ABD’nin oyuncuları...
ÜÇ ADAY
Suay
KARAMAN

Yeni
çıkan yasaya göre cumhurbaşkanı adayı olarak üç kişi başvuruda bulunmuştur.
Tayyip Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş. Tayyip Erdoğan,
hakkındaki onlarca yolsuzluğa, rüşvete, haksız kazanca karşın, partisine
yaptırdığı büyük gösteri ile dört bin kişinin önünde cumhurbaşkanlığına aday
olduğunu açıkladı.
Ekmeleddin
İhsanoğlu ise, onursuz muhalefet CHP ve MHP’nin çatı adayı olarak
cumhurbaşkanlığına aday oldu. Halkın Demokrasi Partisi’nin eş başkanı olan
Selahattin Demirtaş ise, ırk ayrımı temeline dayanan bir cumhurbaşkanı adayı
oldu.
Kısaca
Atatürk ve cumhuriyet düşmanı, eğitimsiz Erdoğan; Atatürk ve cumhuriyet
düşmanı, eğitimli İhsanoğlu; Atatürk düşmanı ve onaylı bölücü Demirtaş, Mustafa
Kemal Atatürk’ün Çankaya’sına çıkmak üzere yarışmaktadırlar. Bu adayların hiçbirisi
yurtsever olmadığı gibi, hepsi ABD’nin verdiği görevi yerine getiren
piyonlardandır.
Bugün Çankaya’da noterlik
yapan şahıs, ardındaki ‘Kayıp Trilyon’ davasına ve ‘laik devletin sonu geldi’
gibi sözlere karşın, 2007 yılında Atatürk’ün Çankaya’sına çıkartılmıştı. Şimdi
Çankaya’ya çıkmak isteyen başbakanın, İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı
yaptığı döneme ilişkin hakkında “görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde
kalpazanlık, resmi evrakta ve kayıtlarında sahtecilik ile cürüm işlemek için
teşekkül oluşturmak” suçlamaları vardır. Hakkında kayıtlara alınmış 84 suçlamadan
yalnızca birinden beraat etmiş, 20 suçlamadan “Rahşan Ecevit’in affı” ile ve
diğer 63 suçlamadan ise dokunulmazlık sayesinde kurtulmuştur. Başbakan olduktan
sonra, ailecek mal varlıklarındaki olağanüstü artış ve 17 Aralık sürecindeki
meşhur “sıfırlama” hiç belleklerden çıkmayacaktır. Bunların yanında Atatürk,
laiklik, demokrasi ve cumhuriyet hakkındaki sapkın görüşleri ile, böyle birinin
Çankaya’ya çıkması kabul edilemeyecek bir durumdur.
Onursuz ve etkisiz
muhalefetin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ise, şu an bilinen bir maddi
yolsuzluk içinde değildir. Ancak ne kadar saklanmaya çalışılsa da, Atatürk ve laiklik karşıtı görüşleri açığa
çıkmaktadır. Zaten şu sözleri kendisinin kim olduğunu anlatmaktadır: “Baktım
iki taraftan da ısrar var ve hatta benim çok yakın dostlarım olan AKP
kurucuları ve halen aktif olarak AKP’de görev yapan dostlarım var, onlar da aynı
şekilde benim görev almamı istediler.”
Açılım sürecini desteklediğini ve Türkiye’ye
demokrasinin Demokrat Parti ile geldiğini söyleyen birini, özellikle CHP’ye
aday yaptırmak oynanan uluslararası oyunun bir parçasıdır. Eşinin başının açık
olmasıyla kandırılmak istenen topluma, Turgut Özal’ın eşinin de başının açık
olduğunu anımsatmakta yarar var. İhsanoğlu’nun, Tayyip Erdoğan ile kaba üslubu
dışında, ciddi anlamda hiç bir fikir ayrılığı içinde olmadığı bellidir. Mısır’daki
Muhammet Mursi ile çok yakın dostluğu olduğunu ve kitabına önsöz yazdığını
söylemesi bile hala uyuyanları uyandırmamaktadır.
PKK terör örgütünden
yetişme, örgütün başı katil Öcalan’ın emirlerini yerine getiren, ırkçılık
üzerine siyaset yapan ancak Güneydoğu’daki feodal yapıyla sorunu olmayan
Selahattin Demirtaş, ABD tarafından kullanılan zavallı bir oyuncudur.
12 yıldır ülkemizi
yöneten, laik ve demokratik cumhuriyetimizi yıkmak isteyen aday var, ‘çatı’ adı
altında ılımlı İslam’ı savunan, küresel güçlerin adayı var, PKK terör örgütünün
destekçisi bölücülerin adayı var. İşte cumhurbaşkanlığı seçiminde ülkemizin
getirildiği nokta bu acınacak durumdur. Özellikle CHP’den Mustafa Kemal Atatürk’ün
ilke ve devrimlerini savunan, yurtsever başka adayların çıkması engellenmiş, 20
imza bulunamamıştır. Ancak başka bir adayın çıkması için çırpınan, azim ve
cesaret gösteren altı onurlu CHP milletvekilini de, bu toplum unutmayacaktır.
Bu
şartlar altında, bizlere dayatılan bu üç adayla yapılacak cumhurbaşkanlığı
seçimi, bir kandırmacadır. Kötünün iyisi (ehven-i şer) kazansın demek,
Atatürk’ü anlamamaktır. Büyük önderimiz Atatürk’ün, Sivas Kongresi’nde Amerikan
Mandası ve İngiliz Himayesi arasında “hangisi ehven-i şerdir?” diyerek tercih
yapmaya çalışanlara verdiği yanıt unutulmamalıdır; “Ehven-i şer, şerlerin en
kötüsüdür!”
Kim
kazanırsa kazansın, bundan önceki ‘kara gül’ gibi hiçbiri benim cumhurbaşkanım
olmayacaktır ve saygı görmeyecektir.
Açıkça bir dayatma ile karşı karşıya getirilmiş bulunuyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimini fırsat bilerek, Türk Milleti’nin başına çuval geçirilmektedir. Bu üç aday da ABD’nin oyuncularıdır ve kazanan Türk Milleti değil, yurtseverler değil, sadece emperyalizm olacaktır.
İlk Kurşun