Bas bas PARA'ları PALA'lıya...
9 bin lira ver palayla saldır!

Polis, Gezi Direnişi’ne katılanlara, artık sıradanlaşan saldırılarından birini daha gerçekleştiriyor…
Gaz fişekleri, plastik mermiler havalarda uçuşuyor.
Göstericiler ara sokaklara kaçışarak canlarını kurtarmaya çalışıyor.
İşte; tam o sırada kayıtta olan kameraya eli palalı bir adam takılıyor.
Kaçanları palasıyla kovalayan bu adamın adı Sabri Çelebi… Bir yandan da ağız dolusu küfrediyor!
Ve gözüne genç bir kadını kestirip arkasından koşuyor, elindeki palayla kadının kalçasına vuruyor!
Kadının adı, E.Y.
O görüntüleri anımsıyorsunuz değil mi?
Emin olun sadece siz değil, bütün dünya anımsıyor!
***
Sonrasını biliyorsunuz:
Polis; önce bu vatandaşı bulmak istemedi!
Tepkiler büyüyünce lütfen bulup savcıya götürdü.
Savcı, tutuklanmasına gerek görmedi.
Beyimiz bu sırada yurtdışına kaçıverdi.
Dönecekti, dönmeyecekti derken kendisine verilen açık destek o kadar büyüdü ki; Sabri Çelebi bir anda “kahraman”a dönüştürüldü.
***
Neredeyse istemeye istemeye, beş yıl hapis talebiyle açılan dava, İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi’nde önceki gün karara bağlandı.
Ama bu karar; ne Sabri Çelebi’nin, ne de avukatının umurundaydı…
Sonuçtan o kadar emindiler ki; son duruşmaya ikisi de katılmadı!
Zaten Mahkeme de onları yanıltmadı:
E.Y.’nin basit bir tedaviyle iyileşebilecek denli hafif yaralandığını belirterek, saldırganı sadece 180 gün adli para cezasıyla cezalandırdı.
Yani 9 bin lira ceza verdi; onu da dört takside böldü!
***
Şimdi ben burada bu kararı veren mahkemeyi biraz sert bir dille eleştirsem; emin olun hakkımda dava açılır ve sonunda en az üç yıl hapse mahkûm olurum!
Neden mi?
Çünkü Türkiye’de adam öldürmek, elinde palayla kadına saldırmak bir şekilde mazur görülebilir de…
Eleştiriye, haksızlığa isyana asla tahammül yoktur!
O yüzden; bu yazı kesinlikle bir eleştiri yazısı değildir:
Tam tersine; mahkemenin verdiği 9 bin lira ceza çoktur… İptal edilip, saldırgana devlet üstün madalyası takılmalıdır!
Saldırıya uğrayan E.Y.’ye ise “O saatte sokakta ne işin vardı? Kadın başına Taksim’e gitmeye utanmadın mı?” denilerek en az iki kez müebbet hapis istemiyle dava açılmalıdır!
TEŞEKKÜR!
PKK’ya akla hayale gelmez ödünlerin verildiği “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı” kabul edildi…
Yasalar kabul edildikten sonra genelde o yasayla ilgilibakanlar teşekkür eder ya… Bu kez teşekkür kimden geldi biliyor musunuz?
Eli kanlı çocuk katili, teröristbaşı Apo’dan…
Emeği geçenlere, “postacısı” Sırrı Sürreya Önder ile haber göndermiş ve teşekkür etmiş…
Bu “emeği geçenler” arasında, üç cumhurbaşkanı adayının üçü de var!
Sözüm, “nereye gittiğimizi” hâlâ anlayamayan saflara:
Merak etmeyin; birkaç vakte kadar bu çocuk katilini herkese alkışlatacaklar!
GÜNÜN SORUSU
Başbakan, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için başlattığı mitinglerini iftar saatlerine denk getiriyor. Halkı, gittiği kentlerin stadyumlarında toplayıp önce nutuk atıyor, sonra iftar yaptırıyor. En son Denizli’de tam 15 bin kişilik iftar yemeği düzenlendi.
Sorum bu tür harcamaları denetlemekle görevli olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na:
Erdoğan’ın bu şovları için harcanan para kimin cebinden çıkıyor?
MEHDİ BEY’İN SALTANATI!
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, TOKİ tarafından inşa edilen Ankara’daki makam odasını beğenmemiş ve 960 bin liraya baştan sona yenileyip faturayı da kendisine bağlı Türkiye Jokey Kulübü’ne ödetmiş…
Yetmemiş;
Veliefendi Hi-podromu’nda da kendisine bir çalışma ofisi yaptırmış… Bunun için de 400 bin lira harcanmış…
Dahası var:
Değeri milyonlarca lirayı bulan 25′e yakın lüks otomobil de TJK tarafından alınarak Eker ve bakanlık bürokratlarının emrine verilmiş…
***
Bu AKP’liler sözüm ona kumara karşıydı; ama…
Hiçbir iktidar, onların 12 yıllık iktidarlarında oynattıkları kadar kumar oynatmadı!
At yarışları da bunların başında geliyor.
O ünlü sözde olduğu gibi at koşuyor, baht kazanıyor; ama…
Bu AKP’liler ne hikmetse hep kazanıyor…
Fakir fukara, garip gureba ise… Nah kazanıyor!
GÜNÜN İSYANI
Hayatı boyunca tarikat gazetelerinde muhalifleri hedef gösterip iktidardakilere övgü düzen ve cumhurbaşkanı arkadaşından duyduklarını satarak yer yapmaya çalışan köşebent Fehmi Koru, “merkez medyaya transfer olma” hayalini nihayet gerçekleştirmiş… Ağababaları onun için, düşlerine giren Hürriyet’i uyduramamışlar ama Haber Türk’ü vermişler!
Sorum bu tür gazetelerin okurlarına:
Hem paranızı alıyorlar hem de gittikçe dincileşerek “Laiklikten yanayız, çağdaşız” diyerek sizi kandırıyorlar…
Görmüyor musunuz?