“Tayyip’in muslukçusu” ve örtülü işler!
Örtülü ödenek konusu yıllardır tartışılır. Ancak bu tartışma AKP iktidarıyla birlikte daha da hararetle yapılmaya başlandı. İki nedenle: Birincisi, örtülü ödenek harcamalarında görülen patlama. İkincisi, örtülü ödeneğin başındaki isimle Erdoğan ve AKP iktidarı arasındaki ilişkiler. Ve o, Örtülü ödeneğin başında “Erdoğan’ın muslukçusu” diye de nitelenen Maksut Serim duruyor...Erdoğan’ın ‘muslukçusu’ örtülünün başında
.
Yılın ilk 8 ayında örtülü ödenekten yapılan harcama 874 milyon TL’yi buldu. Örtülü ödenekteki bu muazzam artış, Suriyeli çetelere para aktarıldığı iddialarını gündeme getirdi. Örtülü ödeneğin başında “Erdoğan’ın muslukçusu” diye de nitelenen Maksut Serim duruyor.
Örtülü ödenek konusu yıllardır tartışılır. Ancak bu tartışma AKP iktidarıyla birlikte daha da hararetle yapılmaya başlandı. İki nedenle: Birincisi, örtülü ödenek harcamalarında görülen patlama. İkincisi, örtülü ödeneğin başındaki isimle Erdoğan ve AKP iktidarı arasındaki ilişkiler.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, dün bu konuyla ilgili bir soru önergesi daha verdi. Kart, aslında bu konuyu sürekli Meclis’e taşıyor ve örtülü ödeneğin başındaki isim olan Maksut Serim’in kim olduğunu Başbakan’a soruyor. Kart, Başbakanlığın bu yılın ilk 8 ayında örtülü ödenekten rekor düzeyde, 873,8 milyon lira harcama yaptığını da belirterek, bir kez daha aynı soruyu sordu: “11 yıldır aralıksız olarak Başbakanlık Örtülü Ödeneğinin başında tutulan Maksut Serim kimdir?”
Sahtecilikten hükümlü
Kuşkusuz bu soru toplumu çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü ortada, niteliği gereği nereye harcandığı konusunda hesap verilmeyen ve giderek miktarı artan bir kaynak var. Üstelik iktidarın, Suriye’de vahşi eylemler yapan terörist gruplara verdiği destek her geçen gün artarken...
Konu, kamuoyunu bir başka açıdan daha ilgilendiriyor. Örtülü ödeneğin başındaki kişi, istihbarat ve güvenlikle ilgili faaliyetlere, gizli operasyonlara harcanan bir fonu yönetiyor. Yani devletin bütün sırlarına vakıf bir kişi.
İşte bu kişi Maksut Serim. 11 yıldır ödeneğin başında olan ve sahtecilikten hüküm giymiş bir isim. Serim, 90’lı yıllarda Vakıfbank’ta şube müdürlüğü ve genel müdür yardımcılığı yaptı.
Diplomasını Kazakistan’daki El Farabi Üniversitesi’nden almıştı. Vakıfbank’a, YÖK’ten bu kurumla ilgili bir denklik yazısı da vermişti. İşte o yazının sahte olduğu, söz konusu üniversiteye denklik verilmediği ve Serim’in öğrenim gördüğünü söylediği 4 yıl boyunca yalnızca 2,5 ayı yurtdışında geçirdiği mahkeme kayıtlarıyla tespit edildi. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Serim’i “resmi evrakta sahtecilik” suçundan 2 yıl hapisle cezalandırdı; cezası 5 yıl süreyle ertelendi. Yani Serim, sahtecilik suçundan hapis yatmadı; AKP iktidara geldikten iki ay sonra örtülü ödeneğin başına “Başbakan danışmanı” sıfatıyla atandı. Bugün, sene sonunda 1 milyar TL’ye ulaşması muhtemel olan bu ödeneği yönetiyor ve pek çok devlet sırrına vakıf.
Örtülü ödeneğin ne şekilde kullanılacağı konusunda tek yetkili Başbakan. Tansu Çiller, başbakanlığı döneminde örtülü ödenekten milyonlarca lirayı dolandırıcı Selçuk Parsadan’a kaptırmış, konuyla ilgili sorulara “açıklarsam savaş çıkar” yanıtını vermişti.
Tayyip’in eski dostu
Tayyip Erdoğan, işi Çiller’e kıyasla sağlam kazığa bağlamış. Zira Maksut Serim’le ilişkileri, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemine dayanıyor. Bu ilişki, 1999 yılında İstanbul Valiliği’nin Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı’na yolladığı “çok gizli” ibareli bir yazıyla açığa çıkmıştı.
O yazıda, Maksut Serim’in müdürü olduğu Vakıfbank Valide Sultan Şubesi’nde İBB adına çifte hesaplar açıldığı, organize bir şekilde İgdaş, Belbim, İstaç, İston ve İsfalt gibi belediye iktisadi iştiraklerinin tüm gelirlerinin yatırıldığı bu havuz hesaplardan bazı firma ve hesaplara para aktarıldığı, bu firmaların naylon fatura keserek milyonlarca lirayı Fazilet Partisi ve İBB’nin mutemed şahıslarına ödediğine ilişkin bilgi ve bulgular bulunuyordu. Yazıda, yapılan yolsuzluk tutarının eski parayla 400 trilyon olduğu belirtiliyordu. Bu miktarın bugünkü karşılığı yaklaşık 1,5 milyar dolar olarak tahmin edilebilir. Basında bu paranın AKP’nin kuruluşunda kullanıldığı da iddia edildi.
