Artık herkes Tayyip'e gülüyor!
Van minit, van minit!..
Uğur DÜNDAR
Bunu nasıl mı bildim? Saklamıyorlardı ki! Seçimler, demokrasi, onlar için iktidara gelmenin bir aracıydı sadece. Onlar hep böyleydi!..”
* * *
“Demokrasi sadece seçimler demek değil, bir değerler birliğidir. Bunların başında da düşünce özgürlüğü, fikirlerin çokluğu, laiklik ve hukukun üstünlüğü gelir.
Demokrasi tabii ki seçimsiz olmaz. Ancak tekrar ediyorum; demokrasi aynı zamanda açık ve çoğulcu bir toplumun oluşturulması, düşünce özgürlüğü, din özgürlüğü, örf, adet özgürlüğü gibi bireysel özgürlüklere saygıdır.
Demokrasi aynı zamanda çatışmaların düzenlenmesi ve çözümlenmesidir.
Özellikle sınıf çatışmalarının hukuk kuralları aracılığıyla çözüme kavuşturulmasıdır.
Demokrasi yandaş olmayan, mezhebe dayanmayan bir yönetimdir. Ayrıca demokrasi, iktidardaki partinin muhalefete ve azınlıklara saygı duyduğu bir rejimdir.”
* * *
“Bunların tarihlerini, nasıl ortaya çıktıklarını biliyor musunuz? 1928 yılında bir çeşit Arap Nazizmi olarak ortaya çıktılar. Nazi görüşünün Avrupa’ya özgü olduğu anlatılır. Fakat bu yanlıştır. Arap Nazizmi de vardı ve bu bile onlara güvenmemem için yeterli bir sebeptir.”
* * *
Sevgili okurlarım,
Yazımın buraya kadar olan bölümünü okurken “Bu sözleri AKP için acaba kim söylemiş olabilir?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Hayır, kısaltılarak alıntılanmış yorumlar AKP’yi değil, Mısır’daki Müslüman Kardeşleri anlatıyor!
Ama AKP’nin uygulamalarıyla şaşırtıcı biçimde örtüşüyor!
Yorumları yapan kişi ise, Başbakan Erdoğan’ın Mısır’daki darbenin sorumlusu olarak gösterdiği Yahudi asıllı Fransız düşünür Bernard-Henry Levy…
Cumhuriyet gazetesi adına röportaj yapan Duygu Güvenç “Başbakan Erdoğan, Mısır’daki yönetim değişikliğinden dolayı sizi suçluyor. Niçin?” diye sorunca Levy çok sert bir cevap veriyor:
“Sayın Erdoğan sayıklıyor. Fransa’da aklını kaybettiği ve saçmaladığı konuşuluyor. Fransa ve ABD’de artık herkes ona gülüyor!”
Levy bu ağır tepkiyle de yetinmiyor. Röportajın devamında Başbakan’ı, Osmanlıcılık oynayan büyük bir çocuğa benzetiyor:
“Büyük bir ülkenin yöneticisinin ‘İsrail, Levy vasıtasıyla bu komploların merkezinde yer almaktadır’ gibi saçma bir cümle kurmasına sebep olan nedenleri anlayabilmek isterim! Bu saçmalık, gerçekten ilginç ve endişe verici. Bu kadar önemli bir insanın Nil kıyılarında yaşananlara sorumlu ararken böylesi çocukça açıklamalara başvurması kaygı verici. Çocukça değilse bile anti-Semitik. Bu iki kelime, iyi bir ikili oluşturuyor. Sayın Erdoğan Mısır’da Müslüman Kardeşler’in temelini oluşturduğu bir Osmanlıcılık oyunu oynayan büyük bir çocuk. Ama oyun aniden bozuldu ve kral tepinmeye başladı. Bunun üzerine asla eskimeyen Yahudi komplosu bahanesine sarıldı.”
Levy, Başbakan’ın danışmanlarından İbrahim Kalın’ın ortaya attığı “değerli yalnızlık” kavramını da yorumluyor:
“Türkiye yalnızlaşıyor. Fakat bu yalnızlık Erdoğan’ın tercihi. Modernliğe sırtını dönerek, Kemalizmin getirilerini bozarak, Ermeni sorununu inkar ederek yalnızlaştı Türkiye. Ülkenizin tarihi açısından bakacak olursak bu büyük bir hata!
Avrupa’nın Türkiye ile bir sorunu olduğu aşikar. Ancak aşikar olduğu halde pek bilinmeyen konu, Erdoğan’ın Avrupa ile sorunu! Bu nedenle 12 yıldır Avrupa’ya sırtını dönmek ve bağlarını koparmak için elinden geleni yaptı. Oysa ‘Ilımlı İslam’ konseptini, Hıristiyan demokrasileri olan İtalya ve Almanya’ya benzeterek biz Avrupalılar ortaya attık. Fakat bugün görüyoruz ki bu, ahlaki açıdan sakıncalı bir illüzyon yaratmış!”
* * *
Levy “Ilımlı İslam dönemi bitti” diyor.
“Erdoğan’ın da adı çizildi” demeye getiriyor!
Sizce İsrail’e yüksek perdeden bir “Van minit, van minit!..” çekmenin tam da sırası değil mi?
