İmamın çorap söküğü…
Tık… Tık… Tık…
Necati DOĞRU
El parasıyla düğün dernek, yeme içme, büyüme buraya kadar.Ekonomik kriz kapıya “tık… tık… tık” vurmaya başladı.
1 dolar 2 TL’ye dayandı.
Benzin 5 TL’ye yaslandı.
Ekmek de zamma vidalandı.
Ve arkası çorap söküğü…
10 yılda devletin, değerli neyi varsa yabancı ve yerli sermaye sahibine satıldı. 10 yılda dışarıda para boldu. Dış para akacak yer arıyordu. İktidardakiler çok şanslıydılar. Yüksek faiz verip, Türkiye’yi soydurmayı göze alarak, şanslarına şans eklediler.
Milli gelir yüzde 4.5 arttı.
Harcanabilir gelir yüzde 8 arttı.
Halk da oyunu iktidara akıttı.
Buraya kadar!
El parasıyla büyüyüp övünmek sürdürülemez oldu. Sürdürülemez olacağı Mayıs ayında netleşmişti.
Hatırlayınız. Ekonomi Bakanları aralarında; “Frene bastın… Gazadan ayağını çektin… Gazla frene aynı anda bastın…” türü kahve sohbetine dalmışlar ve İngilizce deyimlerle; “soft landing yaparız… Açığı sürdürülebilir seviyede tutarız… Kriz bize gelemez… Avrupa bizden ders öğrensin…” diyerek fiyaka satıyorlardı.
* * *
Soft landing lafını; “Çok yükseklerden uçan (balon olmuş) ekonomi uçağının piste çakılmadan yumuşak inişi” anlamında söylüyorlardı. “Ayağımızı gazdan biraz çeker büyümeyi kısarız… Ekonomi uçağını yere çakılıp krize girmeden hep havada tutarız…”
Marifetini göstereceklerini vurguluyorlardı.
Açık büyümüştü.
Açık küçülecekti.
Yumuşak iniş yapıldı.
Ne oldu?
Ekonomi küçüldü.
Fakat cari açık büyüdü.
Oysa bu “landing…” dedikleri holding başkanı dilinin anlattığı; milli gelirle birlikte cari açığı da küçültmekti.
Boş, boş övündüler.
Son 10 yıl boşa gitti.
Dış borç bağımlılığı arttı.
Türk ekonomisinin yönünü Almanya gibi “döviz açığı değil döviz fazlası veren ve dolayısıyla dış para gelmese bile krize girip yere çakılmayan” bir sağlam yapıya dönüştürülemedi.
Şimdi uçak çakılıyor.
* * *
Çakılma belirtileri keskinleşti:
Yeni sıcak para (döviz) gelmiyor.
Eski girmiş para (döviz) gidiyor.
Merkez Bankası, kasalarındaki döviz birikimini (rezerv) her gün biraz daha fazla eritmesine rağmen doların iç piyasadakiyükselişini durduramadı. Başbakan’ın döviz lobisine çok ağır hakaretler yağdırıp bağırıp çağırmasına rağmen Merkez Bankası, faizleri artırmak zorunda kaldı fakat “uçağın çakılma pozisyonunu” düzeltemedi.
* * *
Bir dolar kaç liraya gider.
Bir euro ne olur?
Altın ne yapar?
Borsa nereye diplenir?
Önce kimler batar.
Hangi sektör havlu atar.
Ben bunları bilmem.
Biliyorum diye yazanların da çoğunlukla söyledikleri tutmuyor.
Ben şunu bilirim:
Emeğiyle, maaşıyla geçinenlerin kemerleri sıkılacak, vergi yükleri artırılacak. Garibin, gurabanın, fakirin, fukaranın hali duman olacak.
Tayyip uçağı çakılıyor.
Televizyonlarda ağlayanlarımız arttı
Fetullah Gülen, 1400 yıl önce İslam tarihinde yaşanmış “ölme-öldürme olaylarını” anlatıp TV’lerde ağlıyordu.
Aileden sorumlu Bakan Fatma Şahin de “Suriye’de iç savaşta katledilen çocuklara” hislenip ağlamaya başladı. Başbakan da kendini Mısır’da Müslüman Kardeşler Lideri El Biltaci’nin yerine koyup, öldürülen kızı için ağladı. TV’de ağlayanlarımızın sayısı arttı fakat hiçbiri Eskişehir’de polis ile fırıncı çıraklarının bir olup vahşice döverek öldürdüğü 19 yaşındaki üniversiteli genç Ali İsmail Korkmaz için tek damla yaş akıtmadılar.
