Karar verdiler: ‘Varsın analar ağlasın!’
ABD istedi: Varsın analar ağlasın!
Necati DOĞRU
Bu başlıkla yazı yazmak zorunda kalmak bana
acı veriyor. İnanın, elim varmıyor. Yazmak istemiyorum. Hap almış gibiler. Bizi
yönetenlerin bu sarhoş haline üzülüyorum.“Teslimiyetçi” diyeceğim.
Dün:
Analar ağlamasın diyorlardı.
Bugün:
ABD istedi: Tezkere çıkartalım.
Gizli, kapalı oturumla vatan toprağını yabancı askere de açacak izin çıkartılıyor ve Türk Ordusu komşu toprağına karadan savaşmaya sokuluyor.
* * * *
“Analar ağlamasın” duyarlılığına soyunmamış olsalardı ve “vatan bölünüyor” diye kuşku duyanlara da; “sen anaların ağlamasından mı yanasın”
çürütmeciliği yapmasalardı belki biz de bugün; “mademki IŞİD denilen İslam Devleti’nin kelle kesen askerleri bize düşmanlık ilan etti ve hançerlerini vatanımızın bağrına dayadılar…”
o zaman Türk Ordusu’nun komşumuz Suriye ve Irak topraklarına girip bunları tepelemek için savaşmasını kabul edebilecektik.
Bir hava…
Bir propaganda…
Akıl çelme…
Milli duygu avlama.
IŞİD’in ciğer söküp çiğneyen zalim askerleri Türkiye’nin toprağı sayılan Süleyman Şah türbesine dayandılar. Türbeyi ele geçirecekler. Orada nöbet bekleyen Mehmetçiği esir alacaklar. Türbeyi havaya uçuracaklar.
Tamam diyelim ki öyle…
Diyelim ki, düşman acımasız.
Hani Türkiye’yi yönetenlerin “tereyağından kıl çekme becerisi” vardı. Süleyman Şah Türbesi’ne dayanmış bu vahşi IŞİD’in elinden 49 konsolosluk görevlisi vatandaşımızı 101 gün sonra; silahsız, çatışmasız, kansız, tezkeresiz, yabancı asker desteği olmadan çekip almıştınız.
“Çifte bayram” demiştiniz.
Kabarıp, gururlanmıştınız.
IŞİD, öfkemizden çekindi.
Rehinelerimizi öldürseydi.
Onu dünyadan silecektik.
Bundan korktu demiştiniz.
Şimdi ne oldu da; daha 10 gün önce “Erdoğan-Davutoğlu-Fidan öfkesinden korkan IŞİD’in şeriatçıları” aniden çatal yürek haline geldi. Ata türbesine saldırıyor.
Bu göz boyamaya kim inanır.
Ya bu IŞİD, bir hakiki kukla.
Ya da sizin altınız çürük.
* * * *
Bu ne biçim teslimiyettir.
PKK istedi: Analar ağlamasın.
ABD istedi: Analar ağlasın.
Ayrı ayrı konuştuklarında da “Türkiye küresel oyun kurucu” diyorlardı. Birlikte oturduklarında da; “Türkiye bölgesel güç” diye oy çoğaltma propagandası yapıyorlardı.
Türkiye kendi derdine düştü.
Türbesini koruyamıyor.
ABD istedi.
Yabancı asker çağırıyor.
Tezkere bugün oylanacak. Türkiye hava sahasından ve topraklarından yabancı orduların uçak, silah, asker geçirmesine izin verecek. Yabancı orduların özel birlikleri, iyi eğitilmiş askerleri Türkiye topraklarını üs gibi kullanıp IŞİD’i vuracaklar.
Vuracaklar vurmasına da…
Sonra ne olacak?
Sonunu düşünecek durumda değiller. Dün: Analar ağlamasın diyorlardı. Bugün: ABD istedi varsın analar ağlasın pozisyonundalar.
Recep Tayyip Üniversitesi ihya oldu!
Adı “Rize Üniversitesi” idi, sadece 2 yıl önce 2012 yılı nisan ayında “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi” ismini aldı. Sayıştay’ın hazırladığı rapora göre, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ne bütçe yılı başında 81 milyon TL ödenek ayrıldı. Ancak bu üniversiteye o yıl için harcasın diye aktarılan bütçe parası 224 milyon lirayı geçti. Recep Tayyip Erdoğan adı üniversitenin harcamasında yüzde 187 sapma yapmasına yetti. Bir isim bir üniversiteyi ihya etmeye yetiyor! Çok sayıda devlet ihalesi alan Doğuş Holding de Recep Tayyip Üniversitesi’ne İlahiyat Fakültesi yaptırıyor.
