'İşte siz busunuz...'


Avukatlardan AKP'ye 'İşte sen busun' dersi...
 
SivriSinekCaz
Mustafa MUTLU

SivriSinekCazİktidar, bugün kavga ettiği cemaatle omuz omuza vererek, on bir yılda devletin ve sivil toplumun bütün önemli kurumlarını ele geçirdi.

Hepsini tek tek saymama gerek yok; çünkü zaten biliyorsunuz!

Geçiremediklerini ise (Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği örneğinde olduğu gibi) işlevsizleştirmeye çalıştı, bunun için yasa bile çıkardı!

Ama yiğidi öldürüp haklarını verelim; iktidar, sadece bir meslek grubunun onurlu ve güçlü direnişi karşısında çaresiz kaldı:

Avukatlar!

***

Yargının üç ayağından biri olan "savunma"nın temsilcileri, "savunma" işini gerçekten çok iyi bildiklerini ve yaptıklarını kanıtladılar!

Cumhuriyetimizin tüm kavramları değersizleştirilirken...

Asırlık kurumlarımızın, içi boşaltılırken...

Devletin tabelalarındaki "TC" ifadesi bile kaldırılırken...

Bir-iki istisna dışında tüm barolar ve Türkiye Barolar Birliği, hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını savunmaktan bir an bile vazgeçmedi!

***

Doğal olarak da herkesin yarı beline kadar eğildiği böyle bir dönemde, bu onurlu hukukçular aslanlar gibi ön plana çıktılar.

Kendi özgürlüklerini kaybetme pahasına, keyfi yargılama yapan yargıçlara gerçekleri haykırmaktan geri durmadılar!

Bu barolardan biri de hiç kuşkusuz, İstanbul Barosu...

Baro yöneticileri dün bir basın açıklaması yayınlayarak, önceki gün kendilerine hakaret eden AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik'e demokrasi dersi vermiş...

Yöneticiler bununla da kalmayıp Çelik ve arkadaşlarını, deyim yerindeyse on iki maddeyle tanımlamışlar:

Bir: Seçim sandığının arkasına gizlenerek ülkede sivil bir darbe yapanlar...
İki: Yargıyı tehdit edip yok etmeye, kendilerine bağlamaya çalışanlar...
Üç: Devlet erkini Anayasa'ya aykırı ve gayri meşru şekilde başka güçlerle paylaşanlar...
Dört: Devlet otoritesini yok edip yerine paralel devletler yaratanlar...
Beş:
Ülkeyi bölünme noktasına getirenler...
Altı: Terör örgütleriyle uzlaşanlar...
Yedi
: Şehide kelle diyerek şehitlere, orduya ve askere hakaret edenler...
Sekiz: Kendilerine uzanan yolsuzluk iddialarını örtbas etmek ve soruşturmaları engellemek için hukuku eğip bükenler...
Dokuz: Bürokrasiyi hallaç pamuğu gibi atanlar...
On: Ülkeye fetret devri yaşatanlar...
On bir: Suriye'de kan döken çeteleri besleyip barındıranlar, silahlandıranlar...
On iki: Askeri darbenin ürünü olanlar..."

***

Evet, Hüseyin Bey...

Bu on iki maddede anlatılanların hepsi sizsiniz!

Biri için bile "Yalan" diye iftira davası açabilir misiniz?

Kral çıplak, beyim:

İşte siz busunuz ve bundan sonra ağzınızla kuş tutsanız bu gerçekleri değiştiremeyeceksiniz!

GARİP İLİŞKİ!

Otuz üç yıllık gazeteciyim ama... Şu "devlet" denilen mekanizmayı hiçbir zaman anlayamadım!

Yıllarca "derin devlet"in liderlerinden biri olduğu iddia edilen eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, önceki gün Metris Cezaevi'ne gitmiş...

Neden?

Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın 17 Aralık'ta rüşvet ve yolsuzluk iddiasıyla gözaltına alınan oğlu Salih Kaan Çağlayan'ı ziyaret etmek için...

İyi de arkadaş; sen nereden tanırsın 20'li yaşlardaki bu çocuğu?

Diyelim ki babası arkadaşın; bir "Geçmiş olsun" mesajı gönderirsin, olur, biter!

Bu nasıl bir devlet yahu; kimin elinin, kimin cebinde olduğunu, eniştelerin baldızları durduk yerde neden öptüğünü kimse bilmiyor!

GÜNÜN SORUSU

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, önceki gün yandaş gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelmiş ve "Allah şirk, devlet şerik kabul etmez" demiş... Yani Allah'a eş koşulamayacağını, devlet gücüne ortak olunamayacağını Arapçayla ifade etmiş...

Sorum kendisine:

.
Bugün kabul etmediğiniz o ortağı devlete babam mı aldı?
 .
.
Öz'e ve Erdoğan'a birer soru!

Başbakan, bir zamanlar kendi istediklerini yaptığı için ödüllendirdiği Savcı Zekeriya Öz'le öldürücü bir polemiğe girdi.

Öz, Başbakan'ın 17 Aralık operasyonundan vazgeçmesi için yüksek yargı üyesi iki kişiyi kendisine göndererek tehdit ettirdiğini söyledi; Erdoğan da bunu yalanladı.

***
Şimdi; ikisine de birer sorum var:

 

İlk sorum Savcı Zekeriya Öz'e: Kastettiğiniz kişiler dün çıkıp sizi yalanladı. Madem tehdit edilidiğinizi iddia ediyorsunuz bu iki kişi hakkında neden suç duyurusunda bulunmadınız? İkinci sorum da Başbakan'a: Madem Savcı Zekeriya Öz, bu kadar kolay yalan söyleyebilen ve iftira atabilen biri; o zaman onun geçmişte suçladığı ve içeri attırdığı yurtsever aydınların da haksızlığa uğramış olabileceğini (!) birazcık olsun düşünmeye başladınız mı?

Günün İsyanı!

Başbakan'ın avukatları, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a Facebook'ta hakaret ettiğini iddia ettikleri bir kişi hakkında suç duyurusunda bulunmuşlar. Ancak suç duyurusu dilekçesinde Emine Hanım'ın adının altına, "Başbakan, AKP Genel Başkanı" unvanını yazmışlar... İsyanım o avukatların bilinçaltına:

Bir o eksikti!

 
➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..