Atatürk’ün CHP’sini istiyoruz

 
Kurultaya giderken



SivriSinekCaz
Hilmi TAŞKIN
Ülkemizde cumhurbaşkanlığı seçimleri her zaman sıkıntılı olmuştur. Anımsayalım Fahri Korutürk sonrası seçim turlarını…

Kenan Evren’in, 12 Eylül anayasası referandumu ile kendini seçtirmiş olmasını! Özal, Demirel ve Ahmet Necdet Sezer döneminde de sıkıntılar yaşanmıştır.


Abdullah Gül’ün seçim döneminde yaşanan, 367 krizi ve sonrası gelişmeler kamuoyunca biliniyor. Özetle bizde cumhurbaşkanlığı seçimleri sancılı geçmektedir.

Son seçimlerde sancılı geçmiştir.
Hem ülke için, hem de siyasi partiler için…
Şimdi o sıkıntıların beklenen artçı sarsıntılarını yaşıyoruz. Süreç sıkıntılı olunca elbette sonuçta sıkıntılı olur.

En büyük sıkıntıyı da CHP ve liderini Çankaya’ ya seçtiren AKP yaşayacak gibi görünüyor. Seçimin galibi olan Erdoğan’ın, zafer kazanmış bir edada olmaması da sıkıntılı süreç kaygısından olsa gerek!

AKP kurucusu olan üç önemli isim arasında şimdi eski samimiyet ve işbirliği yok gibidir. Yalçın Akdoğan’ın yazdıkları ile Bülent Arınç’ın sözleri buna işarettir.

Anımsayalım, Refah Partisi kapatıldıktan sonra başlayan ve AKP’nin kuruluşuna giden “ak saçlılar” ve “gençler” tartışmasının bir benzeri bugün AKP’de yaşanmaktadır!

Bülent Arınç, ‘ak saçlıları’ temsil ederken, Akdoğan ise ‘gençleri’ temsil etmektedir.

Dünün ‘genci’ Erdoğan ise bugün de ‘gençlerle’ birlikte hareket etmektedir. Günümüz ‘aksaçlıları’ için AKP’de sıkıntılı bir süreç yaşanacak görülüyor…
Bu sürecin ana amacı “partime döneceğim” diyen Gül ve onun ekibini pasifize etmektir. Nitekim AKP kongresinin, devir-teslim tarihi olan 28 Ağustos tarihinin bir gün öncesine alınmış olması da bu duruma işarettir.


Kongrenin öne alınma nedeni Gül ekibini tasfiyeye yöneliktir.
Medyada yer alan yeni kabinedeki olası bakan isimleri de bu konuda bir mesajdır. Yeni bakanlar Erdoğan ekibinden isimler olacaktır.

Yine anımsayalım; AKP kurulurken aslında bir koalisyon olarak kuruldu. Bu koalisyonda; liberaller vardı, ikinci cumhuriyetçiler vardı, cemaat vardı, tarikatlar vardı ve kimi solcularda vardı…

2012’den bugüne ne oldu?
Erdoğan, önce ikinci cumhuriyetçileri ve liberalleri tasfiye etti. Sonra Ertuğrul Günay örneğinde olduğu gibi ‘sol’ düşünceden gelenleri tasfiye etti. “Paralel yapı” dediği cemaati tasfiye etmeye devam ediyor.


Şimdi sırada, Gül ve ekibini tasfiye ederek partiye tek başına egemen olmak istemektedir.

Ne de olsa tek adamlık kişiliğinde var.
Bu sayede Çankaya’da rahat etmek istiyor. Planlarını kolayca gerçekleştirmek istiyor. AKP’yi ve hükümeti yeni bir “tak-şak” yapısına sürüklemek istiyor.

Elbette parlamentoyu da…
YSK, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili kesin sonuçları açıklamasına karşın, Anayasamızın 101. Maddesi hükümlerine aykırı olarak Erdoğan’ın, başbakanlığını ve milletvekilliğini anayasaya aykırı olarak sürdürüyor olmasının arkasında da bu hesaplar vardır.

Anayasal suç işleyerek tek adamlık kavgası veriyor. 28 Ağustos tarihinde gerçekleştirilecek olan AKP kongresine; seçilmiş cumhurbaşkanı, başbakan ve AKP İstanbul milletvekili olarak katılmak istiyor!

Ne olur ne olmaz şu yeni ‘ak saçlılar’ kongrede planıma takoz koyarlar kaygısı ile hareket ediyor. Ahmet Davutoğlu önderliğinde yeni ‘gençlere’ kongre zaferi kazandırarak yola devam etmek istiyor.

Yani bugüne kadar “beraber yürüdükleri, beraber ıslandıkları” ekipten yeni tasfiyeler planlıyor. 28 Ağustos günü devir-teslim törenine gönül rahatlığı ile gitmek istiyor.

Bu ana planın içinde sadece bir aşamadır. Resmin tamamına baktığımızda ise, bu etap geçildikten sonra ufukta erken seçim görülmektedir.

CHP içindeki tartışmaların, olağanüstü Ekim kurultayı sancılarının etkisi devam ederken yapılacak bir erken seçimle parlamentoda anayasa değiştirebilecek bir çoğunluğa ulaşmayı hedeflemektedir.

Bu aşamada tali plan; kendi sayısı yetmez ise BDP-HDP ile ittifaktır.

Bu ittifak içinde “açılım” paketleri ile ısınma hareketleri yapılmaktadır. Paketin içine İmralı-Kandil ve BDP-HDP’nin de istedikleri üzerinde uzlaşılan bazı yeni eklemler yapılır olur biter!

Zaten İmralı ile ‘dolaylı görüşmeler’ uzun zamandır yapılıyor.

Burada en önemli unsur CHP’dir. Bu tek adamlık, başkanlık sistemine giden yeni anayasa planını bozacak güç CHP’dir.


Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinden başlayarak (daha da geriye götürülebilir) CHP’nin içi ile oynanması bilinçlidir. Planlıdır.

Aday belirleme süreci de, seçim süreci de bu bilinçli planın değirmenine su taşır vaziyette geçmiştir.

CHP’de cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası kurultay çağrılarının olacağı bekleniyordu. Taşlar ona göre döşenmişti.

Beklenen oldu.

Parti içi muhalefet kurultay çağrısı yaptı. Genel Başkan’da kurultay toplayacağını açıkladı.


Dilerim Eylül kurultayı, CHP’ye yakışır demokratik olgunlukta geçer.
Kazanan, kaybeden kurultay salonundan kucaklaşarak çıkar. Tasfiyeler yaşanmaz.

Olası bir erken seçime kurultaydan alınan taze bir kuvvetle girilir.
CHP kazanır. Ülkemiz kazanır ve tek adamlık hesapları bozulur…

Bir süredir tartışılıyor. ‘CHP sağa mı açılmalı, yoksa sola mı açılmalı’ diye… En doğrusu CHP’nin halka açılmasıdır.

Kendi ilkesi olan Halkçılık felsefesinde…
Buna ihtiyacımız var.

Halkçılığa da, diğer ilkelere de… Bunu özümsemiş kadrolara da… Ankara’da da, örgütlerde de…

Ve halkı aydınlatacak ‘çarıklı aydınlara’ da ihtiyacımız var.
İlk Kurşun

➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/