AKP savaş değil barış yolunu seçer mi?



1 Eylül Öncesinde Savaş Tamtamları!


Orhan BİRGİT
Milyonlarca kişinin öldüğü, ya da sakat kaldığı, kentlerin yıkıldığı İkinci Dünya Savaşı’nın sonlandırılması için masum insanların üzerine Büyük Felaketin denilen Atom Bombası’nın atılmasından kaçınılmadığı o dönemi ne çabuk unuttuk?


Oysa böylesine bir savaşın sona erdiği gün olan 1 Eylü’lü, bu nedenle Dünya Barış Günü ilan edenler de, yine günümüzde çeşitli ülkeleri yönetenlerin büyük babaları değil miydi?

Silah fabrikatörleri , tezgâhlarını kapatmamak için yeni silahlar yaparak , onları dünyanın çeşitli bölgelerinde savaş tanrılarının emrine verirken; bir yandan da terör ateşinin alevlerini muhafaza etmesine dikkat etmiyorlar mıydı?

Bu çelişkiler içinde, bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini , tüm komşularına bir güvence olarak duyuranların ; şimdi ne oldu da ABD’nin bir uydusu olarak Ortadoğu’yu kan, ateş ve gözyaşı içinde bırakacak olan politikası için “Biz Hazırız” demesini anlamakta güçlük çekiyorum!

Süper Devletler yeni kitle imha silahlarının sadece kendi tekellerinde bulunmasını istedikleri için; örneğin Kuzey Kore’nin Atom Bombası sahibi olmasını istemezler.

Tıpkı günümüzde de aynı politikayı uygulamasını İran’dan ve Suriye’den ısrarla bekledikleri gibi.

Güvenilir Batılı kaynaklar, “Koalisyon Güçleri” adı verilen ABD-İngiltere ve Fransız silahlı birliklerinin olası müdahalesi için geri sayımın başladığını yazıyor. Kimine göre bu kaynakların hareket alanı Güney Kıbrıs’taki İngiliz üsleri olacak.

Başka bazı kaynaklar ise bu karma birliklerin Komuta Merkezi olarak Türkiye’yi gösteriyor.

Kahramanmaraş’ta üslenmiş olan Alman Patriotlarının varlığını anımsayınca bizi yakından ilgilendirecek bu olasılık için “Neden Olmasın?” demek de mümkündür.

Erdoğan’ın sabık dostu ve müttefiki Esad’a günümüzde 180 derece ters döndüğünü bilenler, bir de Obama ile buzlanmış ilişkileri yeniden ısıtmak amacıyla ülkemizin Şam'a karşı bir harekâtta görev alma ihtimaline endişe ile bakmakta haklıdır.

Bu tür olasılığı en aza indirmek, ancak sınır dışına asker göndermek için 1 Mart 2003′te TBMM7den çıkartılmış olan tezkerenin günümüzde geçerli sayılmasına imkan olmadığını ve dolayısıyla yeni bir TBMM kararı gerektiğini savunan CHP ve MHP’nin yanında BDP’nin de yer almış olması iktidarın elini bağlamaya yetecek midir?

Erdoğan’ın ani bir emrivaki ile Birinci Dünya Savaşı'nın Osmanlı Kabinesindeki Enver ve Talat Paşalar gibi hareket etmeye kalkma olasılığını güçlendiren en yeni örnek, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun tüm TC adına savaşa hazır olduğumuzu söyleyerek Kuveyt ve Suudi Arabistan’ı ikna etmek için sefere çıkmasıdır.

Böyle bir harekât için Suriye’de gerçekten kimyasal silah yapılıp yapılmadığını öğrenmek salt BM adına bu ülkeye giren gözlemciler heyetlerinin edindiği izlenimlerle mümkün müdür?

Yakın geçmişin kara kutusu da olarak değerlendirdiğim aziz dostum İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi ile bu ihtimalleri değerlendirmek amacıyla yaptığımız bir telefon söyleşisinde Batı’nın kirli oyunlarından kimi örnekler anımsadım.

Varşova Paktı’na üye olmasına karşın, Moskova’ya göre daha bağımsız bir politika uygulayan Romanya Başbakanı Çavuşesku’nun ,eşi ile birlikte ülkesini demir yumruk altında yönetme arzusuna karşı ayaklanan Romanya halkını desteklemek amacıyla ünlü ABD haber ajansı Associadet Press, bir Romen Papazını kaynak göstererek ülkede 600 din adamının öldürüldüğünü bültenlerine almıştı.

Haberi Batı radyolarından öğrenen Romanyalıların Başkanlık Sarayı’nı basması ve Devlet Başkanı ile eşini sarayın bodrumunda kurulan sözde bir mahkemede iki saat süren bir yargılama sonunda infaz etmeleri TV’lerden yayınlanmıştı.

Neden sonra haberin uydurma olduğu meydana çıkmıştı ama ülkede rejim de çoktan değişmişti.

Komşu Irak’ın petrol kaynaklarını ele geçirmek isteyen ABD’nin bu isteğinin arkasına kendi ve tüm Batı kamuoyunun desteğini almak amacıyla Temsilciler Meclisi’nin Alt Komisyonu’nda dinletilen Irak vatandaşı 12 yaşında bir çocuğa söylemesi için ezberletilen ifadenin arkasında CIA’nin olduğu yıllar sonra anlaşılmıştı.

İktidarın savaş değil barış yolunu seçmesi hem ülkemizin hem de kendi geleceğinin yararınadır.

Sevgili Okurlarım
12 Şubat’tan bu yana Sevgili Merdan Yanardağ’ın isteği üzerine sizlerle bu köşeyi paylaşmıştım.

Gazetemin yönetimi YAZILARIMA SON VERİLDİĞİNİ TELEFON İLE DUYURDU. BU YAZIYI AYNI ZAMANDA BİR VEDA YAZISI OLARAK DA DEĞERLENDİRİN…

➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..