Yetti artık! Yeter artık!
“Bu ülke çok acılar çekti! Yetti artık!”
Rahmi TURAN

Türk halkının büyük bir bölümü onun yüzünü ve sesini “EZEL” adlı televizyon dizisiyle tanıdı.
Daha sonra “Muhteşem Yüzyıl” dizisindeki, rolüyle ününü ve kendisine duyulan sevgiyi pekiştirdi.
Oysa Tuncel Kurtiz sanat hayatına 1959 yılında Dormen Tiyatrosu’nda başlamıştı.
İnsanların bir anda Türkiye çapında tanınır hale gelmesi, televizyonun günümüzde ne kadar etkili bir tanıtım aracı olduğunu gösteriyor.
Yalnız Tuncel Kurtiz gibi değerli ve gerçekten büyük sanatçılar değil, bazı önemsiz kişiler ve (politika, din, magazin ve spor alanlarındaki yorumcuların bir kısmı gibi) küçük çaplı insanlar da bir anda şöhret oluveriyor!
* * *
Tuncel Kurtiz, soylu, kültürlü, sol fikirleri güçlü, aydın bir sanatçıydı.
77 yaşındaydı ama dinçti. Her sabah spor yapardı. Tavla oyununu severdi. Sigara ve alkol kullanmazdı. Dost meclislerinde nadiren içerdi. Öyle hemen düşüp pat diye ölüverecek gibi değildi ama kader bu… Bir anda hayata veda etti!
Hayat böyle işte. Doğacaksın, yaşayacaksın, öleceksin! Yazgımızın ne olduğunu hiç birimiz bilmiyoruz!
Sanatçı, son akşamını yakın arkadaşı Ressam Muzaffer Akyol‘la geçirmişti.
Akyol’un naklettiğine göre, Tuncel Kurtiz‘in ölmeden önceki son sözleri şöyle:
“Bunca aydının biçilmesi bize yakışmıyor. Bu ülke çok acılar çekti. Yetti artık! Yeter artık! Bu ülkede gençlerin talepleri ciddiye alınmalı. Bunların harcanmaması, tuzağa düşürülmemesi, bir oyun içinde eritilmemesi gerekir. Gençleri korumak zorundayız.”
* * *
Tuncel Kurtiz‘in, en yakın arkadaşlarından biri olan Ressam Muzaffer Akyol, onu ve son gününü şöyle anlatıyor:
“O, bu ülke için aydınlık bir yüzdü. Onurlu sanatçılarımızdan biriydi. Her yerde hiç çekinmeden ‘Ben komünistim’ diyecek kadar cesurdu. Sadece bir aktör değil, bir bilgeydi.
Sık sık buluşurduk. Ben Asmalımescit’te otururum. Tuncel Kurtiz, ölümünden bir gece önce, saat dokuz otuz sıralarında evime geldi. Saat 23.00 sıralarına kadar beraberdik.
O gece sadece bir bardak su içti, bana Tunceli’den getirilen baldan az bir miktar aldı. Dimdik ve sağlıklı görünüyordu.
Bana ‘N’olur yaşa, iyi işler yapmak zorundasın. Sigarayı bırak, alkol alma’ dedi. Ayrılırken, ‘Taksi çağıralım’ dedim. ‘Hayır, ben metroya bineceğim’ diyerek gitti. Evi Etiler‘deydi…
Ertesi günü Kuledibi‘ndeki kıraathanede tavla oynamak için anlaşmıştık. Kısmet olmadı. Kader böyleymiş…”
Büyük sanatçıya “Allah’ın rahmeti seninle olsun, nur içinde yat.” diyoruz.
Beyoğlu’na kadın başkan yaraşır!
Aylin Kotil… Genç, kültürlü ve aydın bir kadın… Eğitimci ve aileden politikacı… İstanbul‘un eski Belediye Başkanlarından rahmetli Aytekin Kotil‘in yeğeni… Aytekin Bey düzgün, dürüst bir belediye başkanıydı… Şaibeli işlerle ilgisi olmazdı. Günümüzde onun gibilere az rastlanıyor!
Aylin Kotil ailesinin geleneğine uyarak politikaya atılmaya karar verdi.
Kısa bir süre önce, iktidarı ve yüzde 10’luk adaletsiz seçim barajını protesto etmek için İstanbul‘dan Ankara‘ya kadar yürümüş, yaptığı konuşmalarla halkı uyandırmaya çalışmıştı.
Aylin Kotil şimdi CHP’den Beyoğlu Belediye Başkanı olmak için aday adayı oldu.
“Eğer seçilirsem, Beyoğlu’nda halkın ve esnafın istemediği hiçbir şey olmayacak. Ben, Beyoğlu halkının dertlerini, mutluluklarını, ağaçlarını, umutlarını ve bütün ihtiyaçlarını iyi biliyorum. Bu göreve talibim. Seçilirsem, masa başında değil, halkımın arasında olacağım ve Beyoğlu’nu yeniden İstanbul’un en gözde yerlerinden biri yapacağım.” diyor. Haydi hayırlısı…
Tebessüm
İlginç bir iş yemeği!
Kadın, yataktan uzanarak, çalan telefonu alıp konuştu:
“Sen misin hayatım? Neredesin? Öyle mi? Peki, tamam… Fazla geç kalma olur mu hayatım.”
Kadının yanında çıplak vaziyette yatan erkek sordu:
“Kiminle konuştun canım? Telefondaki kimdi?”
Kadın cevap verdi:
“Kocamdı… Seninle iş yemeğindeymiş de…
Günün Sözü
Altın ateşle, kadın altınla, Erkek kadınla imtihan edilir!