Tayyip yine köpürecek!
Başbakan yine kızacak!
Rahmi TURAN

Oysa malûm, onun eleştiriye hiç tahammülü yok! Bu nedenle “Patronlar Kulübü” diye bilinen TÜSİAD’a “Siz kendi işinize bakın!” diye sert sözlerle hücum edebilir!
Fakat bu, işlerin iyi gittiğini göstermez tabii ki… Ülkede her şey çivisinden çıktı âdeta!
Ekonomimiz kırılgan… Yarın ne olacağı belli değil… İşadamları, ip üstünde yürüyen cambazlar gibi… Düşmemek için tüm maharetlerini kullanıyorlar!
İç ve dış politikada izlenen yanlış yol ve yapılan hatalar, her alanda geleceğimizi bulutlandırıyor!
* * *
Türk Sanayicileri, ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu, ülkede ifade özgürlüğünün baskı altına alındığını söylüyor. Türkiye’nin önde gelen işadamlarından biri olan Yücaoğlu’nun eleştirilerini şöyle özetleyebiliriz:
* “Gezi Parkı protestolarında gençler, ifade özgürlüğü içerisinde hayat tarzlarına müdahale istemiyorlardı. Darbe filan istenmiyordu. Eğer hoşgörü ile yaklaşılabilseydi, Türkiye güler yüzünü göstermiş olacaktı. Fakat tam tersine şiddet potansiyeli olan bir ülke algısı yarattık!”
* “Genel anlamda Türkiye, dış politikadaki sert konuşma üslûbu, çatışmalara açık kapı bırakan tutumuyla alışılmışın çok dışında bir görünüş sergiliyor. Hem siyasi duruşumuz, hem de bölgesel ekonomik ilişkilerimiz sıkıntılı bir sürece girdi.”
* * *
Türkiye’deki sanayicileri ve işadamlarını temsil eden Yücaoğlu’nun eleştirilerinde haklılık payı çoktur.
Peki, Tayyip Bey bunları dikkate alacak mı? Hiç sanmıyorum! Çünkü o eleştirilmeyi sevmiyor ve her şeyin en iyisini, en doğrusunu kendisinin bildiğine inanıyor!
Oysa dünyada hiç kimse her şeyi bilemez.
Ünlü atasözümüzdür:
“Yarım hekim candan, yarım hoca dinden eder!” derler…
Ünlü Alman filozofu Nietzsche ise şöyle der:
“Bazı şeyleri yarım bileceğine, bir şey bilme daha iyi.”
Dondurmalı tesettür!
Mehmet Şevket Eygi, İslâmi kanadın en önde gelen yazarlarındandır.
Eygi “İslâm feminizmi sapıklıktır” diyerek Millî Gazete’deki sütununda şunları yazdı:
“Karı, tam bir rüküşlük heykeli. Alaca bulaca, rengârenk, ince topuklu ayakkabılar, gökkuşağının bütün renklerini aksettiren bir eşarp. Üstelik elinde bir dondurma külâhı, yalaya yalaya caddede yürüyor. Bir elinde cep telefonu, bir elinde dondurma. Böyle tesettür olur mu?”
Mehmet Şevket Eygi dini bütün, bilge bir kişidir. Bu sözleri maazallah onun yerine bir başkası yazsaydı, görgüsüz takımı kıyameti kopartırdı!
Şimdi hepsi sus-pus…
“Deniz Feneri davası” ne oldu?
Almanya‘da bir Deniz Feneri e.V davası vardı…
Din adına, Türk işçilerinden 41 milyon Euro toplayarak onları insafsızca söğüşlemişlerdi… Derneğin Türkiye‘ye yolladığı 17 milyon Euro da buradaki ortakları tarafından iç edilmişti.
Alman Yüksek Mahkemesi 17 Eylül 2008’de, Almanya‘daki sahtekârları hapse mahkûm etti, mal varlıklarına el koydu ve derneğin Türkiye‘deki şubesini yönetenlerin yargılanması için de dava dosyalarını Türkiye‘ye yolladı…
Aradan beş uzun yıl geçti…
Dosya belli, suç belli, sanıklar belli ama hâlâ ortada bir şey yok… Sanıkların dokunulmazlığı mı var acaba?
Neden bu dava yürümüyor? Engel olan ne?
* * *
Kurban Bayramı yaklaşıyor. Dinci dernekler yine faaliyete geçti. “Bu yıl da hayırseverlerin kurbanlarını keserek yoksullara dağıtacağız” diyorlar.
Halkın kurban paralarını kapmak için reklam kampanyaları açıldı.
Kurban hisse bedeli, yurt içinde 560 lira, yurt dışında ise 240 lira… Neden bu fark?Anlayana aşk olsun!
Tebessüm :)
Bu değişim, başka değişim!
Sürekli olarak “Artık değiştim” diyen bir politikacıya, merak edip sormuşlar:
“Değiştim, değiştim, diyorsun. Şunu hele doğru dürüst bir anlatsana… Yani hangi açıdan değiştin?”
“Tabii ki maddi açıdan” demiş politikacı… Sonra eklemiş:
“Eskiden garibanın tekiydim, şimdiyse, ayıptır söylemesi, milyarlarla oynuyorum… Oğlum bile parayla dans ediyor!”
Günün Sözü
Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi.