Ne diyelim? Türkiye, Nereden nereye?..
Sağlık Bakanı’na soruyorum:
.
O izin belgesini enişteye nasıl verdiniz?…
Uğur DÜNDAR

Dün söz verdiğim gibi, 112 Acil Servis İstasyonları skandalıyla ilgili belgeleri yayınlamaya devam ediyorum.
Önce “enişte”nin Konya’da bir müteahhit tarafından aleyhinde açılan dolandırıcılık davasıyla ilgili olarak, 18 Kasım 2013 tarihinde İstanbul Anadolu 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde talimatla alınan ifadesine bir göz atalım:
İfadede çok ilginç açıklamalar yer alıyor. Örneğin adı sorulduğunda Oktay Ferşat yerine “Muhammed Zahid Ferşatefendioğlu” cevabını veriyor. Böylece Oktay Ferşat isminin gerçek olmadığı, mahkemedeki ifadesiyle ortaya çıkıyor!
“Enişte” duruşmanın daha sonraki bölümlerinde yurt genelinde 4 bin adet olarak planladıkları 112 Acil Servis İstasyonları projesini, Sağlık Bakanlığı’nın koordinasyonuyla yürütüp, hibe ettiklerini söylüyor.
Sözlerine delil olarak da 23. 12. 2011 tarihli başvurularına bakanlıkça verilen “olur” yazısını gösteriyor.
Bu ifadenin gönderildiği Konya’daki 4. Asliye Ceza Mahkemesi ise suçun “nitelikli dolandırıcılık” kapsamına girdiğine karar veriyor ve dosyayı Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne havale ediyor.
Mahkeme de ilk duruşmanın 27 Şubat’ta yapılmasını kararlaştırıyor.
* * *
Önümde duran diğer belge ise, enişte Ferşatefendioğlu’nun ifade verirken sözünü ettiği Sağlık Bakanlığı’ndan aldıkları “olur”…
Virgülüne dokunmadan aynen yayınlıyorum:
“FERŞAT GROUP Mimarlık Mühendislik ve İnşaat San.Tic.Ltd. Şti.
Acıbadem Mah. Acıbadem Cad. No: 199/2
Üsküdar / İSTANBUL
23 Aralık 2011 tarihinde Bakanlığımıza vermiş olduğunuz dilekçede İl Sağlık Müdürlükleri bünyesinde faaliyet gösteren 112 acil sağlık hizmetleri için arsalarının Bakanlığımızca temin edilmesi halinde sponsorlar aracılığıyla istasyon binalarının yaptırılabilmesi için protokol düzenlenmesi talep edilmektedir.
Konu ile ilgili olarak İl Sağlık Müdürlüklerine başvuru yapılarak uygun arsa bulunması halinde bağış ve isim verme ile ilgili mevzuat çerçevesinde protokol yapılarak istasyon hizmet binalarının yaptırılabileceği değerlendirilmiştir.
Bilgilerinizi rica ederim.
Prof. Dr. Ali COŞKUN Bakan a.
Genel Müdür Yardımcısı”
* * *
Bu izin değilse nedir?
Zira belgede “hayır, yapamazsınız!” denmiyor. Tam tersine İl Sağlık Müdürlükleriyle mevzuata uygun protokoller düzenlendiği takdirde işin olabileceği belirtiliyor. Böylece 112 Acil Servis İstasyonları skandalının kapısı Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından açılmış oluyor.
“Enişte” ve Genel Koordinatörü “kayınpeder” Ali Yüksel de belgeyi ceplerine indirdikleri gibi, yurt çapında 4 bin adetlik 112 Acil’i pazarlamaya başlıyor.
İl Sağlık Müdürlükleri aracılığıyla müteahhitlere arsalar tahsis ediliyor ve görkemli açılışlar yapılıyor.
Ancak müteahhitlerden “paramız ödenmiyor” şeklinde şikayetler gelmeye başlayınca bakanlık aylar sonra Müsteşar Nihat Tosun imzasını taşıyan bir yazıyla teşkilatı uyarma ihtiyacını duyuyor. Ferşat Group’la bakanlık arasında bir protokol imzalanmadığı uyarısında bulunuluyor.
Ama bu arada atı alan Üsküdar’ı geçmiş, müteahhitler teminatları “enişte” ye kaptırmış oluyor.
Ayrıca Sağlık Bakanlığı Müsteşarının bu uyarısına rağmen İl Sağlık Müdürlükleri müteahhitlere yer teslimine ve bazı 112 istasyonlarını valilerin, belediye başkanlarının katılımıyla ve görkemli törenlerle açmaya devam ediyor!
Hatta bunlardan biri Van’daki toplu açılışlarda bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştiriliyor.
Hizmete giren istasyonlarda ise halen Arnavutluk Sağlık Bakanlığı”ndan (!) gelen gönüllüler değil, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nın personeli görev yapıyor!
* * *
SÖZCÜ’nün önceki gün okurlarıyla paylaştığı yılın haber bombasına Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasını dünkü gazetemizde okudunuz.
Sizi bilmem ama ben hiç şaşırmadım! Zira bakanlığın “Bizi uyardığınız için teşekkür ederiz. Getirin bakalım şu rüşvet iddiasının bulunduğu görüntülü ve sesli kaydı da müfettişlerimiz bir incelesin” demesini beklemiyordum.
Tam da beklediğim gibi bir açıklama yaptılar ve “Bu kötü niyetli kişilerle bakanlığımızın hiçbir ilişkisi olmamıştır. Söyledikleri tamamen yalan ve iftiradan ibarettir!” dediler.
O halde ben de soruyorum:
Madem bakanlığınızın bunlarla hiçbir ilişkisi olmadı, o halde sizin ifadenizle “bu kötü niyetli kişiler” Prof.Dr. Ali Coşkun’un imzaladığı ve skandalın kapısını açan “olur” belgesini nasıl aldılar?
“Kötü niyetli kişiler” klişesiyle geçiştirmek yerine bu soruya cevap verin de anlayalım!
* * *
NOT: “Kayınpeder-enişte çok para var bu işte” haberleri karşısında sergilenen duyarsızlıklar, bana hep AKP’nin önde gelen isimlerinden Mehmet Ali Şahin’in Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde adını kullanarak çıkar sağlamaya çalışan yeğeni Sezai Şahin’i ihbar ederek yakalattığı olayı hatırlatıyor.
Mehmet Ali Şahin yaptığı açıklamada “Benim bir yakınım, ismimi kullanarak, ‘Sana kredi alacağım’ diye birilerinden para almış. Bu benim bakanlığıma intikal etti, tespit ettim. Babamın oğlu olsun fark etmez, yanlış yapanın üzerine giderim” demişti.
Böylece örnek ve alkışlanacak bir davranış sergilemişti.
Bir de bugünkülere bakın… AKP Milletvekili ve Başbakan Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan, eniştesinin dolandırıcılık girişimlerini haber aldıktan aylar sonra (8 Ekim 2013) suç duyurusunda bulunuyor ve adresini bilmediğini söylüyor!
Gençlik Bakanı Suat Kılıç ise Oktay Ferşat sahte isimli, dolandırıcılıktan yargılanan kişinin Genel Koordinatörlüğünü üstlenerek sık sık adını kullanan kayınpederi yerine, bizi mahkemeye vereceğini belirtiyor.
Ne diyelim?
Türkiye… Nereden nereye?..