Dokuz kere “edepsiz”!
Edepsiz saldırının dokuz sonucu
Mehmet Ali GÜLLER

AKP’nin tarihine “edepsiz vaka” olarak geçecek bu
olay, bize göre şu 9 sonucu doğurmuştur:
1) Başbakan açısından
Dinledikten sonra bir de okudum. TBB Başkanı Prof.
Dr. Metin Feyzioğlu’nun konuşmasında tek bir hakaret ya da edep dışı söz
yoktu.
Fakat Feyzioğlu’na önce laf atan, sonra ayağa
kalkıp had bildirmeye çalışan, olmayınca da etrafını toplayıp salonu terk eden
Erdoğan’ın davranışları baştan aşağı saygısızcaydı.
Erdoğan bu davranışıyla, kendisine yöneltilen
eleştirileri haklı çıkarmış oldu.
2) Gazetecilik açısından
Metin Feyzioğlu’nun konuşmasında tek bir hakaret
ya da edep dışı söz olmadığı için ertesi gün gazete köşelerinde kırk takla atmak
zorunda kalan AK Medya kalemşorlarının, en sonunda konuyu “söz değil ama
davranış edepsizlikti” lafına bağlamaları, mesleğimiz adına vahimdi.
Feyzioğlu’nun konuşmasında hakaret bulamayan
meslektaşlarımız, Erdoğan’ın salonu terk ettikten sonra AKP kampında yaptığı ve
18 kanaldan canlı verilen konuşmasında bolca malzeme bulabilirdi. Örneğin
Erdoğan’ın Feyzioğlu için “Anayasa profesörüymüş. Senden bir şey olmaz” demesi
gibi.
3) Cumhurbaşkanı açısından
Devletin 1 numarasının Abdullah Gül olmadığı,
olamayacağı bir kez daha anlaşıldı. Yeri 3 numara olan Erdoğan’ı
“sakinleştiremeyen” hatta 3 numara kalkıp çıkınca peşi sıra arkasında yürüyen
bir cumhurbaşkanı, siyasi ömrünü tamamlamıştır.
Fakat daha önemlisi devletin en tepesindekilerin
düştükleri durumdur. Danıştay töreninde ortaya çıkan tablo, Erdoğan Hükümeti’nin
aslında yönetememesinin bir sonucudur.
Haziran Halk Hareketi ile birlikte iktidarı
sarsılan Erdoğan, yönetme krizini 30 Mart sonuçlarına rağmen aşamamıştır!
4) Genelkurmay Başkanı açısından
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in
“Erdoğan’dan çok Erdoğancı” diye tanımlanabilecek tavrı, tutuklu yakınlarında
hayal kırıklığı yarattı.
Silah arkadaşlarının bir kumpasla hapiste olmasını
TSK’ye karşı bir “edepsizlik” olarak görmeyen ama Feyzioğlu’nun konuşmasını
Erdoğan’a karşı edepsizlik sayarak arkasından onu takip eden Özel, gittikçe
yalnızlaşmaktadır!
5) CHP açısından
Ana muhalefet partisi CHP de Feyzioğlu’na yönelik
saldırıda sınıfta kaldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu Baro
Başkanı’nın sözlerini eleştirdi.
Daha da kötüsü, Loğoğlu, tıpkı AKP gibi
Feyzioğlu’nun saygısızlık ettiğini savunarak CHP’ye yapılan “yandaş muhalefet”
eleştirilerine haklılık kazandırdı.
Kim bilir, belki de CHP, Feyzioğlu’nu
cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda rakip gördüğündendir...
6) Danıştay Başkanı açısından
Danıştay Başkanlığı’nın olaydan sonra bir açıklama
yayınlayarak Feyzioğlu’nu “konukları rahatsız etmekle” suçlaması, Danıştay
Başkanı’nın düğmesiz olan cübbesini Erdoğan’ın karşısında elleriyle iliklemeye
çalışmasıyla uyumlu olmuştur!
7) Siyaset Bilimi açısından
Kuşkusuz Erdoğan siyasetin sadece siyasi
partilerin işi olmadığını çok iyi bilmektedir. Ancak buna rağmen gün geçtikçe,
siyaseti “yasaklamaya” soyunmaktadır. Son olarak Metin Feyzioğlu’na da “sen
siyasi konuşamazsın” diyen Erdoğan, anlaşılmaktadır ki, siyaseti sadece kendine
hak görmektedir: Erdoğan’ı öven konuşmalar serbesttir ama eleştiren konuşmalar
siyasisidir ve yasaktır!
Erdoğan’ın sık sık tekrarladığı “cübbeni çıkar
öyle siyasi konuş” lafı, içerikten yoksundur. “Ben bu davanın savcısıyım”
diyerek doğrudan yargıya müdahale eden Erdoğan, Feyzioğlu’na siyaseti
yasaklamaya kalkabilecek en son insandır!
Kaldı ki, “yasama, yürütme, yargı” sacayağına
dayanan rejimlerde yargının en önemli görevi, zaten siyaseti denetlemektir.
Yargı, en başta siyasetin yasalara uygun iş yapıp yapmadığını denetler.
8) Öcalan açısından
Erdoğan’ın Metin Feyzioğlu’nun konuşmasına
edepsizlik dediği saatlerde, Öcalan da Erdoğan’ın “tek bayrak, tek devlet, tek
millet” sözlerine “zırvalık” diyordu.
Öcalan’ın bu sözü Demokratik İslam Kongresi’ne
gönderdiği 6 sayfalık konuşmasındaydı ve konuşma metni Adalet Bakanlığı
tarafından HDP’ye teslim edildiği için hükümetin bilgisindeydi.
Anlaşılan Baro Başkanı’na “posta koyan” Erdoğan,
Öcalan’a karşı çaresizdi!
Artık konu Egemen Bağış’ın sahasındadır. Zira
Beyaz Saray Erdoğan’ı hedef alan beyzbol sopasını gösterdiğinde, “bunda bir şey
yok, Amerikalılar için beyzbol sopası tespih gibidir” açıklamasıyla akılları
felç edebilmiştir. Zırvalık kelimesine de mutlaka AKP çevrelerini ferahlatan bir
açıklama bulacaktır.
9) Rejim açısından
Bakanlara saat takan, İçişleri Bakanı’nı kendisi
kalkan yapan Reza Zarrab’ın “hayırsever işadamı”, Öcalan’ın “barış elçisi” ilan
edildiği bir rejimde, Metin Feyzioğlu’na “edepsiz” denmesi normaldir!
Bu rejim, zaten bu yüzden yıkılmaktadır! Yıkılma
işareti belirdikçe daha da öfkelenmekte, daha da saldırganlaşmaktadırlar!