Bu yazı üzerine İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı. Mülkiye müfettişlerinin hazırladığı raporlar, AKP’nin iktidara gelmesiyle sumen altı edildi.
Erdoğan, Serim’le hiç değilse 15 yıla varan ilişkisini hiç kopartmadı. Örtülü ödenekten harcanan para her yıl biraz daha artıyor. Bu paranın ne kadarının Suriye’ye yönelik saldırgan politikaların finanse edilmesinde kullanıldığı bilinmiyor. Erdoğan örtülü parasını bir dolandırıcıya kaptırmadı; bir “sahtecilik” hükümlüsüne teslim etti. Üstelik o da Çiller gibi “açıklarsam savaş çıkar” diyebilir.
Hep soruyor ama yanıt alamıyor
CHP’li Atilla Kart, Maksut Serim ve örtülü ödenek konusunu yıllardır Meclis’te verdiği soru önergeleriyle soruyor. Ancak yanıt alamıyor. Dün de konuyla ilgili bir önerge veren Kart, Erdoğan’a hem AKP iktidarları ile birlikte örtülü ödenek harcamalarındaki anormal ve katlamalı artışı hem de Maksut Serim’i sordu.
Kart, soL’a yaptığı açıklamada, örtülü ödenekteki artışla ilgili şunları söyledi: “Harcamalar, Çiller, Ecevit, Erbakan, Yılmaz hükümetleri dönemlerini 5-10 katı aşacak boyutlara ulaştı. Bu artışı Suriye’deki durumla sınırlamak doğru değil. Harcamalar 2005-2006’dan itibaren katlanmaya başlıyor. Türkiye’de İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı odaklı yarı legal ve dış dinamiklerle bağlantılı olan bir kolluk yapılanması mevcuttur. Bu kolluk yapılanmasıyla örtülü ödeneğin bağlantısını halkımızın takdirine sunuyorum. Örtülü ödeneğin ülkenin çıkarlarıyla bağdaşmayacak şekilde, daha çok hükümetten ziyade başbakanın kişisel ve siyasi çıkar ilişkileri için araç olarak kullanılan bir mekanizma olduğu kanısındayım.”
Yandaş basını o zamandan beslemişler
Maksut Serim ile Tayyip Erdoğan arasında, Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde gelişen ilişkiler, Meclis’te pek çok kez gündeme geldi. 2006 yılında TBMM Genel Kurulu’nda, Atilla Kart’ın iddiaları hatırlatması ve İstanbul Valiliği’nin yazısını gündeme getirmesi üzerine, dönemin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin şunları söylemişti:
“Şimdi, böyle bir şey yok. [Maksut Serim’i kastederek] Bu arkadaşımız hakkında herhangi bir soruşturma, herhangi bir dava yok. Şimdi, ben, geçen gün, suçsuz insanları suçluymuş gibi göstermeyin dedim; çünkü, hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan hiç kimseyi suçlayamazsınız. Yedi yıldır, eğer, bu arkadaş bir suç işlemiş olsaydı; söylediğiniz olaylar tahakkuk etmiş, tespit edilmiş olsaydı, herhâlde, şu anda hakkında bir işlem yapılmış, ya cezaevinde olacaktı ya ceza alacaktı, kamu haklarından mahrum olacaktı; ama, şu anda bir kamu görevi yapıyor.”
Oysa Serim hakkında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği bir mahkumiyet kararı bulunuyor. Ayrıca Serim’in Vakıfbank’ta şube müdürü olduğu dönemde de Fazilet Partisi ve Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Kanal 7, Yeni Şafak ve Akit gazetelerine kaynak aktardığı iddiaları da mülkiye müfettişlerinin hazırladığı raporlarda yer aldı. Dönemin İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan bu iddiaları basın karşısında dile getirdikten bir süre sonra Ergenekon davasından tutuklandı ve hüküm giydi.
Vakıfbank üzerinde AKP gölgesi
Tayyip Erdoğan-Maksut Serim ilişkisi, Serim’in Vakıfbank’ta şube müdürlüğü yaptığı döneme dayanıyor. Vakıfbank’ın adı doksanların sonunda gerçekleşen bu olaydan sonra da sık sık AKP’yle geçti.
Tayyip Erdoğan’la Maksut Serim ilişkisi, Erdoğan’ın belediye başkanlığı dönemine dayanıyor. Serim, o dönemde Vakıfbank’ın Valide Sultan Şubesi Müdürü’ydü. Serim, geçerli bir diploması olmadığı açığa çıkınca emekliye sevk edildi. Ancak AKP’nin adının karıştığı şaibeli işlerde Vakıfbank’ın ismi geçmeye devam etti.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, bu örneklerden birinin Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın CEO’su olduğu Çalık Grubu’nun Sabah-ATV’yi satın alması olduğunu hatırlatıyor. Çalık, medya grubunu Vakıfbank’tan yasaya aykırı şekilde temin edilen krediyle aldı.
Kart, Vakıfbank’ın Deniz Feneri Derneği’nin mevduat ve kredi işlemlerinde de özel bir rol üstlendiğini de ifade etti ve bankanın Avusturya ve Almanya şubelerinden Deniz Feneri Derneği için 53 kez para alışverişi yapıldığı ve kara para ilişkilerinde Frankfurt Şubesi’nin kullanıldığıyla ilgili bulgular ortaya çıktığını hatırlattı. Dernek’le ilgili Almanya’da dava açılmasından çok kısa bir süre önce bankanın Frankfurt Şube Müdürü Metin Özetce görevinden alınıp, Ankara’da görevlendirildi.
Vakıfbank’ın adı, adli emanet paralarının faizsiz olarak bu bankaya yatırılmasıyla da gündeme gelmişti.
soL - Haber