Yerim böyle demokrasiyi!
Pısırık demokrat!
Mustafa MUTLU
Kemal Kılıçdaroğlu bunu hep yapıyor:
Kendine bir tokat atana öbür yanağını
gösteriyor!
Adam gelmiş, kutsal bir çatı altında, herkesin
gözü önünde saldırmış; iki tane de yumruk sallamış, gözünü morartmış, gözlüğünü
kırmış, ceketini yırtmış...
Ama bizimki şikâyetçi bile olmuyor!
Neden?
Çünkü çok demokrat!
***
Kusura bakmayın CHP’li dostlar; yerim böyle
demokrasiyi!
Bakın artık seçim de geçti, “Şimdi sırası mı?”
diye hakaret maili de döşenemezsiniz; o yüzden yazıyorum:
Bunun adı demokratlık falan değil,
pısırıklıktır.
Kendi hakkını bile koruyamamaktır.
O “kiralık saldırganı” tutup da üzerine gönderen
adamlardan korkmuyorsan; aslanlar gibi şikâyetçi olur ve bu işin sırrının
çözülmesini sağlarsın...
Unutma ki o tokat sana, senin kişiliğine
atılmadı.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin ana muhalefet
partisi CHP’nin Genel Başkanı’na, hem de kutsal Meclis çatısı altında
atıldı!
***
Tamam ılımlı adamsın, barışçısın, kibarsın,
çelebisin falan da...
Gerçekten artık yeter!
Sen çelebi kalacaksın, kimsenin kalbini
kırmayacaksın diye bu ülkenin değerlerinin hırpalanmasına bari izin verme...
Bilmiyorsan oku da öğren Kemal Bey:
İddialara göre hiçbir işte dikiş tutturamayan ve
gırtlağına kadar borçlu olan bu adamın eline, sana saldırmadan sadece üç gün
önce toplu bir para geçmiş... O da bu parayla gidip banka borcunu kapatmış!
İnsan hiçbir şey merak etmezse, bu parayı kimin,
neden verdiğini merak eder!
Bu, senin için bir anlam taşımıyorsa bir bilgi
daha vereyim:
Sana yumruk atan o adam, o gün Meclis’e elini
kolunu sallayarak girmiş; dahası bir polis memuru kapıda kendisini karşılamış ve
elini omzuna atarak bir süre sohbet etmiş!
Bu polisin kim olduğunu, saldırganı nereden
tanıdığını da mı merak etmiyorsun Allah aşkına!
***
Sorun bir garibanla uğraşmak, küçük hesapların
peşinde olmak falan değil Kemal Bey...
Sorun; sizin “saldırgan”lar karşısındaki pasif ve
teslimiyetçi tavrınız!
Tetikçi karşısında da böylesiniz; siyasetçi
karşısında da...
Bu yüzden önüne gelen tokat atıyor size ve
bize!
O tokat belki sizin yüzünüzde patlıyor; sizin
gözünüzü şişiriyor ama bizim değerlerimizi yaralıyor!
***
Beni tanırsınız Kemal Bey; çevrenizdeki ikbal
beklentisi içinde olanlar gibi lafı eveleyip gevelemem; ağzıma geldiği gibi
söylerim:
Eğer bir dahaki saldırıda size bir yumruk atana
siz iki yumruk atmaz; yakasından tutup ayağınızın altına almazsanız; yazıklar
olsun size!
İşte; benden de bu kadar!
TÜKETMİYORUM (9)
GÖLGE ETMEYİN!
Bizde âdettir; birileri ne zaman iyi bir şeyler
yapmaya kalksa, umutsuz yurttaşlar (ya da gamlı başkuşlar) korosu aynı nakaratı
tutturuverir:
“Olmaaaz bu iiiişşş...
Yapamazsıınıııızzz...
Eksiğiiiinzzz varrr...
Yanlışııınııız vaaar!”
Biz Facebook’ta bir “Tüketmiyoruz” sayfası açtık
ve Türkiye’nin en geniş katılımlı sivil toplum hareketini hayata geçirmeye baş
koyduk, bir haftada 20 binden fazla kişiye ulaştık ya... Koro yine devrede:
“Başaramazsınız, yapamazsınız, edemezsiniz!”
Amaçları moral bozmak, yıldırmak, bezdirmek,
umutsuzluk şırınga etmek!
Bu kez sert kayaya çarptınız beyler; bizi
durduramayacaksınız...
Gölge etmeyin, başka ihsan istemez!
GÜNÜN SORUSU
Daha yerel seçimlerin tozu dumanı yatışmadan
medyadaki “Yeni anayasa isteriz”ciler harekete geçti... Sorularım onlara:
Elimizdekini adam gibi uygulatmak için hiç
kılınızı kıpırdattınız mı? Amacınız demokratikleşme mi; bu ülkenin bölünmesini
kolaylaştırmak mı? Ve son soru: Sizi kim besliyor?
AĞLANACAK BİR DURUM!
AKP iktidarı döneminde devlet kadrolarına
yerleştirilen Fethullahçı polisler, bu ülkenin tüm aydınlarını ve muhaliflerini
fişlemeyi ve izlemeyi görev edindi.
Bunun için ya kendileri gibi Fethullahçı ya da
işlerini ciddiye almayan sorumsuz hâkimleri kullandılar!
O hâkimlerin önüne “dinleme” kararı almaları için
milyonlarca vatandaşın telefon numaralarından oluşan listeleri koydular; onlar
da okumadan bastı imzayı...
***
Peki ne oldu?
Onlarca, yüzlerce, binlerce değil; toplamda
milyonlarca vatandaşın telefonu dinlendi.
Demokrasinin olmazsa olmazlarından özel hayatın
gizliliği ilkesi ihlal edildi!
Çok sayıda vatandaşın aile ve iş hayatları sırf bu
yüzden bozuldu; yüzlercesi intihar etti!
Dün ortaya çıktı ki Fethullahçı polisler, bu
tembel hâkimlerle resmen dalga geçmişler!
Dileme kararı alınması için o hâkimlerin önlerine
koydukarı listelere, hâkimlerin cep telefon numaralarını da yazmışlar.
Bizim saftirik hâkimler, böylece kendi
telefonlarının dinlenmesi için gereken mahkeme kararını da bizzat vermişler.
***
Sakın gülmeyin, dalga geçmeyin...
Çünkü bu; gerçekten ağlanacak bir durum!
GÜNÜN İSYANI!
Yerel seçimlerden sonra muhalefet partilerinin
itirazlarının tamamına yakınını reddeden Yüksek Seçim Kurulu, AKP’nin
itirazlarını oybirliğiyle kabul etmeye devam ediyor. İsyanım YSK’ya:
Adınızın açılımının, Yandaş Seçim Kurulu
olmadığının farkındasınız değil mi?