Tayyip'le şeriat devleti kuracağınızı sandınız öyle mi?
ŞERİATÇININ ÜTOPYASI
İki tür ütopya vardır: İdeal düzen ütopyaları ve korku ütopyaları.
Platon’un Devlet’i (bilinen ilk ütopyadır), Fârâbî’nin, “Medinet’ül Fâzıla”sı (Erdemli Şehir), Thomas More’un Ütopya’sı, Campanella’nın Güneş Ülke’si, Francis Bacon’un Yeni Atlantis’i ideal düzen ütopyalarının örnekleridir.
Korku ütopyalarına ise Aldoux Huxley’in Yeni Dünya’sı ve George Orwell’in 1984’ü örnek verilebilir.
Gelelim şeriata…
Şeriatın sözlük manası ‘’su yolu, hayvanları suya götürme, su yoluna koyma’’ demektir. Terim olarak ‘’kanun’’ demektir. Arapça karşılığı şeriattır. Arapçada Fransız, İngiliz, Alman kanunun karşılığında Fransız, İngiliz, Alman şeriatı denir.
Şeriat Kuran’da, insanların iradelerine dair olan hükümlere denir. Kurandaki fiili hükümlere Allahın verdiği emirlere ve koyduğu yasaklara şeriat, Allahın şeriatı, Allahın kanunu denir. (Hüseyin Atay, Cehaletin Tahsili)
Saygıdeğer hocamız Yaşar Nuri Öztürk’ün bu konudaki görüşü ise şöyle:
Soru:
18. ayette sözü edilen “şeriat” kavramı üzerinde durur musunuz?
Cevap:
Şeriat; yol ve yöntem demektir. Bu kavramla ilgili olarak Maide Suresi 3. ayette bilgi verilmektedir. Şu kadarını söyleyeyim ki; bu kavram ( şeriat ) Allah’ın dinine isim olarak kullanılamaz. Çünkü Allah’ın dinin adı bizzat Allah tarafından İslam konmuştur. Bu adı değiştirmek ve de başka kelimelerle birleştirmek yanlıştır.
Maide Suresi / 3. ayet
“…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerindeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçip benimsedim.”
Görüldüğü gibi Cenabı Hak, din konusunda isimlendirmeyi bile insana bırakmamıştır. Din konusunda tam tek el vardır ve bu tek el Allah’ın elindedir.
Dini koyan, oluşturan ve koruyan da Allah’dır. En büyük peygamber bile bu konuda Allah’ın yetkisine iştirak edemez.
Böyle bir yetkiyi kullanmaya kalkmak şirk olduğu gibi bir takım insanların az veya çok kullanıma açması da şirktir.
Bu şirkten kaçmanın tek yolu Allah’ın kitabı dışında hiç bir kişi veya söze hüküm koydurtmamaktır. (Kuran’daki İslam, sayfa 265)
Zekeriya Beyaz hocamız da Hüseyin Atay ve Yaşar Nuri Öztürk’le mutabıktır: ‘’Öncelikle bu kesin gerçeği bilmek ve akıldan çıkarmamak gerekir. Şeriat demek İslam demek değildir. Şeriat insanlar tarafından İslam adına yapılan yorumlarla verilen hükümlerdir…
Her mezhep bir ayrı şeriattır. Ayrıca her mezhebin içinde çok farklı şeriat yani fıkıh anlayışları vardır. ‘’ (Türkiye’de Örtülü Savaş, Dar-ı Harpçilik Cihat mı Cinayet mi?, sayfa 30-31)
Bizdeki şeriat yanlıları yeni rejimi bir türlü hazmedemediler. Oysa cumhuriyetten evvelki ortam kendileri için istedikleri gibi at koşturmaya çok elverişliydi.
Din adına tek otoriteydiler, Müslümanlık kendilerinin tekelindeydi, sığ kafalarının içindeki yobaz düşünceleri Allah’ın emri diye insanlara yutturuyor bundan istifade etmesini çok iyi biliyorlardı.
Türkiye Cumhuriyeti kuruldu, muslukları kapandı. Ömrü çok uzun sürmez dediler, bir silleyle yıkılacağız sandılar.
Dış mihrakları arkalarına alarak isyanlar çıkardılar. Deccal ülkesi dediler, Dar-ı Harp ilan ettiler, ‘’20 yy.’da iki tane Yahudi Devleti kuruldu’’ bile dediler.
Umdukları gibi çıkmayınca sesleri kesilir gibi oldu, bizim safdiller sindiler sandı. Oysa sessiz ve derinden çalışmalarına hiç ara vermeden devam ettiler.
İlk kazanımları İnönü’den oldu… Menderes’le ivme kazandı. Menderes’ten sonraki hükümetler gerek söylemleriyle gerekse kayıtsızlıklarıyla bizim şeriatçıları palazlandırdı.
Gelelim Akepe iktidarına…
Yıllar yılı bir liderin özlemini çektiler. Öyle bir lider ki, milliyetçilerin arasına sokulmuş nifaklardan biri olan Serdengeçti’nin ‘’ Çık, nerdesin, zuhur et! Biz seni bekliyoruz. Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz.’’ dizelerindeki gibi.
RTE’yi çıkardılar meydana...
Söylemleriyle, eylemleriyle tam da bizim şeriatçıların nabzına göre şerbet veriyordu. Adeta mehdi’ydi. (Bu arada söyleyeyim: mehdi doğru yolu göstermek anlamında olan ‘’hidayet, hedy’’ mastarlarından türemiş bir niteliktir. Çıkmaz yolu çıkar yapan kimseye ‘’hadi’’ anlamında mehdi denir. Kuran’da mehdi zikredilir fakat zikredilen o mehdi Kuran’ın kendisidir. (Bakara 2, İsra 9) Dolayısıyla bir Kur’an mümininin mehdiye ihtiyacı yoktur.)
Bu lider asıyor, kesiyor, Yahudilere ateş püskürüyor (Bizim dincilerin en zayıf noktasıdır, Hitler’i bile alkışlarlar bu kertede) hatta Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres’i kalaylıyordu. Fakat bunu yaptığı sırada davut boynuzlu Yahudi Cesaret Madalyasını koynunda taşıyordu.
Başında bulunduğu devleti ecnebiye borçlandırıyor, sermayelerini peşkeş çektiriyor, topraklarını yabancıya satıyor, gelir getiren işletmelerini devrediyordu.
Büyük Ortadoğu Projesi ve Medeniyetler ittifakına eşbaşkanlık ediyor, Din(gil)lerarası Diyalog’da öncü rol üstleniyordu.
Allah’ın ayetlerini inkâr edercesine (Maide 51, Bakara 120) batılı hak ile bir tutmaya çalışıyordu.
Apartman kilise sayısı ile cami sayısı hemen hemen denk gidiyordu.
Özlediğiniz, şeriatın geleceğini sandığınız devletin bütün imkânlarını kullanmak bizim önceliğinizde değil, yabancının elindeydi…
Milliyet anlayışınız olmadığı için buraya değinmiyorum bile.
Siz Tayyip Erdoğan önderliğinde şeriat devleti kuracağınızı sanmıştınız öyle mi?
Üstadınız (!) N.F.K cevap versin size:
‘‘Akmayan yaşlarla sıcacık yüzün;
Yavrum, bugün seni pek üzgün gördüm.’’
Not: Değerli Hocamız Alpaslan Işıklı’yı kaybettik. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.
Cihan YETKİN