“Halk seçiyor” gargarası!
Cumhurbaşkanı adaylarının iptali!
Hulki CEVİZOĞLU
Gerekçe, “Anayasa’ya aykırılığın olmaması” değil, “yasama işlemlerine karşı bireysel başvuru hakkının bulunmaması” imiş.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için 20 milletvekilinin imzası şartı Anayasa’daki eşitlik ve “hiçbir zümreye ayrıcalık tanınamaz” ilkesine aykırı.
Eğer bir parti başvuruda bulunsaydı büyük ölçüde iptal edilecek olan bu madde, Anayasamıza aykırı biçimde tepemizde Damokles’in kılıcı gibi sallanmaya devam ediyor.
Muhalefet de dâhil Meclis’teki partiler, “halk seçiyor” paravanına sığınarak, tüm yetkileri kendi ellerinde tutmayı tercih ediyor!
AYM’nin bana gönderdiği 2 sayfalık yazının “Hüküm” bölümünde aynen şöyle yazıyor:
“Başvurunun ‘konu bakımından yetkisizlik’ nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerine bırakılmasına, 3/7/2014 tarihinde kesin olarak OY BİRLİĞİYLE karar verildi.”
Kararda iki AYM üyesi yargıcın imzası var:
Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve Celal Mümtaz AKINCI.
SIRA YSK’DA!
Türkiye’de “Milli irade”, “Millet egemenliği”, “halk”, “sandık” ve “demokrasi” kavramları boş birer slogandan öteye gidemiyor.
Millete “kırk katır mı, kırk satır mı” dayatması yapılırken ben bir birey (yurttaş) olarak haklarımı kullanmaya devam ediyorum.
AYM’den sonra dün Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’ya başvurdum!
Seçim Takvimi’ne göre, bugün (10.07.2014) “Geçici aday listesine yaptığım itiraz” karara bağlanacak.
YSK’ya yaptığım “itiraz”ın özü şöyle:
“Milletvekili seçme ve seçilme için gereken şartlar yurttaşlar arasında Anayasal eşitlik sağlarken, bu eşitlik Cumhurbaşkanlığı seçme/seçilme konusunda bozulmakta ve hak ihlâline neden olmaktadır.
(…) Anayasa’daki eşitlik ilkesine ayrı olarak ortaya çıkan ve (…) Resmi Gazete’de yayınlanan 3 (üç) geçici aday listesine itiraz ediyorum.”
SONRA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE…
YSK’dan gelebilecek olumsuz yanıtın ardından konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’e taşıyacağım.
AİHM’nin benzer konularda iptal kararları verdiğini biliyorum.
*
Türkiye’de pek çok kurumun, milletvekilinin ya da partilerin yapması gereken (ve hatta görevi olan) Anayasaya saygı, Anayasaya aykırılığın önlenmesi mücadelesini tek başıma yapıyorum.
Bu kendi adıma gurur verici, ülkem (ve kurumlar) adına ise utanç verici bir durum…
Önce AYM, şimdi YSK ve sonra AİHM…
Atatürk’ün sözüyle bitiriyorum:
“Başarı, başaracağım diyenlerindir!”
Ve;
“Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz!”
