlar size ait..
Hitler, 2.Paylaşım Savaşı’nın baş mimarı kendi halkına
zulmeden bir diktatör…Attığı her adımda davranış bozukluklarına yol açan eylem
ve söylemler…Tutum ve tavırlarıyla çelişkili davranışlar.. Şiddet eğilimi…
Tıpla yakından uzaktan ilgim yok ama merak ettim, bunların tümünü google
yazdım ve karşıma ASTROSİTOM TÜMÖRÜ diye bir şey çıktı ve bu
tümörün belirtisi olan hastalığın tanımı..Sizlerle paylaşayım dedim.
“Uzmanlar, insanları hayvanlardan ayıran en önemli farkın prefrontal
bölge olduğunu belirtiyorlar. Çünkü bu bölge, duygu ve davranışların kontrol
edildiği merkez. Tepkilerini kontrol edebilme, duyguları anlama ve ifade etme,
öngörüde bulunma, ayrıntılı düşünme, sorunları çözme, hatalardan ders çıkarma,
planlama, yargılama, sabırlı olma, dikkati sürdürme gibi özellikler beynin
prefrontal bölgesi tarafından kontrol ediliyor.
Tümörün prefrontal bölgenin işlevini bozması, davranış bozukluklarına neden
oluyor. Yani hasta öfkesini, sevincini, üzüntüsünü, çeşitli olaylar karşısındaki
tepkilerini kontrol edemiyor.”
Yazı yazmak bazen sizin hayal gücünüzü zorlar. Ben de hayal gücümü zorlayarak
bir senaryo yazdım. Mesela dedim Hitler bir toplantıda bayılmış, Etrafındakiler
oldukça telaşlanmış, özel doktoru yanında olmadığı için hemen yakın bir hasta
haneye götürülmüş… Senaryo bu ya…Almanya’nın koskoca FÜHRER’ine
“Astrositom” teşhisi o hasta hanede görevli bir Nörolog
tarafından konulmuş.Yani Hitler’de “DAVRANIŞ BOZUKLUĞU” varmış.
Sevgilisi, (sonradan evlenmişler) Eva Braun, o gecenin sabahında yakınlarına
dert yanmış, “Führer geceyi çok zor geçirdi” diye. Neyse
uzatmayalım, Hitler için doktoru ilaç tedavisi önermiş. Aslında adamcağız koca
Alman devletini bir kenara bırakın kendini bile idareden acizmiş. Olayın ve
hastalığın üstü ört bas edilmiş.
Ama kadın doktor bir türlü çenesini tutamamış ve Führer’in hastalığını
ortalığa yaymış. Kadıncağız çok ama çok tehlikeli bir hastalıktan(!) olaydan üç
ay sonra, gripal enfeksiyondan ölmüş. Artık ecel-i sahih mi, yoksa ecel-i kaza
mı dersiniz, orasını bilemem? Yoksa?..
Sonu mu? O zaman CIA’nın Çetecileri Almanya’da fazla etkili olmadığı için
deliğe süpürülememiş ve intihar etmiş.
Kusura bakmayın, bir aceminin yazdığı senaryo ancak bu kadar olur. Siz
isterseniz ülkeyi ve isimleri değiştirebilirsiniz.
****
Şimdi görünen köyün kılavuz istemediği son günlere bir dönelim. Aynanın sırlı
tarafını tırnaklarımızla kazıyarak gerçekleri açığa çıkaralım. Bizlerin yürek
çırpıntısı ile beklediğimiz “DEVRİM TRENİ”‘nin önü derhal
kesilmiş ve alanlar bölücü ve provokatör güçler tarafından işgal edilmiştir.
Sağduyu ile hareket eden ve yaşam alanlarını korumak isteyenlerin arasına ne
yazık ki SOROSÇULAR sızmıştır.
İğrenç ve çirkinin çok ötesinde özelikle Taksim’deki Atatürk Anıtı’nın
üzerine paçavralar, bölücü sloganlar asılmıştır. Erdoğan, PKK’ya ve yandaşlarına
yaranmak için görmezden geldikleri şanlı Türk bayrağının, Diyarbakır’da
yakıldığını bile, bile kendisini karşılayan Melihizm’in bindirilmiş kıtalarına,
direnişler tarafından Türk bayrağının yakıldığını söylemiştir.
Üstelik bununla da kalmamış, Irak’taki milyonlarca Müslüman’ın katili,
işkencecisi, tecavüzcüsü “Bay ve bayan Amerikan askerlerinin sağ salim
eve dönmesi” için dua eden Sn. Erdoğan, İncirlik Üssü’ndeki Amerikan
askerlerinin camide içki içmesinin de suçunu, Dolmabahçe Camii’ne tedavi olmak
için sığınan direnişçilerin üzerine yıkma teşebbüsünde bulunmuştur.
Hani derler ya, batan gemiyi ilk olarak fareler terk eder. Mütarekeci gözde
yazarlarımızdan Gülay Göktürk, bakın BuGÜN gazetesinde ne buyurmuş…
“Kısacası dört bir yanımızı saran dış düşmanlarımız AK Parti’yi
yıkmak için el ele vermiş.
(…)
Şu SOROS dediğiniz düne kadar Kemalistler tarafından ulus devleti yıkıp sizi
iktidara getirmekle suçlanmıyor muydu? Ne zaman saf değiştirdi*
SOROS’un da, küresel çetelerin de en önemli özelliği eskittiği ve
dizginleyemedi kontrolsüz güçleri Mübarek misali yok etmek değil midir?
Yıkıp, yıkan, tomalara molotof atan, o iğrenç pankartları asıp Atatürk’e ve
Türk milletine hakaret edenlerin tamamı SOROSPU ÇOCUKLARI’dır. Hiç bir devrimci
kendi malına, devletin malına zarar vermez.
Eğer ülkenin ve milletin istiklâli tehlikedeyse, ülkenin ve milletin
istiklâlini kurtaracak Türk ulusunun azim ve kararıdır. Yarınlarına ve alanlara
bu azim ve kara şekil verecektir.
Not: Tarih tekerrür etmiş ve başta ADD olmak üzere
demokratik kitle örgütleri Taksim’deki Atatürk Anıtı’nın Öcalan’ın posterleriyle
ve paçavralarla örtülüp, büyük ÖNDER’imize ve Türk milletine hakaret etmelerine
ses çıkarmamışlardır.
İlk Kurşun