301 işçiyi öldüren katil politika...
301 işçiyi, AKP’nin maden politikası öldürdü…
Uğur DÜNDAR

Zira Soma felaketinin ardındaki nedenleri açıklayacağım.
Hemen belirteyim, 301 işçimizi, AKP iktidarının maden politikası yani, Soma’daki kömür yataklarının kiralanması sırasında öne sürülen koşullar öldürdü!
Belki sizin de dikkatinizi çekmiştir.
Enerji Bakanı Taner Yıldız, felaket sonrasındaki açıklamaları sırasında biraz da farkına varmadan bu gerçeği itiraf etti.
Hatırlayalım, ne diyordu Bakan Yıldız?
“Tonuna 80 dolar ödersek, istediğimiz kadar Güney Afrika kömürünü, liman teslimi alabiliriz. Ama bizim amacımız, ülkemizdeki madenlerden yararlanmak ve ekonomimize yük bindirmemek. Bu nedenle Soma’da ve diğer madenlerimizde üretim yapmaya devam etmeliyiz.”
* * * *
Ülkenin yer altı zenginliklerinin üretilip, hakça paylaşılması düşüncesine kimse karşı çıkmaz.
Ama şu soru sorulmadan da olmaz:
Ey devlet, tamam da, tonunu kaça alıyorsun Soma kömürünün?
22-23 dolara, yani en fazla 45-50 liraya…
Peki Soma’nın yer altı özelliklerine ve üretim koşullarına göre mi belirliyorsun bu parayı?
Hayır!
Bakanlıkta bir şablon var, tüm kömür madeni ihaleleri ve kiralamalarında, üç aşağı beş yukarı hep aynı yöntem uygulanıyor.
Oysa Soma, yurdun başka bölgelerinden çok farklı, kendine özgü özelliklere sahip bir yöremiz.
Ünlü Jeofizik Mühendisi Profesör Ahmet Ercan’a göre, Soma’daki kömür ocaklarının içinde fay kırıkları mevcut. Ayrıca Soma kömürü, kolay yanabilen, bir yapıya sahip. Kırıklardan gelen hava, yanmayı kolaylaştırabiliyor.
Bu nedenle yanan bölgelerin özenle doldurulması, çok sağlam biçimde yalıtılması ve sürekli kontrol edilmesi gerekiyor.
Aksi takdirde için için yanan kömürün günün birinde köz halinde çökmesi ve tüm madeni karbonmonoksit gazıyla doldurması ihtimali büyük.
Ayrıca bazı kesimlerinde su da çıkabiliyor!
Dolayısıyla Soma, güvenlik önlemlerinin getireceği maliyetten asla kaçınılmadan üretim yapılması zorunlu olan, cevher rezervi zengin, ama sorunlu bir kömür yatağı.
* * * *
Bu gerçeğe rağmen siz, “oy alabilmek için kömürü bedava dağıtacağız, Soma Termik Santrali’ne kömür yetiştireceğiz” diyerek ton başına 22 dolardan bir cent yukarı çıkmazsanız, işletmeci ne yapar?
Maliyet artırıcı tüm harcamaları kısar, sadece üretime bakar!
Nitekim Soma Holding de öyle yapıyor ve sürümden kazanmak için üretime yükleniyor.
İşe kolay kömür çıkarılan bölgelerden, deyim yerindeyse kaymak tabakalardan başlıyor.
Daha alt tabakalara inildikçe koşullar ağırlaşıp risk artıyor.
Ama kârlılığı sürdürebilmek için üretimin günde yaklaşık 10 bin tondan aşağı düşmemesi gerekiyor.
Güvenlik önlemlerini eksiksiz alarak üretime devam ettiği takdirde ise kazanç düşüyor.
İşte bu nedenle katliama dönüşen kazanın olduğu madende ikinci bir çıkış yolu açılmıyor,“yaşam odası” yapılmıyor ve yine bu nedenle kömürün için için yanarken verdiği ölümcül sinyaller önemsenmiyor.
Sonuçta felaketin gelmesi kaçınılmaz oluyor.
Nitekim köz yığınlarının ana yola dökülmesi ve biriken karbonmonoksit gazının tüm madene hızla yayılmasıyla korkunç bilanço ortaya çıkıyor.
* * * *
Sevgili okurlarım,
Bu acı olay bize, ülkemizde insan hayatına verilen değerin bir ton kömür parası kadar, yani 22-23 dolar olduğunu öğretti.
Çünkü 301 işçimiz, maliyeti düşürebilmek için güvenlik önlemlerinin göz ardı edildiği bir üretim anlayışının kurbanı oldu.
Politika AKP iktidarınca belirlendi.
Zaten ucuz olan yaşam hakkını daha da değersizleştiren sömürü çarkını politika olarak yıllardır sürdüren siyasi sorumlular, felaketin yaşandığı gün istifa etmeliydi.