Hitler Türkiyesi! ve Tayyip'in büyük korkusu


ERDOĞAN’IN BÜYÜK KORKUSU


Ayşenur ARSLAN
SivriSinekCazİkinci dalga operasyon iddiasıyla birlikte, Hürriyet bir liste ele geçirdi. O listedeki isimlerden biri, Latif Topbaş..
.
CNN Türk’teki Medya Mahallesi’nde –kovulmadan kısa süre önce- onun adının karıştığı bir kazadan söz etmiştim. Yasin El Kadı’nın bulunduğu “resmi araba” kaza yapınca Latif Topbaş devreye girmiş, Bilal Erdoğan’ı aramış ve sonrasında kaza tutanağı değiştirilmişti.

Son gelişmeyle birlikte, bu iddiayı hatırladım ve SOKAK televizyonundaki Medya Mahallesi’nde aktardım.. Birkaç kez ayrıntılarını paylaştım.

Hürriyet, işte hem o arabada hem de son listede adı bulunan Usame Kutub’u bulmuş. Kazayı sormuş.

“EVET, O KAZA DOĞRU”
Usame Kutub, kazayı da ayrıntıları da doğrulamış. Sadece, şu sıralarda pek moda olduğu üzere, gecenin bir vakti üzerlerine gelen bir arabanın vurup kaçtığını.. Yani olayın “suikast gibi göründüğünü” söylemiş.

Konuya heyecan katmaktan öte önemi olmayan bir tahmin!

Oysa gerçekler daha heyecanlı. Çünkü artık rivayet, iddia falan değil Kutub’un verdiği “bilgiler”:
Evet, arabada, kendisi ve Yasin El Kadı’nın yanı sıra devletin resmi polisi varmış.

Evet, kazadan sonra devreye Latif Topbaş girmiş.

Evet, Latif Topbaş, hemen Bilal Erdoğan’ı arayarak haberdar etmiş.

Usame Kutub’a göre, bunlarda şaşıracak bir şey yok. Zira, Yasin El Kadı’ya suikastten kuşkulanıldığı zaman yanına devlet koruması verilirmiş. Latif Topbaş da zaten, İstanbul’a gelirken uçağını tahsis edecek kadar yakın bir dostmuş.

Bu arada, hayır, Usame Kutub MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile görüşmemiş.

YASİN EL KADI ANKARA’DA..
Lafım katiyen gazeteye ya da röportajı yapan meslektaşıma değil. Eminim sormuşlar, ancak yanıt alamamışlardır. Ben onların yerine yazıp soruları sıralayayım:
Usame Kutub “MİT Müsteşarı ile görüşmedim” diyor. Ancak Yasin El Kadı’nın görüşüp görüşmediğine ilişkin herhangi bir ipucu vermiyor. “Görüşmedik” diyebilecekken, bunu da demiyor.

Yine onun söylediği kadarıyla, İstanbul’a Ankara’dan gelmişler. Hatta, bu yolculuk için Latif Topbaş’ın uçağını kullanmışlar. Peki, hangi gerekçeyle, ne yapmak üzere Ankara’ya gitmişler? Bunun yanıtı da yok.

DOSYAYI AÇTIRMAYACAKLAR
Eğer, Erdoğan’ın baskısı tutmaz da 2. dalga gözaltılar gerçekleşirse, bu isimleri daha çok duyacak, konuşacağız. Bir zamanlar “El Kaide’nin finansörü” diye anılan Yasin El Kadı MİT Müsteşarı ile görüştü mü? Görüştüyse ne konuştu? Erdoğanlar bu zincirin neresinde? Eğer bu soruları sorup yanıtlarını alabilirsek, inanın, Türkiye’nin görüp görebileceği en kirli bohçanın açıldığına tanık olacağız. Suriye’de ve özellikle sınırlarımızda olup bitenleri de yerli yerine oturtup anlayacağız.

Bakmayın, Erdoğan’ın meseleyi “oğlunun başında olduğu TÜRGEV ile ilgiliymiş gibi” sunmasına..

TÜRGEV ve o çerçevede alınıp verilenler, bu bohçanın yanında az kullanılmış mendil kalır.

