Ekonomide çöküşün ayak sesleri...

Yolsuzluk skandalı Avrupa basınını panikletti. Alman Focus Dergisi, “Cari açık, kart borçları kredilerdeki savurganlık yolsuzluk bataklığıyla birlikte Türk ekonomisinin sabun köpüğü olduğunuortaya çıkardı” diye yazdı...
 
Türk ekonomisinde çöküşün ayak sesleri
 
SivriSinekCaz
Yolsuzluk skandalı Avrupa basınını panikletti. Alman Focus Dergisi, “Cari açık, kart borçları kredilerdeki savurganlık yolsuzluk bataklığıyla birlikte Türk ekonomisinin sabun köpüğü olduğunu ortaya çıkardı” diye yazdı...

Türkiye’deki yolsuzluk skandalı Avrupa’yı panikletti. Türkiye’nin ekonomik, politik ve sosyal durumunu analiz eden uzmanlar 2014 için felaket haberleri veriyorlar. Türk ekonomisi çakılabilir uyarılarında bulunuyorlar. Kırılganlığa neden olan gerekçelerin başında Türkiye’nin uzun zamandır içinden çıkamadığı yüksek cari açık gösteriliyor. Alman Focus Dergisi’ne göre, Türk bankalarının dışarıdan gelen kredileri savurmaları, kredi kartları batağı ve Erdoğan hükümetinin yolsuzluk batağına batmış olması felaket tablosunu tamamlıyor.

Hristiyan aleminin Noel tatiline damgasını vuran ve Ankara’nın tepesinde dünya tarihinde nadir yaşanan yolsuzluk haberleri uluslararası yatırımcıları da ürkütmüş vaziyette. Ekonomik büyüme hızı beklentisinin düşüklüğü, Türk lirasının avroya karşı son süreçte yüzde 20 değer kaybetmiş olması felaketin önemli göstergesi olarak algılanıyor. Batı başkentlerinin ve medyasının ilk gündem maddesini oluşturan Türkiye ekonomisi için 2014’te tehlike çanlarının çalmaya başlaması Batı’yı ve yatırımcıları kaygılandırıyor.


Boğaz’daki yükseliş bitti

Alman Focus dergisinin ekonomi analisti Jörg Rohmann 30 Aralık 2013 tarihinde Focus Online’daki haber analizinde Türkiye ekonomisinin kaza tehdidiyle karşı karşıya olduğunu yazdı. Rohmann söz konusu yazısındaki değerlendirmeleri dikkatinize sunuyoruz: “Türkiye uzun zamandır gelişmekte olan ülkelerin yıldızıydı. Büyüme hızı yüksekti. Ama şimdi ortaya çıktı ki başarı sadece bir sabun köpüğü imiş. Balon patlama tehlikesiyle karşı karşıya. Tüm Orta Doğu’da Türkiye gibi bu şekilde ekonomik başarı gösteren daha başka bir ülke yoktu. Ancak ekonomideki bu başarı Türkiye’nin siyasi istikrarsızlık nedeniyle 2014’te acı biçimde sonlanabilir, zira ekonominin kum üstüne inşaa edilmiş olduğu ortaya çıktı.

Geçen Mayıs ayında ABD Federal Rezerv (FED) tarafından bu adım atıldıktan sonra ABD tahvil getirileri hızla arttı ve yatırımcılar şimdi kendi ülkesinde tekrar para kazanmaya başladılar.


Böylelikle akış ters yöne döndü; para gelişmekte olan piyasalardan tekrar endüstri ülkelerine doğru akmaya başladı. Tam da burada Warren Buffett’en bir alıntı devreye girer: Cezir de (para suyunu çektiği zaman) kimin bacağında don vardır ortaya çıkar.


Büyüme tüketim kaynaklı 

Bu sözün Türkiye için de geçerli olması oldukça mümkün, zira son on yılın tüm başarıları üretim deki artış nedeniyle değil tam tersine yabancı sermaye girişi üzerinden sağlanılmış başarılar. Türkiye’nin ekonomik büyümesinin yüzde 70’i iç piyasa tüketimine dayanıyor. Türkiye aynı zamanda kalıcı yüksek cari işlemler açığı ile karşı karşıya ve bunu karşılamak için yurt dışından gelen sıcak paraya bağımlı. Para akışı kesilirse, tüketim de bitiyor. Yatırımcılar Türkiye’den paralarını çekmeye başladılar. Mayıs sonunda yabancı yatırımcılar Türkiye’den 4.2 milyar dolar geri çektiler. İstanbul borsası yüzde 30 gerilerken on yıllık devlet tahvilleri faizi yüzde 10’un üstüne fırladı. Türk lirası Mayıs 2013’ten bu yana euro karşısında tam yüzde 20 değer kaybetti.Türk bankaları son yıllardaki yabancı sermaye girişini sünger gibi emdi, kurumsal ve özel sektöre kredi olarak dağıttı. Türk lirasının sürekli değer kaybetmesi, buna paralel borçlanma derecelerinin artması da Türk bankaların kura endekslenmemiş yabancı kredilerle başının belaya gireceğini gösteriyor.

