Halk için feda ruhu
Bugün 6 Mayıs, 'üç fidan'ın darağacına gönderilişinin 42'nci yıldönümü... Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam sehpasındaki son sözleri, 68'in mücadelesini, Haziran Halk Hareketi'ne bağlıyor...Denizlerden Haziran'a...
A. Meriç ŞENYÜZ
Bugün Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamının 42'nci yılı... 12 Mart faşizminin Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi'nin desteğiyle gerçekleştirdiği, toplumda travma yaratan siyasal cinayetlerinden birinin yıldönümü...
Deniz Gezmiş ve arkadaşları, 68 gençlik hareketi olarak bilinen tarihsel başkaldırının simgesi olarak tarihe geçti. Özellikle dönemin gençlik hareketlerinin en önünde yer alan Deniz Gezmiş yaşarken efsaneleşti. Bu yüzden de 12 Mart generallerinin baş hedefi haline geldi. Onlar, 'İkinci Kurtuluş Savaşı' başlatma hedefiyle ABD hedeflerine yönelik gerçekleştirdikleri silahlı eylemlerde kimsenin canına kıymadılar. Devletse Deniz ve arkadaşlarını diğerlerine 'ibret olsun' diye 'yasal yöntemlerle' öldürdü.
HALK İÇİN FEDA RUHU
Asılarak öldürüldüklerinde Deniz ve Yusuf 25, Hüseyin 23 yaşındaydı. 'Üç Fidan'ın en genci Hüseyin'in darağacındaki son sözleri, "Ben şahsî hiç bir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm" olmuştu. Gerçekten de 'üç fidan' tarihe tam da böyle geçti; kişisel çıkar gözetmeden varlıklarını Türkiye halkının mutluluğu ve bağımsızlığına feda eden insanlar olarak... Bu özellikleriyle temsil ettikleri düşüncelere sempati beslemeyenler tarafından bile dürüstlüğün, temizliğin, çıkarsız kendini adamanın sembolleri olarak görüldüler. 'Okumuş insanlar emekçi halka karşı sorumludur' düsturunun gereğini yaşamları pahasına yerine getirdiler. Uğur Mumcu'nun dediği gibi; isteler diplomalarını mor binlikler gibi kullanırlardı ama yaşamlarının en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdiler topluma. Neyse ki, Hüseyin'in bu sözleri kör bir boşlukta kaybolup gitmedi. Hiçbir kişisel çıkar gözetmeden kendini topluma feda etme geleneği onlardan sonra da yaşadı. Son olarak Haziran şehitlerinde kendini gösterdi.
ANTİ-EMPERYALİZM GELENEĞİ
NATO üssüne karşı eylem hazırlığındayken Sivas Şarkışla'da yaralı olarak ele geçirilip Anayasal düzeni yıkmak suçundan idama çarptırılan Yusuf'un ölüme giderken son sözleri şöyle oldu: "Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!” Devrimciler, Yusuf'un ardından da Amerikan emperyalizmine karşı mücadeleyi hiç terk etmedi. Amerikan çıkarları uğruna Denizleri darağacına gönderen kurum ise ABD nezrinde kullanım değeri sona erdiğinde kendini tasfiye tehlikesinin karşısında bulacaktı. 'Atatürkçü' olma iddiasındaki 12 Mart ve 12 Eylül subayları, 2000'lerdeki Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının zeminini, ülkenin solunu, anti-emperyalist gençlerini, emekçilerini biçe biçe hazırladı. Yusuf'un son sözleri, “Bizler çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz” diyen Haziran gençliğinde yankılanmayı sürdürüyor.
TÜRK VE KÜRT HALKININ BİRLİĞİ
Deniz'in son sözleri, "Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm-Leninizm'in yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler, köylüler" oldu. Deniz, Türk ve Kürt halkını emperyalizme karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyordu ve bunun zeminini de gösteriyordu: Marksizm-Leninizm'in yüce ideolojisi! 'Marksizm-Leninizm'in yüce ideolojisi” ne zaman güç kazansa Türk ve Kürt halkının emperyalizme karşı birlikte mücadelesi de orada güçlendi. Bu ideoloji ne zaman zayıflasa iki halk arasına düşmanlık tohumları ekildi. İki halkı düşmanlaştırmaya yönelik onca çabaya karşın Deniz'in birlikte mücadele mesajı Haziran'da yankısını buldu. Kürt genci Medeni Yıldırım'ın Lice'de öldürülmesinin ardından Taksim'de şu slogan atılıyordu; "Diren Lice, Taksim seninle!"
Haziran Halk Hareketi'yle Deniz'lerin mücadelesi birebir kıyaslanamaz tabii ki. Her şeyden önce 'zamanın ruhu' farklı, örgütlenme, mücadele biçimleri farklı. Yine de Denizlerin mücadelesiyle Haziran Halk Hareketi arasında bir köprü var. O köprüyü daha da güçlendirecek gençler ise bugün alanlarda... Elbette 68'ten bu yana mücadeleyi hiç bırakmayan ağabeyleri, ablalarıyla birlikte...
Yurt