Polisin savcının talimatını yerine getirmeyerek Anayasal suç işlemesi bu yüzden.. Erdoğan’ın elindeki tüm güçleri kullanarak dosyayı kapatmaya çalışması bu yüzden.. İstanbul Emniyeti’ni, baştan sona değiştirmesi bu yüzden.. Bir günde üç-dört miting düzenleyip vatandaşa masal okuması bu yüzden..

Korku büyük.. Çünkü bohça çok kirli ve çok büyük..

NOT: Hürriyet’e konuşan Usame Kutub, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in kurucusu Seyyid Kutub’un yeğeni..

Başbakan polisi biçip geçti. Kendi ifadesiyle “elinden gelse” başta HSYK olmak üzere yargının da icabına bakacak. Hakimini, savcısını dize getirecek. Aşağıda, farklı tarihlerde yargı üzerine söylediklerinden bir derleme okuyacaksınız.. Sinirlerinize hakim olun, aklınızın ayarlarıyla oynamayın!

SAYGI MI DEDİNİZ! Ben yargı kararlarına saygı duyulması gerekirse duyarım. Ama duyulmaması gerekirse orada duymam, uyarım sadece. Çünkü yargı kararlarına saygı duymak diye benim bir görevim yok. Yargı kararlarına uymak diye bir görevim var. 3 Eylül 2010:

OLSUN BE! Biz bu yargının verdiği kararlara hep uyduk, boynumuzu büktük, ‘olsun be’ dedik. 18 Şubat 2011

SÖYLEDİK, YAPIYORLAR: Yargıya zaten gerekenleri söyledik, yargı da gereğini yapıyor. 5 Eylül 2012

RAHAT BIRAKIN! Lütfen kimse, ne siyasetçiler ne medya mensupları, yargıya intikal etmiş bu konularda bırakalım yargıyı kendi haline.. Yargı nasıl tasarrufta bulunacaksa hukuk çerçevesi içinde, bu tasarrufu yargı yapsın. Özellikle kuvvetler ayrılığı prensibinin egemen olduğu demokratik bir toplumda yargı erkine müdahale olarak görüyorum. 6 Aralık 2009

YARGIYA UZANAN ELLER… Bağımsız yargıya yönelik bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. 9 Nisan 2013

HİTLER TÜRKİYESİ!
Memleket toz duman.. “Büyüklerin savaşı” yüzünden sıradan insanın sesi duyulmuyor. Ama iki küçük çocuğu yapılanlar, bu gündem arasında –Radikal muhabiri İdris Emen sayesinde- kendisine yer bulmuş.

Vücuttaki tüm organların büyümesine yol açan MPS hastalığına yakalanmış iki çocuk.. 14 yaşındaki Cemil Koyun ile 11 yaşındaki Beytullah Hakyeri..

İhtiyaçları olan ilacı alamadıkları için organları kontrolsüzce büyüyor. Bu da hem konuşma, yürüme gibi faaliyetlerini engelliyor.. Hem de yaşam sürelerini azaltıyor.

Peki, Cemil ve Beytullah ilaçlarını neden alamıyor?

İlaç o kadar pahalı ki, aileler kendi imkanlarıyla alamıyor.

Eskiden SGK karşılıyordu. Ancak 2011 yılında çıkartılan Sağlık Uygulama Tebliği yüzünden sınırlama geldi.

O tebliğe göre, hastaların IQ seviyesi 50’nin altında ise, yani ZEKÂSI YETMİYORSA ilaç masrafı karşılanmıyor.

Aileler, ilaç alamadığı sürece, motor faaliyetler yavaşladığı için zekâ katsayısının düştüğünü savunuyor.

İstanbul Eczacı Odası “zekâ kriteri insan haklarıyla bağdaşmıyor” diyor.

Dünyada deneysel, gizli saklı uygulamalar olabilir. Benim bildiğim tek “sistemli” uygulama Hitler dönemindeydi. Zekâ özürlü çocuklar, ırkı ve toplumu temizlemek adına öldürülüyordu.

Aradaki tek fark şu: Hitler Almanya’sında özürlüler hastane görünümlü bir binaya toplanıp, orada öldürülürdü. 2013 yılı Türkiye’sinde bu katliam evlerde gerçekleşiyor. 

➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..