Amerika’daki krize benziyor

Alman Focus Dergisi’ndeki yazıda Türkiye’deki özel sektörün durumunun da  iyi olmadığına dikkat çekilerek şöyle denildi”  Örneğin, son bir kaç yılda özel ev yapımı kredileri son yıllarda yaklaşık yüz kat artmış vaziyette gayrimenkul patlaması neredeyse Amerika’da ki konut fiyatları balonunu andırıyor. 75.6 milyon kişide 56.7 milyon kredi kartı var ve son üç yılda yapılan borç miktarı tam 40 milyar dolar. Şu anda bu kredilerin yüzde 6’sı tahsil edilemiyor. Tüketici kredi kartlarının yüzde 42’si ayda 700 eurodan da daha az kazancı olan tüketicilerin elinde bulunuyor. Bunun anlamı Amerikan sub-prime krizinin Türkçe dengidir. 

Yabancı sermayenin çekilmesi halinde borç parayla sağlanan büyüme imkansızlaştığı gibi hızla yükselen faizler nedeniyle borçlar da ödenemeyecek.  Şirketler ve bireyler artan borç faizleri nedeniyle borçlarını ödeyemez duruma düşecekler. Ekonomik hız düşecek, deflasyonist bir aşağıya sarmal sonuç olacak. Değer kaybeden Türk lirası eksportu güçlendirebir, ancak bu umut ışığı Boğaz’ın karanlık sularını aydınlatmaya yeter mi şüpheyle bakmak gerekir. Bu ortamda Türkiye gerçek sorunlarla çırılçıplak karşı karşıya durumda: Yolsuzluk, altyapı eksikliği ve verimsiz yönetim. Ekonomik zorluklara bir de sosyal sorunlar eklenmekte. Atatürk’ün laik mirasını, İslam devletine dönüştürmek isteyen otoriter bir başbakan, Batı tarzı özgürlük kültürünü benimseyen baskın genç bir nüfusla çarpışıyor. 

Hükümetlerin borçları 200 yılın  zirvesinde 

Harvard ekonomistleri IMF için hazırladıkları raporda “Gelişmiş ülkelerin şu anki hükümet borçlarının toplamı yaklaşık olarak iki asırdan fazla zamandır olan en yüksek seviyesinde gerçekleşiyor” diye yazdı.  Batı dünyası beş parasız kaldı ve Harvard ekonomistleri Carmen Reinhart ve Kenneth Rogoff, IMF için yazdıkları araştırma raporunda, batının bu sebepten ötürü borç ödeyememe  durumu, hükümetlerin “vergi tasarrufları” uygulaması ve modern tarihte en vahim zamanlarda uygulanan başka sert önlemler ile karşılaşacağını yazdı.

Yazarlar, Büyük Buhran veya ikinci dünya savaşı öncesi döneminde zengin ülkelerin bu denli tedbirlerle karşı karşıya kalmadıklarını not etti.


“Yaptıkları aptallık” 

Raporda “Bugün gelişmiş ekonomilerin karşı karşıya olduğu tüm borç probleminin büyüklüğü abartmak zor... Gelişmiş ülkelerin şu anki hükümet borçlarının toplamı yaklaşık olarak iki asırdan fazla zamandır olan en yüksek seviyesinde gerçekleşiyor” ifadeleri kullanılıyor. Rapora göre, gelişmiş ülkelerin kendilerini fakir ülkelerden farklı görerek, kemer sıkma önlemleri, ekonomik ve büyüme manevraları ile borç tehdidinin üzerinden gelebilecekleri düşünmesi, kendi kendilerini aptal yerine koymaktan başka bir şey değil. IMF, hükümetlerin borcunun GSYH’ya oranının 2014’de euro bölgesinde yüzde 91 oranında gerçekleşmesini öngörürken, ABD de bu oranın yüzde 109,2 oranında gerçekleşmesini bekliyor.

Yeniçağ
➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/